İnsanın kendini görme
biçimlerini üç başlık altında toplayabiliriz.
1- Bilgilenmekle kendini
görmek.
2- Olayların içinde kendini görmek
3- Başkalarının diliyle
kendini görmek
Bilgilenmekle
kendini görmek:
Bilgilenmek her şeyin
başıdır.
İnsan bilgilendikçe “farkında
lığı” artar.
Kendini ve çevresini daha iyi
görmeye başlar.
Düşüncelerini ve duygularını
tanımaya çalışır.
Onlara hâkim olabilmek için
devamlı kontrolden geçirir. Düşüncelerinde ne kadar çok yargı taşıdığını fark
eder.
Bulduğu olumsuz düşünce
kalıplarını değiştirmeye çalışır. Doğru ve yanlışı ayırt etmeyi öğrenir.
Kısaca, düşünce ve
duygularının ne yönde olduğunun farkında lığını yaşamak, ona değişim ve dönüşüm
imkanını hazırlar.
Bu da düşüncelerin ve
duyguların devamlı olarak kontrol edilmesiyle mümkündür.
Fark edilen bir yanlış
düşünce veya duygu, eyleme dökülmeden önce düşünce planında değişime uğratılmış
olur.
Bu da kişiyi doğru eyleme
götürür.
Onun için bilgilenmenin
getirdiği farkındalık kişinin kendini görmesinde çok önemlidir.
Olaylar içinde
kendini görmek:
İkinci bir yol ise, kişinin
karşılaştığı olaylar içinde kendini görmesidir ki, bu da “farkındalık” isteyen
bir olaydır.
İnsan, duygu ve düşünce
planında yakalayamadıklarını veya kontrol edemediklerini zaman-zaman eyleme
yansıtır.
Dolayısıyla yaptığı herhangi
bir eylemin doğru veya yanlış sonuçlarıyla karşı karşıya kalır.
Eğer insan kendini bilme ve
değişim arzusu taşıyorsa, yani bir farkındalık içinde ise, o eylemin içinde
kendi durumunun nerede olduğunu, eksikliklerini, yanlışlıklarını görüp, gerekli
değişim ve dönüşümleri yapar.
Karşılaştığımız her olay,
bize bizi gösteren bir aynadır.
Aynaya bakıp kendimizi olduğumuz gibi görmeye
çalışmak ve değişmek bizi yükseltir.
Ayrıca Günlük yaşantıda
kendimizin nerede olduğunu ölçebilecek evrensel değerler, yasalar
vardır.
Bu değerleri kendimizi görmek
için ölçü olarak kullanabiliriz.
Başkalarının
diliyle görmek:
İnsan bazen yukarıda
anlatılan bu iki yolla da gözünden kaçırdığı, kendini göremediği zamanlar
olabilir.
O zaman bizi çevremizdeki diğer insanlar uyarır.
Dolayısıyla kendimizi
görebilmek için çevremizden yapılan uyarılara da kulak vermemiz gerekir.
Genellikle insan, bir
başkasından gelen eleştiriye, hemen kendini kapama ve savunma eğilimindedir.
Hatta egosundan dolayı
eleştiriyi yapana alınabilir, darılabilir, kızabilir de.
Ama kendini görmek ve
geliştirmek isteyen bir insansa ve bunun farkında lığını yaşıyorsa, böyle bir
kişi eleştiriye her zaman açık olacaktır.
Ancak yapılacak olan
eleştirinin yeri, zamanı, dozu ve sevgi ile yapılması, mesajın karşı tarafa
ulaşması açısından çok önemlidir.
O zaman kişi söylenen
yanlışlıklar, eksiklikler üzerinde düşünecek, onları kabullenip değişime
uğratacaktır.
Bu durum, kişiye, kendini
bilme ve yükselme yolunda kişiye hız kazandıracaktır.
Yukarıda anlatılan kendimizi
görme biçimleriyle düşüncede, duyguda ve dolayısıyla davranışlarımızda
yapacağımız gerekli değişim ve dönüşüm, bizi süratle arıtacak ve
yükseltecektir.
Erol YURTERİ Alıntı.
*
RAVLİ