14 Kasım 2012 Çarşamba

MARİFET VADİSİ

(İstek vadisinden, aşk vadisinden sonra marifet vadisi gelir.)

Ondan sonra gözüne, başı sonu olmayan marifet vadisi görünür.
Hiç kimse yoktur ki yolun uzunluğu yüzünden gönlü karışmasın, acayip bir hale düşmesin!

O vadinin hiçbir yolu, öbürüne benzemez.
Ten yolcusu başkadır, can yolcusu başkadır.

Yine de can ve ten, noksan ve kendi yüzünden daima geri kalıp zeval (Yerinden ayrılıp gitme) bulmada, ilerleyip kemale (Olgunluğa) ulaşmadadır.

Hülasa o vadide görünen birçok yollar var ama her bir yol, yolcusuna göre!
Bu ulu yolda nasıl olur da dertlere düşen örümcek, fille beraber yürür, aynı yola yollanır.

Herkesin yürüyüşü, kemalincedir, herkesin yakınlığı halli halincedir.
Sivrisinek, istediği kadar uçsun, kasırga süratini ve kasırga kuvvetini elde edebilir mi hiç?

Hâsılı (Ortaya çıkan) herkesin yürüyüşü başka başkadır, hiçbir kuş, öbür kuş gibi gidemez.

İşte bilgi, bu yüzden ayrı ayrıdır.
Birisi mihrabı bilmiş, bulmuştur (Tanrı’ya yönelmiş), öbürü puta!

Bu kadri (Değeri) yüce yolun önünde bilgi güneşi, doğup parlamadı mı?
Herkes kadrince (Değerince) bir görgüye sahip olur, herkes hakikat âlemindeki durağını, bucağını bulur.

Yolcuya bu yol, aydınlandı mı dünya külhanını (Dünya ateşin yandığı yer) gözüne kül gül bahçesi görünür.

İçindeki sırrı görür O, deriyi değil.
Artık sevgiliden başka bir zerre bile görünmez zaten!

Ne görürse hep onun yüzüdür, daima onu seyreder.
Birlikte bütün sırları tamamlar, tam ve kâmil (Olgun, tam, geniş bilgili, noksansız, pişmiş kimse) bir er olur, birliğe erer.

Nikap (Örtü) altındaki yüz binlerce sır, güneş gibi parlar, ona yüz gösterir.
Tek bir kişi bütün sırları görsün de kemale ersin diye yüz binlerce kişi, bu yolda kaybolur gider!

Bu ucu bucağı, dibi kıyısı olmayan denize dalmak, bu denizde dalgıçlık etmek için iç âlemine dalmış bir kâmil er gerek!

Sana sırlar âleminden bir zevk hâsıl (Görünür) olsa her an aşkın, şevkin (Şiddetli arzu, keyif, neşe, sevinç) tazelenir durur.

Adamakıllı susuzluk, işte buradadır.
Yüz binlerce kan, işte burada helal olur, dökülür gider!

Arşa bile el atsan” Daha yok mu” sözünü bir an bile bırakma!
Arşı bile irfan (Bilme, anlama, kalp ile sırrın bir olması, Allahın rahmetinin gelmesi) denizinde gark et (Suya batır).

Buna imkân bulamazsan bari başına yolda topraklar saç!
(Bu yolda ömür sürerek öl)

A gaflet uykusuna dalmış kişi, kutlanacak bir halin yoksa neden kendine yas tutmuyor, neden kendine ağlamıyorsun?

Sevgilinin vuslatına (Sevgiliye ulaşma, kavuşma, yetişme) erişemedin, o vuslattan neşelenmediysen bari kalk da ayrılık yasını tut!

Sevgilini yüzünü görmüyorsan hiç olmazsa şaşkın bir halde oturma da sırlara mahrem olmayı dile!

Bulamıyorsan bari utan da aramaya koyul.
Eşek gibi ne vakte kadar başıboş, yularsız dolaşıp duracaksın?

                                    ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                    ***

Yaren,

İstek ve aşk vadisine geçtiğin zaman önceleri cinsiyet olarak algılanan ve yorumlanan yoğun sevgi duygusu olan aşk,

Cinsellik benzeyişinden marifet vadisinde ayrılır.
Yani cinsellik aşkı başlatsa bile gerçekte yoğun ilginin cinsellik olmadığının farkına varılarak anlaşılır.

Âşık bunun farkına varır ve cinsellikte kalmayarak yoluna devam eder.
Tanrı kişiyi sınar.

Benim yarattığımı mı seviyor?
Yoksa beni mi seviyor? Diye.

Çevrenin çok baskısı olacağında aşk vadisinden
Marifet vadisine geçiş sıkıntılı olur.

Âşık çevreden gelen uyarılara,
Dedikodulara önem vermeyerek yoluna devam eder.

Başı sonu olmayan marifet vadisine âşık girer.
Tanrı nuruyla aydınlattığı bu vadi oldukça yaşamının büyük bir kısmını kaplar.

Bu vadide teni sevenle canı seven ayrılır.
Canı seven bazen tene dönüp yoldan kalsa da tekrar can sevgisi ile yoluna devam eder.

Can ilerleyince teni de yanına çekerek olgunlaşmayı sağlar.
Yani olgunluk kişinin can vasıtasıyla tüm kişiliğini ve davranışlarını etkiler.

Bu vadideki bir kişinin davranışları başka bir kişiye ölçü ve kılavuz olmaz.
Burada sana aydınlatılan kişiye özel yoldan ilerlersin.

Bu yolda her seviyede insanın olduğunu, bu yolda gittiğini görürsün.
Herkes kendince bu yolda ilerlemeye çalışır.

Herkes bir şekilde Tanrı’ya yakınlaşma çabasındadır.

Kimi namazla, kimi oruçla, kimi yalvararak, kimi ağlayarak, kimi ahlaki davranışla, kimi yardım ederek Tanrı’nın beğendiği davranışları yapmaya çalışır.

Kimi hızlı yol alır kimi yavaş, istek ve aşk kuvvetine göre yol alır.
Kimi bilgi yüzünden sadece önündeki gördüğünü Tanrı sanır kendine put yapar tapınır, kimi de gerçek yönelişini bulur.

Tanrı’nın bilgi güneşi parladığı zaman herkes isteğine, aşk kuvvetine göre hakikat âleminde yerini ve durağını bulur.

Bilgi güneşi parladı mı yeryüzünde çirkin dedikleri güzel gözükmeye başlar.

Kişi artık sırları görür, teni görmeyi bırakır.
İçinden sevgiliyi görmeye başlar.

Tanrı gerçeğini gören başka şeyleri görmez olur.
Tanrı’nın sanatını seyreder.

Sırları tamamlar.
Olgun bir er olur.

Birliğe ulaşır.
Gizlenmiş yüz binlerce gerçek kendini ona gösterir hale gelir.
Yüz binlerce kişi bu gerçeği göstermek için kendini feda etmiştir.
(Erenler, evliyalar, veliler, peygamberler)

Bu vadideki sırlar denize dalıp çıkacaksın, her defasında zevk oluşarak aşkın ve isteğin tazelenerek kuvvetlenecektir.

Bilginin ve ilmin sınırının olmadığını, her ulaştıkça yeni bilgilere vardığını ve daha da olduğunu göreceğin alanda yaşarsın.

“DAHA YOK MU?”
Sözünü bir an bile dilinden düşürmemelisin.
Bu yolda umduğun kadar ilerleme imkânı bulamasan bile asla bu yoldan ayrılma.

Bu yola daha önce gireydim geç kalmışım, zamanı boşa harcamışım diye çok kişi AH çeker.

Eğer sevgiliye ulaştıysan neşelenmelisin, sevinç içinde olmalısın.
Ulaşamadı isen ayrılık yası tutarak gözyaşı dök.

Şaşkın oturmakla bir şey elde edemezsin.
Hiç olmazsa dile, dua et.

Neden sevgiliyi aramıyorsun?
Utan da aramaya koyul.

Arayıştan asla vazgeçme.
Amaç haline getirmelisin yoksa başıboş, yularsız dolaşıp duran bir eşek olursun.

Güzel ve özel olan yere gitmelisin, hem de gözlerini hiç kapatmadan.
 Uyuma uyanık ol.

Dünya malı ve makamı için yolda durma, bu yürüyüşten kesilme.
Yeniden doğ.

Yeni bir insan ol.
Aklın başında olmadığı zaman seni ancak buraya kadar taşıdılar, şimdi sen ayakların üstünde gideceğin doğru yeri belirleyerek gitmelisin.

Kadın gibi büyüttülerse er olmak vaktidir.
Er gibi büyüttülerse meydanda yiğitlik yapma vaktidir.

Özgüven sahibi olarak sakinlikle olgunluk yolu olan bu vadide sakince yürü.

Ey yaren,
Sen yalnız değilsin ki.

Bu yolda sana yardım edecek, hizmet edecek kişiler ve imkânlar hazır seni bekliyor.
Gözlerini açarsan bu dediklerimi görür, doğrular, yararlanırsın.

Ey yaren,
Sana sunulan bu bilgileri aklın uydurması sanma.
Yaşa gör de yararlan.
Tanrı’dan sana sunulan nimetleri gör.

GÖZÜNÜ KAPATANA, UYKUDA OLANA SÖZÜMÜZ YOK.

Bu yol her ne kadar sözlerle oluyor gözüküyorsa da anlayış içindeki mana yol aldırır.

                                              ***
Bu konuyu etraflıca anlamak için:

RAVLİ AKIL AKILLIYA GİT DER

RAVLİ UYKU VE İLİM

RAVLİ ZEVK

RAVLİ MARİFET SIFATININ KAZANILMASI

RAVLİ SALTANAT ALDATICIDIR yaz Googleden okumalısın.

                                                  *
RAVLİ
 

Popüler Yayınlar