Hepsi de dediler ki:
Birisi gerek ki istediğimizi
arasın bulsun.Birazcık olsun haber getirsin!
Bir pervane uçup gitti.
Uzaktan bir köşk gördü;
Köşkün içinde de nur gibi bir
mum vardı.
Dönüp defterini açtı;
Anladığı kadar mumu anlatmaya
çalıştı.
O toplulukta ulu bir pervane
vardı;
Kınayıp dedi ki:
Bunun mumdan haberi bile yok!Başka bir pervane, o muma atıldı, kendisini muma attı, uzaktan şöyle bir döndü dolaştı.
Kanatlarını çırparak dileğine
kavuştu…
Mum üst geldi, o alt oldu;
Geri döndü;
O da bir miktar sırlar
söyledi, mumun vuslatından bahsetti.
Yine ulu pervane dile geldi:
Azizim, bu da mumun nişanesi
değil, sen de öbürüne benziyorsun;
Nerden nişane vereceksin ki?
Derken başka bir pervane
kalktı, sarhoş-sarhoş ayaklarını vurarak ateşe atıldı.
Canından el çekti;
Ateşe daldı, kendisini
güzelce yok etti.
Ateş, pervaneyi tepeden
tırnağa kadar sardı.
Bütün azası ateş kesildi,
kıpkızıl oldu.
Diğerlerini kınayan pervane,
uzaktan mumun, bu pervaneyi nurlandırıp kendi rengine boyadığını görünce,
Dedi ki:
İşte ancak o pervane işe
girişti.Kim ne bilir?
Mumdan yalnız onun haberi
var!
Herkesin içinde hakikatten
haberdar olan, ancak her şeyden bihaber (habersiz) olmakla beraber eseri de
kalmayan kişidir.
Candan da, cisimden de
bihaber (habersiz) olmadıkça nasıl olur da canandan haberdar olursun?
Kim sana bir kıl ucu kadar
nişane gösterirse canının bile kanını dökmeye yüzlerce ferman arz etmiş demektir.
Bir an bile bu makama mahrem
(herkesçe bilinmeyen) olan yoktur;
Kimse bu makama giremez!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren
Abdulbaki GÖLPINARLI( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Sen ışık olmadıkça ışıkla
birleşemezsin.Işık olmak için de yanmalısın.
Işık olduktan sonra da eski
varlığın kalmaz unutur gidersin.
Kolay değil ama imkânsız da
değildir.
Öğrendiğin ve söylediğin
birkaç parlak söz seni ışık yapmaz.
İlle de yaşamalısın.
*
RAVLİ