Bir gün Muineddin Pervane
Mevlana’yı ziyarete gelmişti.
Ben Pervane’nin yanında çok
oturdum.
Pervane, babamın gelmesini
bekliyordu.
Ben kendisine mazeretler
beyan edip:
“ Mevlana çok defa benim Tanrı ile birçok
işlerim, hallerim ve istiğraklarım (Tanrısal düşünceye dalmak) olur.
Emirler ve dostlar beni her
zaman göremezler, onlar kendi halleri ve halkın işleriyle meşgul olsunlar.
Biz gider kendilerini
görürüz” der, dedi.
Pervane tevazu (alçak gönüllülük)
gösterdi, (Fakat) bu sırada birdenbire Mevlana çıkıp geldi.
Pervane baş koydu ve:
“ Bahaeddin Hazretleri, benden son derece
özürler diledi.
Ben kulunuz Mevlana
Hüdavendigar’ın bize geç gelmesinden bana şöyle bir işaret olduğunu tasavvur
ettim:
Bununla siz demek istediniz ki, Ey Pervane!
Muhtaç bir kimsenin beklemesi ne kadar büyük bir zahmettir.
İşte sizin geç gelmenizden benim bu faydam oldu. “ dedi.
Bunun üzerine Mevlana:
“ Bu düşünceniz çok güzeldir.Fakat öteden beri kaide ve adettir:
Mesela: Birisinin kapısına çirkin bir dilenci gelse, onun sesini tekrar işitmemek ve yüzünü görmemek için ona bir şey verip yolcu ederler.
Fakat güzel yüzlü ve güzel
sesli bir dilenci gelse ona hemen bir ekmek parçası verip yolcu etmezler.
Belki, onun güzel sesini
işitmek için kendisine “ ekmek pişinceye kadar biraz sabredip dur” derler.
Bizim de geç gelmemizin
sebebi, sizin yalvarmanızın, aşkınızın, ne niyazınızın Tanrı erlerine hoş
gelmesi ve bunları daha ziyade işitmek istemelidir ve istedim ki bu ziyaretin,
Tanrı yanında daha çok kabul edilsin ” buyurdu.
Bunun üzerine Pervane
secdeler etti, sevindi ve Mevlana’ya:
“ Bu kulunuz Hüdavendigar’ın
kapısına gelmesi, herkesin benim de kullarınızdan ve kapınızın hizmetçilerinden
olduğumu bilmesi içindir” dedi.
Pervane huzurdan çıktıktan
sonra mazhar olduğu bu rahmet ve merhametin şükranesi olarak altı bin adet
sultani altın müritlerine verdi ve bunu Hüsameddin Çelebi’nin evine götürülüp
orada taksim olunmasını emretti.
****
Yine Sultan Veled buyurdu ki:Bir gün babam mest olmuştu: Bana
“ Bahaeddin Tanrı, bu âlemin
icadının esasını, bu âlemin ne zaman ve nasıl yaratılmış olduğunu ve ne zamana
kadar devam edeceğini bana göstermiştir” buyurdu.
Tanrı hakikati daha iyi,
bilir.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Bir yerden
isteğimiz verilip hemen uğurlanıyorsak çirkin yüzümüz ve sesimiz var demek
olduğunu öğrendik.
2.
Bir yerde
bekletiliyorsak kızmamamız gerektiğini öğrendik.
3.
İşi başkasının
elinden bekleyenlerin sıkıntılı bir bekleyiş içinde olduklarını öğrendik.
4.
Bekletiliyorsak
bize bir mesaj verilmek istendiğini düşünerek o mesajın ne olduğunu kızmadan
anlamamız gerektiğini öğrendik.
5.
Her insanın
kendine ait işi ve buna ayıracak zamanına saygı göstermemiz gerektiğini
öğrendik.
6.
Sevindiysen bunun
nişanesi olarak fakir, garip, aciz ve din adamlarını da sen sevindirmelisin.
7.
Mevlana
Hazretlerinin Tanrı sırlarını bildiğini öğrendik.
Dua edipte istediğin hemen veriliyorsa Tanrı beni seviyor diye bir zan ile düşünme.
Çirkin dilenci hükmündesindir.
Dua edip istediğin geç
oluyorsa Tanrı senin yalvarışını sevdiğinden istediğini geç verdiğini
bilmelisin.
*
RAVLİ