11 Kasım 2012 Pazar

HUZUR VE HUZURA ÇIKMAK

HUZUR: Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç anlamında kullanılır.

HUZURA ÇIKMAK:
Büyük bir makama gidip görüşmek anlamında kullanılır.
En büyük makam Allah’ın huzurudur.

Tüm Allah’a inananlar huzura girmek için isteklidirler.

O huzur yerinin nerde olduğu, huzura nasıl alınıldığını, kimlerin alındığını bu ulaşma yollarında nasıl gidileceği, nasıl bir hazırlık yapacağın tarikat (Yol) öğretisinde anlatılır.

Türbeye Sultan DİVANİ hazretlerini ziyarete giden Mevleviler “ Huzura gidiyoruz” derler.

Huzura çıkan elbette ki eli boş dönmez.

Veliler, evliyalar, ermişler huzura çıkabilmenin yolunu Hazreti Muhammet efendimizin işaretlerinden öğrenmişler ve çıkmışlardır.

Onların anlatımlarından biz de öğreniyoruz.

                                      *
Belirli bir seviyede yaşam kuranlar çeşitli aşamalardan sonra sahip olmuşlardır.

Miras yoluyla bu seviyedeki bir yaşam eline gelmiş olanlar, bu yaşamı kaybetmemek için daha önceki büyüklerin geçtiği aşamalardan geçmesi gerekir.

Aşamalardan geçmeyen, sahip olunan değerlerin farkına varamaz ve çabuk kaybeder.
Yiğitlik savaş meydanında belli olur.

Bu dünyaya Allah tarafından gönderildiğimizin farkında olarak, bizden beklenen ve istenen görevleri yaparsak huzur ve güven ortamında yaşamımızı süreriz.

Nasıl ki Allah’la beraberdik, cennetteydik tekrar aynı yere dönebilmemiz için bize yüklenen görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekmektedir.

Tüm zamanını ve uğraşını oyalayıcı dünya işlerine verirsen sana uyarı gelir.
Hatırlatılır.

Yaren her ezan, her sala, her ölüm, her hastalık sana geldiğin ve gideceğin yeri hatırlatmalı.

Allah insanı, asil olarak yaratıldığına göre sen de asil olarak davranmalısın.
Kendini azcık hayvanlarla mukayese edersen ne kadar asil olduğunu anlarsın.                                                                 
                                        *
Erkeği iki şey adam eder.
Biri gurbettir, diğeri avrattır. (Atasözü)

                                  *
İşte halimiz böyle yaren.
Seni kendi haline ne Allah, ne de toplum bırakır.

Sen, sana düşeni yapmadıkça daima değişik tonlarda giderek hakarete varan uyarı alırsın.
Aklını başına topla.

Keyif sürme yeri bu dünya değil, yaptıklarımızın hesabı görülüp değerlendirildikten sonra bize verilecek ebedi cennet keyfi öbür dünyada.

Kolay demedim ama yapılamayacak kadar da imkânsız değil.

Ey yaren, yaptıklarımızın karşılığı çok az olmasına rağmen Allah’ın lütfü ve bağışı olmasa biz o vaat edilen cenneti de göremeyiz.

 Ama Rabbim ümidinizi kesmeyin, ben niyetlerinize bakarım diyor.

O halde niyetini iyi tutarak bu kısa süreli dünyada sevgiyle Allah’a bağlanarak kendine düşen görev ve sorumluluklarını hizmet etmek suretiyle (Buyurmak, emir vermek şekliyle değil) yerine getirmeye çalış.

İnşallah huzura alınan kullardan oluruz.

Huzura alınmayıp kapıda bekletilmek ne kötüdür.
Daha kötüsü de İblis gibi huzurdan kovulmak.

Ama yaren İblis bile günahlarının affedilebileceği ümidini kaybetmeden beklemede.

Çünkü Allah’ın affı ve bağışı, kızgınlığından daha fazla olduğunu biliyoruz.
Allah’a emanet olunuz.

Allah işlerinizi rast getirsin.
Ailenize sevgi ile bağlanmanın kuvveti artsın.
Âmin.

RAVLİ

 

Popüler Yayınlar