16 Kasım 2012 Cuma

MEVLANA VE ZİYARETÇİYİ BEKLETMEK

Sultan Veled buyurdu ki:

Bir gün Muineddin Pervane Mevlana’yı ziyarete gelmişti.
Ben Pervane’nin yanında çok oturdum.

Pervane, babamın gelmesini bekliyordu.
Ben kendisine mazeretler beyan edip:

 “ Mevlana çok defa benim Tanrı ile birçok işlerim, hallerim ve istiğraklarım (Tanrısal düşünceye dalmak) olur.

Emirler ve dostlar beni her zaman göremezler, onlar kendi halleri ve halkın işleriyle meşgul olsunlar.
Biz gider kendilerini görürüz” der, dedi.

Pervane tevazu (alçak gönüllülük) gösterdi, (Fakat) bu sırada birdenbire Mevlana çıkıp geldi.

Pervane baş koydu ve:
 “ Bahaeddin Hazretleri, benden son derece özürler diledi.

Ben kulunuz Mevlana Hüdavendigar’ın bize geç gelmesinden bana şöyle bir işaret olduğunu tasavvur ettim:

Bununla siz demek istediniz ki, Ey Pervane!
Muhtaç bir kimsenin beklemesi ne kadar büyük bir zahmettir.
İşte sizin geç gelmenizden benim bu faydam oldu. “ dedi.

Bunun üzerine Mevlana:
“ Bu düşünceniz çok güzeldir.

Fakat öteden beri kaide ve adettir:
Mesela: Birisinin kapısına çirkin bir dilenci gelse, onun sesini tekrar işitmemek ve yüzünü görmemek için ona bir şey verip yolcu ederler.

Fakat güzel yüzlü ve güzel sesli bir dilenci gelse ona hemen bir ekmek parçası verip yolcu etmezler.

Belki, onun güzel sesini işitmek için kendisine “ ekmek pişinceye kadar biraz sabredip dur” derler.

Bizim de geç gelmemizin sebebi, sizin yalvarmanızın, aşkınızın, ne niyazınızın Tanrı erlerine hoş gelmesi ve bunları daha ziyade işitmek istemelidir ve istedim ki bu ziyaretin, Tanrı yanında daha çok kabul edilsin ” buyurdu.

Bunun üzerine Pervane secdeler etti, sevindi ve Mevlana’ya:
“ Bu kulunuz Hüdavendigar’ın kapısına gelmesi, herkesin benim de kullarınızdan ve kapınızın hizmetçilerinden olduğumu bilmesi içindir” dedi.

Pervane huzurdan çıktıktan sonra mazhar olduğu bu rahmet ve merhametin şükranesi olarak altı bin adet sultani altın müritlerine verdi ve bunu Hüsameddin Çelebi’nin evine götürülüp orada taksim olunmasını emretti.

                                           ****
Yine Sultan Veled buyurdu ki:
Bir gün babam mest olmuştu: Bana

“ Bahaeddin Tanrı, bu âlemin icadının esasını, bu âlemin ne zaman ve nasıl yaratılmış olduğunu ve ne zamana kadar devam edeceğini bana göstermiştir” buyurdu.

Tanrı hakikati daha iyi, bilir.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Bir yerden isteğimiz verilip hemen uğurlanıyorsak çirkin yüzümüz ve sesimiz var demek olduğunu öğrendik.

2.   Bir yerde bekletiliyorsak kızmamamız gerektiğini öğrendik.

3.   İşi başkasının elinden bekleyenlerin sıkıntılı bir bekleyiş içinde olduklarını öğrendik.

4.   Bekletiliyorsak bize bir mesaj verilmek istendiğini düşünerek o mesajın ne olduğunu kızmadan anlamamız gerektiğini öğrendik.

5.   Her insanın kendine ait işi ve buna ayıracak zamanına saygı göstermemiz gerektiğini öğrendik.

6.   Sevindiysen bunun nişanesi olarak fakir, garip, aciz ve din adamlarını da sen sevindirmelisin.

7.   Mevlana Hazretlerinin Tanrı sırlarını bildiğini öğrendik.

Dua edipte istediğin hemen veriliyorsa Tanrı beni seviyor diye bir zan ile düşünme.
Çirkin dilenci hükmündesindir.

Dua edip istediğin geç oluyorsa Tanrı senin yalvarışını sevdiğinden istediğini geç verdiğini bilmelisin.

                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar