“Konya’nın bütün ileri gelenleri Mevlana Hazretlerinin vaiz ve nasihatte bulunmasını arzu ediyorlar.
Bir meclis ihsan buyursa ne olur?
Hayat suyuna susayanları doyurur ve halka da büyük bir rahmette bulunmuş olur.” Dedi.
Veled bu meseleyi Hazret’e söyledi.
Mevlana:
“Bahaddin, dalları meyve
bolluğundan yere kadar inen ağaçtan,
Bahçıvana küfran-ı nimette
(nankörlük ederek) bulunarak,Meyve toplamayan,
Koparıp yemeyen ve Tanrı’nın bu nimetlerine şükretmeyen kimseler,
Dalları Sidret-ül-Münteha’ya
erişmiş ve kendisi de yükselmiş olan ağaçtan nasıl faydalanabilir,
Nimetlenebilir ve o nimetin meyvesinin
lezzetine ulaşabilirler.”buyurdu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
SİDRETÜ’L MÜNTEHASon ağaç demektir.
Akılların hayrette kaldığı,
bunun üstünde bir hayret tasavvur edilemeyeceği şey demektir.
Melek, nebi veya insanlardan
âlim olanların ilminin son yeridir.Bundan ötesini ancak Allah bilir.
Aklın anlaması için üstünde
her aradığın meyveyi bulacağın diğer âlemdeki ağaç olarak anlatılır.
*
Neler öğrendik:
1.
Hazreti
Mevlana’yı bir ağaç varsayarsan etrafında yetiştirdikleri insanların onun
meyveleri olduğunu öğrendik.
2.
Çevresindeki her
bir yetiştirdiğinin meyve olduğunu ve lezzetli olduklarını öğrendik.
3.
O yetişen güzel
insanlardan yararlanmayan, bir yere toplamayan, yanına gitmeyen, istifade
etmeyenin nankörlük ettiğini öğrendik.
4.
Tanrı’nın böyle
güzel kişiler yetiştirdiği için şükretmeyenlerin aşağıda kaldıklarını,
kendilerini yükseltemediklerini öğrendik.
5.
Mevlana Hazretlerinin
ve etrafındakilerin yükseldiğini, bunlardan yararlanmayanların aşağıda
kaldıklarını öğrendik.
6.
Aşağıda kalıp
yükselemeyen kişi ancak ağacın yere dökülenlerinden, etrafa saçılanlarından
yararlanabileceğini, bunun da kişiyi hep aşağıda tutacağını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Ağaç yaratılmış,
Meyveleri olgunlaşmış,
Lezzetten yarılmış hazır bir tanrı oluşumu.
Sen oturduğum yere gelsin,
soframa konsun ben yararlanayım diyorsan bu çok az olur.
Ne duruyorsun ağaca git,
kendi gözünle olgun meyveleri seç, kopar, ye.
Birinin sana getirmesini ne
bekliyorsun?
Tanrı sana ayak vermiş yürü,
el vermiş tut, ağız vermiş ye, dil vermiş damak vermiş lezzeti ile mutlu ol.
Bu dünyada ağacın yerini
bilemezsen, tembellik edip gitmezsen diğer âlemde ne yapacaksın ki.
İşte böyle yaren,
Tanrı ilmini ekranına kadar
getiriyoruz.Gözlerinle kap o meyveleri.
Lezzetinden sarhoş ol.
Bil, tanı, ye, içine al,
hazmet, kanına karıştır, kuvvet olsun sana.
Tanrı ikramıdır.Helaldir.
Tembellik edipte sonra dersen
bize yetişebilecek misin?
Sonradan geleni tanıyabilecek
misin?
Sana sunulan bu fırsatı bir
daha bulabileceğini mi sanıyorsun?
Ücretsiz verildi diye
değersiz mi kılıyorsun.
Söyle.
Söyle ey yaren. Vakit nakittir ne demek?
Diğer âlemde büyüklerimizin
yanında olmak istemiyor musun?
Diğer âleme mal, mülk, para
götüremiyorsun.
Bilgin de yok.
Yaren,
Bahçeye giden meyveyi yer.
Bahçeden meyve bekleyen bekler, ya gelir ya gelmez.
*
RAVLİ