12 Kasım 2012 Pazartesi

KOYUN POSTU


Leyla’nın adamları, Mecnun’un bir an olsun kabile arasına girmesine, onlara karışmasına müsaade etmiyorlardı.

O ovada bir çoban, sürüsünü yayıyordu.
Sarhoş mecnun, çobandan bir koyun postu aldı.

Pöstekiye büründü, kendisini adeta koyuna benzetti.

Çobana dedi ki:
Allah için olsun, beni sürüye al, koyunların arasına kat.

Sürüyü de Leyla’nın bulunduğu tarafa sür de bir an olsun Leyla’nın kokusunu alayım hiç olmazsa.

Sevgiliden gizli, posta bürünmüş olarak bir ancağız onu göreyim.
Senin de bir zamancağız böyle bir derdin olsa her kılının dibinde bir mertlik olurdu.

Ne yazık ki erlerin derdi sende yok…
Bu meydan erlerinin gücüne kuvvetine sahip değilsin!

Nihayet Mecnun, posta büründü.
Gizlice sürüyle sevgilinin bulunduğu tarafa gitti.

Önce kendisine bir güzel coşkunluktur geldi.
Fakat sonunda aklı başından gitti, kendinden geçti.

Aşk gelince su, başından aştı.
Çoban bu hali görünce onu aldı, elinden tuttu sürükledi.

O yıkılmış, kendinden geçmiş sarhoşun yüzüne sular serpti, bir ancağız o ateş, suyla yatıştı.

Bundan sonra ertesi gün sarhoş mecnun, bir bölük halkla ovada oturmaktaydı.

Kavminden biri dedi ki:
A yüce kişi, pek çıplak kaldın.

Ne çeşit elbise seversin?
Söyle de hemencecik alıp getireyim giyin!

Mecnun dedi ki: Her elbise sevgiliye layık olamaz.
Pöstekiden ziyade sevdiğim hiçbir elbise yok!

Bir koyun postu istiyorum ben.
Kötü göz değmesin diye de ateşe üzerlik tohumu atıyorum!

 Mecnun’um atlas kumaşlardan ağır kumaşlardan biçilip dikilen elbisesi pöstekidir.

Leyla’yı seven pösteki ister, pösteki!
Ben pösteki altında sevgiliye kavuştum.

Artık pöstekiden başka bir elbise tanıyabilir miyim?
Gönül, post içinde dosttan haber aldı.

Artık ben nasıl olur da posta hürmet etmem?
Aşk gerektir ki senden aklı, izanı alsın, sonra da sıfatlarını değiştirsin!

(İzan: Anlayış, kavrayış, akıl, itaat, söz dinleme, boyun eğme, terbiye, edep.)

Başın yüceyse, bu işi yapabileceksen ayak bas gel.
Çünkü canla başla oynamak oyuncak değildir!

                                  ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                      *****

Yaren,

İşte aşk böyledir.
Bir an sevgiliyi görmek için her kılığa girilir.

Sevilmek için, şirin gözükmek için uğraşmazsın sadece seversin.
Sevgiliden beklenen bir an yüzünü göstermesidir.

Âşık olduğun zaman;
Aklın; parça akıldan bütün akla ulaşarak farklılaşarak kuvvetlenir.

Anlayışın havadaki sevgiliden yayılan bir koku zerresini bile anlayabilir duruma gelir.

Her şeyin sevgili ile bir ilişkisi olduğunu anlayarak kavrayışın artar.
Sevgiliye itaat edersin, ondan gelecek haberi dinler, başkalarını dinlemez olursun.

Toplumdan gelen gelenek, görenek adet, terbiye, değersizleşir.
Sadece sevgiliye boyun eğer duruma gelirsin.

Mevki, makam, para, mal, mülk, rahat yaşamak gibi sıradan insanların istekleri önemsiz hale gelir.

Yani kendinden ve yaşadığın toplumdan koparak sevgili ile bir olmak için çaba sarf eder duruma gelirsin.

                                            ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar