14 Kasım 2012 Çarşamba

MEVLANA VE DİLENCİLİK

İlahi dost Nakkaş (süsleme sanatkârı) diye tanınan Bedreddin Yavaş gönül sahibi ve nazarında isabet olan adamdı. (İsabetli görüşü olan)

Bu yaşanmışı o anlattı:

 

Bir gün Mevlana aziz müritlerine “ Bütün veliler, umma (istemeden beklemek), ve dilencilik kapısını nefsi körletmek ve müritleri kahretmek için açmışlar, ellerinde kandil (yağ yakan aydınlatma kabı), sırtlarında zenbil (sazdan örülmüş sepet) taşımağa reva (uygun) görerek zengin adamlardan:

 

(Tanrıya olan borcunuzu güzellikle eda ediniz)

(Müzemmil, 20)

 

Mucibince (gereğince) zekât, sadaka ve hediye almışlardır.

 

Biz ise kendi dostlarımıza dilencilik kapılarını kapadık, dostlarımızın ticaret, kitabet (kâtiplik) veya her hangi bir el emeği ve alın teri ile geçinmelerini temin etmeleri için peygamberin:

 

“ Gücün yettikçe istemekten sakın”

 

Sözünü yerine getirdik.

Bizim müritlerimizden kim bu yolu tutmazsa onun bir pul kadar kıymeti yoktur.

 

O kıyamet gününde de bizim yüzümüzü göremeyecektir.

 

O nasıl birine elini açıp uzattı ise, ben de ondan yüzümü kapatacağım “ dedikten sonra bu hadisin manasını içine alan şu şiiri okudu.

 

“ Peygamber ‘ Eğer sen Tanrı’dan cennet istiyorsan, hiç kimseden bir şey isteme’”

 

“Eğer kimseden bir şey istemezsen ben, Cennet ül Me’va’nın ve Tanrı’nın yüzünün senin olacağına kefil olurum” buyurdu.

 

                                     ***

ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,

Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***

Neler öğrendik:

1.   Birinden sana bir şey vermesini beklemememiz, bekleyiş içinde olmanın yanlış olduğunu, sonunda hüsrana uğrayacağımızı öğrendik.

2.   Bazı velilerin müritlerinin büyüksü davranışlarını kırmak için, nefsini etkisizleştirmek için, eğitimin bir parçası olarak Allah adını kullanarak dilencilik ettiklerini öğrendik.

3.   Mevlana hazretlerinin dilenciliğin bütün yollarını kapatarak el emeği ve alın teri ile geçimlerini sağlamalarını istemiştir.

4.   Hazret dilenciliği yasak ederek Peygamberimizin hadisini yerine getirdiğini öğrendik.

 

Mevlevilerde hiçbir zaman zekât, fitre, sadaka kabul edilmez, sadece helal olduğu kesin olan hediye kabul edilir.

 

Mevlana hazretlerini sevenlerin, Allah’tan ve onun sevdiği kullarının dışında başkalarından bir şey beklemezler, istemezler.

 

DİLENCİLİK

 

İslam’da kural olarak dilencilik yasaklanmıştır.

 

Bir kimse çalışamayacak derecede güçsüz hale gelmiş ve zaruri ihtiyaçlarını karşılayamamışsa dilenmesi caizdir.

 

 

Buna göre dilencilik bir kazanç yolu değil, zaruret haliyle sınırlı bir ruhsattır.

 

Kuran’da da dilencilik insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir tutum olarak değerlendirilmiştir.

 

“(Yapacağınız hayırlar) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşmayan fakirler için olsun.

 

Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder.

Sen onları simalarından tanırsın.

 

Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler.

Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir”

(Bakara, 273)

 

Ancak, ihtiyacından dolayı isteyenin zenginlerin mallarından belli bir hakkı bildirilmiştir.

 

” Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı”

(Zariyat, 19)

 

“ Mallarında, isteyene ve (isteyemediği için) mahrum kalmışa belli bir hak tanıyanlar.”

Mearic, 24,25)

 

Hazreti peygambere hitaben de” isteyeni azarlama” buyrulmuştur.

 

“ El açıp isteyeni de sakın azarlama”

(Duha, 10)

 

Diğer bir ayette ise iyi bir mümin’in özellikleri arasında ihtiyacından dolayı isteyenlere malından verilmesi hususu da sayılmıştır.

 

“ İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir.

Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır.

(Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.

Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir.

Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder.

İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyandır.

Muttakiler (Allah’tan korkan) ancak onlardır!

(Bakara, 177)

 

Hz. Peygamber, yeni Müslüman olan bazı kimselerden Allah’ın birliğine inanıp O’na ibadette bulunmalarını ve namaz kılmaları yanında dilencilik yapmayacaklarına dair söz almıştır.

(Müslim, zekât, 108 – İbn Mace, Cihad, 4 – Ebu Davut, zekât, 27)

 

Ayrıca hadislerde şeref ve haysiyeti koruyan fakirle yoksulluğu istismar eden ve dilenmeyi bir kazanç yolu görenler arasındaki ahlaki farka dikkat çekilmiştir.

(Müslim, zekât, 102)

 

Elinin emeğiyle geçinme imkânı varken dilenenlerin, özellikle mal biriktirmek için avuç açıp isteyenlerin aslında cehennem ateşi talep ettikleri bildirilmiştir.

(Müslim, zekât, 105)

 

Bunların dünyada yüzsüzlük ederek dilenmelerine karşılık ahirette yüz etleri soyulmuş olarak Allah’ın huzuruna çıkacakları ifade olunmuştur.

(Buhari, zekât, 52 – Müslim zekât, 103-104)

 

İnsanlarda dâhil olmak üzere bütün canlıların rızkının Allah tarafından verileceği bilincinde olan bir Müslüman dilencilik yapamaz.

 

“ Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah’ın üzerinedir.

Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir.

(Bunların) hepsi açık bir kitaptadır. (Levh-i mahfuz)

(Hud, 6)

 

(Dr. Mehmet Canbulat çalışmasından alınmıştır. D.İ.B. Dini kavramlar sözlüğü)

 

Tanrı bir olduğundan her şey birbiri ile ilgili ve ilişki içinde olduğundan alıp verme doğal olarak kabul etmelisin.

Tanrı sebeplerle seni mızıklandırır.

Sebep insan da olur, tarla da olur, ticaret de olur, sanat da olur.

Direk Tanrıdan gelmez.

Tanrı vereceğini çalışmanın içine koyarak verir.

                                  *

RAVLİ

 

 

 

 

Popüler Yayınlar