İlahi bir dost da rebap çalıyor ve bu çalgıda marifetler gösteriyordu.
Birden bire şeyhlerin şeyhi
ve faziletli insanların kibarı olan Şerefeddin-i Mavsili (Tanrı rahmet etsin)
bir kaç emirle beraber elçilik vazifesi ile Pervane’den geldi.
Mevlana Hazretlerinin
yakınlarından olan Hoca Mecdeddin-i Meragi acele içeri girdi, safdilliliğinden (düşünmeden
konuşan) ötürü rebap çalana “rebabı durdur, çalma, çünkü büyükler geliyorlar”
dedi.
Gelenler Mevlana’yı ziyaretle
müşerref olduktan sonra dışarı çıktılar.
Ulu dostlar onları medresenin
kapısına kadar teşyi (uğurlama) ettiler.
Şeyh Şerefeddin Hoca
Mecdeddin’e dostları ayakkabı parası olmak üzere iki bin dinar verilmesini
emretti.
Hoca Mecdeddin durumu Mevlana
Hazretlerine bildirdi.
Mevlana hiddetle “ O paralar
da, gelen o soğuk kalpli ölülerde yerin dibine geçsin.
Kapıdan acele ile öyle geldin
ki, bir peygamber geldi veya Cebrail-i Emin indi zannettim.
Biz kendi işceğizimizle meşgulüz, kim isterse gelir, kim isterse gider.
Sen niçin böyle telaş ediyorsun” buyurdu.
Şiir:
“ Öküz gelmiş, eşek gitmiş
bize ne.Şimdi vakit hoştur.”
Bunun üzerine Hoca Mecdeddin
o anda başını açıp Hudavendiğarın ayağına düştü ve ağlayarak istiğfar etti.
Mevlana tekrar inayet buyurup
“ Bu diremleri Çelebi Hüsameddin hazretlerine götür, müritlerin mühimmatını
tamamlamaya harcasın” dedi.
Hoca Mecdeddin hazretleri
servet ü saman ve hayır sahibi bir adamdı.
Eşyadan ve paradan yana neyi
varsa hepsini Mevlana Hazretlerine feda etmişti;
O dereceye kadar ki,
Hindistan’ın Şaş-i Hindi sarığı, Hindibari ferece ve gömlekleri gibi dikili
giyeceklerden başka ayakkabı ve çizmelerden ikişer üçer takım yaptırmış, birkaç
dolaba koyup saklamıştı.
Mevlana hazretleri sema’da
veya başka bir yerde guyendelere ve halka bahşiş vereceği zaman Hoca Mecdeddin
derhal yanlarındaki elbiseleri hazır bulundururdu.
Mevlana’nın bunun hakkında
büyük bir teveccühü vardı.
Hülağü Han büyük bir ordu ile
Rum memleketlerine hücum etmiş, tahripler yapmıştı.
Müslümanlar arasında büyük
bir karışıklık vaki olmuştu.
Mecdeddin’in bin tane besili
koyunu vardı.
Onları, ne yapsın ve nereye
götürsün, diye son derece şaşırmış kalmıştı.
Kalkıp Mevlana Hazretlerinin
yanına geldi ve meseleyi anlattı.
Mevlana “ Hiç gam yeme, bir
aslanı tayin ederim, senin koyunlarını uyuz kurtların şerrinden muhafaza eder “
dedi.
Konya havalisinde bulunan bütün
koyun ve davarları Moğol askerleri talan ettiler.
Tanrının inayetiyle
Mecdeddin’in koyunlardan bir kuzu bile eksilmedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Ziyarete haberli
gitmemiz gerektiğini öğrendik.
2.
Ziyarete
gittiğimiz zaman oranın düzenini değiştirmemeye çalışmamamız gerektiğini
öğrendik.
3.
Soğuk kalplilerin
ölü mesafesinde olduklarını öğrendik.
4.
Büyük kimselerin
yanına aceleyle girilmeyeceğini öğrendik.
5.
Kendimizi ziyaret
edeceğinden daha büyük görürsek araya soğukluk gireceğini öğrendik.
6.
Ziyaret
kurallarına uymalıyız ve gereken saygıyı göstermeliyiz; Eğer yapmazsak hayvan
hükmünde görüleceğimizi öğrendik.
7.
Eksikliğimiz,
kusurumuz söylendiği zaman özür dileyerek yanlışlığımızın farkına varmamız ve
gönlünü almamız için hediyeler vermemiz gerektiğini öğrendik.
8.
Ziyarete
gittiğimiz yere eli boş gitmememiz gerektiğini öğrendik.
9.
Yanımızda hediye
verecek bir şeyler muhakkak bulundurmamız gerektiğini öğrendik.
10.
Para, bahşiş
verirken büyüklenme yapılmamasını öğrendik.
11.
Malımızı,
paramızı paylaşırsak, Allah adamlarına yardım eder verirsek, Allah da bizim mal
ve paramızı düşmandan koruduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren,
Doğru iş yaparsan korunursun.
Cömert olanının malı korunur.
*
RAVLİ