12 Kasım 2012 Pazartesi

KITLIK

Mısır’da birdenbire bir kıtlıktır, oldu.
Halk ekmek diyor, ekmek istiyor ve sapır-sapır düşüp ölüyordu.

Yol, adam ölüsüyle dolmuştu…
Yarı canlılar, ölenleri yiyorlardı.

Bir meczup halkın ölmekte olduğunu ve bir parçacık ekmeğin bile bulunmadığını gördü.

Dedi ki: Ey dünya ve din padişahı, verecek rızkın yoksa bari az yarat!

                               ***
Bu kapının küstahı, küstahlık (saygısızlık) eder de sonra kendine gelir, yaptığını anlarsa özür diler.

Bu kapıda doğru bir söz söylemez de eğri bir şey söylerse anlayınca tatlılıkla özür diler.

                               ***
* Sen doğru olmaya çalış…
Yoksa zahmetlere düşesin. 

* Aşıklar, işe kızışarak girişirler..
Onlar, varlıklarından usanmışlardır.

Deli ne yaparsa yapsın, deliliğine bağışlanır, affedilir.

* İyi olmasa bile yaptığı şey kabul edilir de sonra iyi bir şey yüzünden onu tutar, sıkıştırırlar!

* Onun gibi günahlara batmış kimse yoktur ama Tanrı, şüphe yok, lütuf eder, bağışlar onu!

* Halk da onu sayar…
Onu mükâfatlarda bulunur.

* Tanrı âşıkları, ayıptan, noksandan arınmışlardır…
Ağaçlar gibi hepsi de oynamaya koyulmuşlardır.

Topraktaki ağaç gibi tertemiz bir hale gelmişler, hâsılı yakınlık makamında kemale ermişlerdir.

                                  ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                     ***
Yaren,

Gerçek olarak tanımladığımız gördüklerimizi, işin aslını öğrenip anlayınca, çoğu kez ilk yorumu yanlış yaptığımızı anlarız.

Diyelim ki şahit olduğumuz bir davranış fena bir davranıştır.
Bu yanlışı yapan kişi bunun farkına vararak özür dileyebilir, kul hakkını ödeyebilir, Allaha karşı ise pişmanlığını belirterek af dileyebilir ve bunlar af ve helal edilebilir ama sen bunlara şahit olmayabilirsin.

Ama yeren sen fenalığı gördüğün için orada bu olay fena olarak sende kalacağından, bu konudan söz ettiğinde hep farkında olmadan günaha girersin.

İşin aslını öğrenmek ve anlamak için de sonuç alınıncaya kadar takip etmelisin.

Köpeğe su veren fahişenin hikâyesini hatırla.
Eşkıyalık yaptıktan sonra evliya olanları hatırla.

Alkolik olup sonra saygıyla andığımız evliyaları hatırla.
Hatırla ki Hamza’yı öldüren Vahşi bile Allah yolunda savaşlara girmiştir hatırla.

Kendini yok etmiş Tanrı ile birlik olmuşların nazı samimiyetindendir.
Allah’la birlikte olmak istiyorsan her yapacağın işte:

“böyle yapmak istiyorum, Allah buna ne der?” dersen

ve kalbinden aldığın cevapla yaparsan akıl hocan Allah olur, yardım eder, işlerin yoluna girer.

Yaren Tanrı’nın yaptıklarını eleştirmek için deli olman lazım.
Delilik makamına vardıysan zaten hoş görülürsün.

                                       *
Delilik makamı: Aşk makamında olup aklın etkisinin en aza indiği, duygu ve hislerinle hareket edilen makamdır.

Aklı az olanın deliliği ile bu deliliği karıştırma.

                                        *

İNSANDAKİ GELİŞME

1.   Fiziki gelişme:

 (Babadan anneye geçiş, anne karnında ve kucağında, çocukluk, gençlik, orta yaş ve ihtiyarlık.) 

2.   Ruhi gelişme.

            Bilgi ile gelişilir.

      Doğru ve kaliteli bilgi olmazsa gelişme SERSEMLEŞME ile son bulur.

      Bilgi doğru ve kaliteli olursa gelişme SARHOŞLUKLA son bulur.

      (Bu sarhoşluk içki ile olan sarhoşluk değildir, her ne olursa olsun sevinç içinde olmaktır)

  Doğru bilgi peşinde olanlar:

1.   Duygularla gelişirler.

2.   Hislerle gelişirler.

3.   Akılla gelişirler.(Anlam, mana sır)

Beş duyunu doğruluk yolunda kullanırsan buradan ikinci kademeye geçer hislerin gelişir, buradan da akla geçip başarı sağlarsın.

Bu yolla elde ettiğin başarı sana sıkıntı vermez.
Akıl gelişmenin ana maddesidir.

Akıl yoksa veya azsa veya doğru bilgiye ulaşamıyorsa belli bir sınırda kalır, ileriye geçemez.

Aklın bu üç kademe arasında gider gelir.
En fazla kaldığı aşama o kademedir.

Yani amaç ve araç olarak duyguyu ve hisleri akılla birlikte kullanırız.
Amacında duygular hâkimse; duygu boyutundasın.

Amacında hisler hâkimse; his boyutundasın.
Amacında akıl hâkimse; akıl boyutundasın.

Duygu boyutunda akıl yanlış anlayabilir ve yorumlayabilir, böyle durumda iken çok tuzağa düşersin.

Duygu boyutunda çeşitli dış amaçlar seni yönlendirir ve kullanır.

His boyutunda kendin nesnelere kendince anlamlar yükleyerek kendi kendine tuzak kurarsın.

Anlama doğru olursa manaya ulaşır.
Anlamadan sonraki durak manadır.

Manadan sonra durak sır olur.
Sırdan sonra Tanrı’yı anlamak gelir.

Akıl doğru ve kaliteli bilgilerle.

1.   Aşamada duygularla çalışır başarı elde edilir.

2.   Aşamada hislerle çalışır başarı elde edilir.

3.   Aşamada akıl akılla çalışır başarı elde edilir.

4.   Aşamada akıl sırlara ulaşarak başarı elde edilir.

5.   Görünmeyen âlemden bilgi akışı ile başarıya ulaşılır.

Bu süreçte yanlış, yanıltıcı, altadıcı bilgiler ile inançta değişme olursa veya aldığım mesafe yeterli dersen bu süreç durur.

Bu beş kademe:

            Kendine dönme,

            Kendini bilme,

            Kendini tanıma,

Aklını inançla birlikte egemen kılma yoludur.

Altıncı kademe:
Samimiyetin ve bilgileri doğru kullanacağına inanıldığı zaman ulaşma olur.

Bu kapının açılması Tanrı takdiri ile olur.

                                    ***
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar