13 Kasım 2012 Salı

LAMBA DÜKKÂNI

Bir gece iki adam ıssız bir yolda karşılaşmışlar.
“ Ben buralarda, Lamba dükkânı denen bir dükkânı arıyorum” demiş birinci adam.

“ Ben buralara yakın oturuyorum, seni oraya götürebilirim” demiş ikinci.
“Kendim bulabilirim.

Bana tarif ettiler bende yazdım” demiş birinci adam.
“ O zaman bana neden aradığını söyledin?”

“ Konuşmak için”
“ Öyleyse sen tarif değil, arkadaş arıyorsun”

“ Evet, sanırım bu anlama geliyor.”
“ Ama burada yaşayan birinden tarif almak senin için daha kolay olurdu; özellikle de buradan sonrası zorken”

“ Ben, bana söylenene güveniyorum, beni buraya kadar getirdi.
Zaten başka birine ya da bir şeye güvenebileceğimden de emin değilim.”

“ O zaman, sen ilk bilgiye güvenmene rağmen, sana kime güvenebileceğine dair gereken araçlar verilmemiş”

“Öyle”
“ Başka bir amacın var mı?”
“Hayır, sadece Lamba dükkânını arıyorum.”

“ Neden lamba dükkânını aradığını sorabilir miyim?”
“ Çünkü çok yüksek yetkili biri bana, bir insanın gece okuması için gereken araçların orada bulunduğunu söyledi.”

“ Haklısın, ama burada bir ÖNKOŞUL ve bir de BİLGİ var. Bunları düşünüp düşünmediğini merak ediyorum.”

“ Neymiş onlar?”
“ Bir lamba aracılığıyla okuyabilirsin demek, zaten senin okuyabildiğini gösterir.”

“ Bunu kanıtlayamazsın!”
“ Böyle karanlık bir gecede tabii kanıtlayamam.”
“peki, o BİLGİ neymiş”

“ Bilgi şu ki, Lamba dükkânı hala olduğu yerde ama lambaların kendileri, başka bir yere taşındı.”

“ Ben lambanın ne olduğunu bilmiyorum, ama anlaşılan o ki Lamba dükkânı bu aletleri satan bir yer.

Ne de olsa oraya lamba dükkânı denmesinin bir amacı olmalı”

“ Ama lamba dükkânı iki anlama gelebilir ve bu anlamlar birbirine zıt şeyler.

Birincisi, lambanın bulunabileceği bir yer,
İkincisi ise, lambaların bulunabileceği ama şu anda hiç lambası olmayan bir yer”
“ Bunu kanıtlayamazsın!”

“ Sen, pek çok insan için aptal biri gibi görünüyorsun”
“ Ama seni de aptal diye nitelendirecek pek çok insan var.
Oysa belki değilsin.

Muhtemelen sen beni, bir arkadaşının lamba sattığı bir yere göndermeye çalışıyorsun.
Ya da belki lamba almamı hiç istemiyorsun”

“ Ben senin düşündüğünden daha kötüyüm.

Sana, lamba dükkânları vaat etmek ve sorunların yanıtını burada bulabileceğini farz etmene izin vermek yerine, senin en başta okuma bilip bilmediğini öğrenebilirdim.

Böyle bir dükkânın yakınlarında olup olmadığını öğrenebilirdim.

Ya da başka bir yoldan sana bir lamba bulunup bulunamayacağına bakabilirdim”

İki adam bir süre birbirine bakmışlar.
Sonra ikisi de kendi yoluna gitmiş.

                                     ***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ. IDRIES SHAH.ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009 BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
 (Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)                                                    

Yaren,

Bu hikâye iki sağırın birbiriyle konuşup anlaşmasına, diğer bir değişle anlaşmış gibi yapmalarına benzeyen öykülerden birisidir.

Kendi önyargılarına göre görüşte olanlar sağıra benzerler.

Gerçekleri duymazlar.
Duysalar da anlamazlar.

Kendileri görüş sahibi olamayanlara ne kadar göstersen anlamazlar.
Hatta anlamamak için direnirler, herkesçe bilinen ve görünene bile ispat isterler.

İlle de kendi düşündüğünü akıllılara onaylatmak isterler.

                                        *
Diğer bir tarafı da anlayış farklılığından doğan anlaşmazlıktır.

İşaret edilen, remizle söylenen veya o kişinin aklına göre açıklanmayan yanlış anlaşılmalara yol açar.

Mesela. “Lambacı dükkânına git” Seni aydınlatanların bulunduğu yere git anlamınadır.

Mesela “ Kendine bir lamba (Kandil, mum) bul” Seni aydınlatacak birini bul.

Mesela” karanlık- gece” var olduğu halde görünmeyen.
İşte böyle yaren âlimlerin, dervişlerin böyle sözleri vardır.

Zekân varsa bunları anlar gereğini yaparsın.
Zekân bunu çözemiyorsa görünen şekliyle yalan yanlış gidersin.

Yaren, eğer sen aydınlatan yakınındaki âlimi göremiyorsan seni böyle yollara gönderirler.

Sırf konuşmak için söz edenler aklı az olanlardır.
Aklı az olanla konuşmak insanı sinir eder.
                                         *
Hazreti Mevlana söylenen söze bak, söyleyen kişiye bak der.
Yani, söz büyükse, anlamlı ise söyleyenin de büyük olması gerekir.

Söz büyük, söyleyen küçükse o büyük söz söyleyenin ağzına yakışmaz.

Ancak, tanınmayan büyük, sözü tanınan bir büyüğün ağzından ve üstünden söyler ki söz gereken faydayı versin.

                                               *
Kime güvenebileceğimizi öğrenmeliyiz.
Yaşayan ve yakın olan birinden tarif almak işleri kolaylaştırır.

Ön bilgi doğrudur, gereklidir, ön yargı yanlıştır ve zarara neden olur.
Yani bilgi al fakat yargı oluşturma.

Dinleyen senin öğrenmek için mi sorduğunu, sırf arkadaşlık için mi konuştuğunu, kendi fikirlerini onaylatmak için mi konuştuğunu anlar.

Yaren biri söze ben diye başladı ise, cümlesini daha tamamlamadan kov, kovamıyorsan terle, terleyemiyorsan kalk git.

Asla ben diye söze başlayan biriyle anlaşamazsın.
Sonradan olayla aranız bozulacağına baştan zarar görmeden mesafeyi koy.

Yalnızlık ben diyenden çok daha iyidir.
Her kelimenin anlamını, sonra cümlenin anlamını doğru okumaya (anlamaya) çalışmalısın.

Sonra
Bunda ne amaçlanmış sorusunu kendine sormalısın.
Yine bu sorunun cevabını kendin vermelisin.

DERVİŞ, SÖZÜ ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN, O SÖZÜ SÖYLEYENİN İÇİNİN DOLU OLUP OLMADIĞINA DA BAKARAK DEĞERLENDİRİR.

Çünkü herkes kendi doluluğu oranında söz eder, fakat manasını anlamadığı sözleri de söylenebileceğinin olabileceğinin farkındadır.

Yani söyleyerek anlatan ile dinleyen arasında önce içinin boş veya dolu olduğu tanımlamak için bir kaç soru sorulması ve cevaplardan sonra GÜVEN olursa, değerlendirme yapılması gerekir.

GÜVEN oluşmasında söylenen sözlere; gizlice içinden delil ve şahitlerin olmasını sağlamalısın.   

Kalbin en doğruyu söyleyen olduğu için kalbine danış.
Tereddüdün varsa asla inanma.

Nefsine danışırsan (Çıkar yönünden) yanılırsın, tuzağa düşersin

Güven oluşmadı ise veya güven oluşturacak durum yoksa aynı şeyi birkaç kişiye sorup aynı cevabı alırsan GÜVEN duymalısın.

                                            *

RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar