“ Yarabbi, benim ümmetimin günahını bana bırak,,,
Kimse, onların suçunu
bilmesin…
Kimse bir an bile ümmetimin
günahını anlamasın!”
Ulu Tanrı dedi ki:
“ Ey ulular ulusu, ümmetinin
sayısız günahlarını görsen,Sen de sabredemez, şaşırır kalır, utanır, ortadan çıkar, gizlenirsin!
Ayşe, sana can gibi sevgiliyken bir iftira yüzünden ondan soğudun…
Hâlbuki bu sözü mecaz
ehlinden (gerçeğin zıddını söyleyenlerden) duymuştun…
Öyle olduğu halde hemen
tuttun, babasının evine gönderdin!
Bak, en sevdiğin kişiden bile
vazgeçiverdin…
Ümmetinde günahkârlar pek
çoktur.
Sen, o kadar günaha tahammül
edemezsin…
Ümmetini Tanrı’ya bırak sen!
Kimse ümmetinin günahından
hiçbir şey duymasın, alemde kimsenin, onların suçlarından haberi olmasın diyor,
bunu istiyorsan….
Ey yüce yaradılışlı, ben de
onların günahlarından senin bile haberin olmamasını istiyorum.
Sen bu konuya ayak basma….
Kenara çekil.
Ümmetinin işini gece gündüz
bana bırak sen!”
***
Sen de dilini tut, taassubu
bırak (Taraftarlık yapma),
YOLA DÜŞ, YOL ALMAYA BAK.
Ümmetin işine karışmak,
Mustafa’nın bile işi değilken bu hüküm, nerede senin olacak?
Sen, onların tuttukları yolu
tut, sağ esen yürü,
KENDİ YOLUNA BAK!
Ya sıddıyk gibi doğruluğa
ayak bas…
Yahut Faruk (Ömer) adaleti
seç, adalette bulun.
Ya Osman gibi utanma,
yavaşlık, yumuşak davranışlı, tatlı ol…
Yahut Haydar (Ali) cömertlik
ve ilim denizi kesil!
Yahut da öğüdümü dinle,
bunlardan bahsetme, yürü…
Ayağını dire, başını al, git!
Sen ne doğruluk erisin, ne
bilgi eri, ne de Haydar’ın adamı (cesur, yiğit).
Nefis erisin sen (kendi
isteklerine göre davranan); her nefeste biraz daha kâfir olmadasın!
Kâfir nefsi öldür
(DÜNYA İSTEKLERİNE SEVGİNİ
ÖLDÜR),
mümin ol (Allah yolunda davran)..
Onu öldürdün mü emin ol, rahata ulaş!
Taassuba (taraftarlığa) düşüp
bu içi boş işlere girişme….
Kendi başına peygamberliğe
kalkışma!
Şeraitte (Din kurallarında)
boş söz kabul edilmez ki..
Peygamber’in dostlarından ne
bahsedip duruyorsun?
Yarabbi, bende böyle saçma
sapan şeyler yok…
Bu içi boş faydasız işlere
girişmedim.
Yine de sen lütfet, daima
beni koru, gözet!
Canımı, taassuptan
(taraftarlıktan) arıt..
Buna dair Divanında da bir şey,
bulunmasın!
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki
GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde
bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Hz. Mevlana dedi ki:“Gece gibi ol”
Nasıl ki gece karanlıkta bir şey görmüyorsan, gördüğün yanlış veya çirkin dediğin davranışın aslını bilmeden sakın ağzını açma.
Gönlüne bile girmesine izin
verme.
Gece hiçbir şeyi net
göremediğin için aklından varsayımla şekillere ve anlam verirsin ki sonuçta
sanı olduğu için doğru olmaz.
Delil ve şahit olmadan, bu
delilin sağlam, şahidin doğru söylediğinden emin olmadıkça kabul edilmez.
Yani gördüğün veya sana
aktarılanı titiz bir şekilde incelemeden doğru kabul edemezsin.
Başkalarının davranışlarıyla
uğraşırsan esas gideceğin yoldan geri kalırsın.
Mevlana’mızın dediği gibi tüm
bu dedi kodu niteliğinde olanları gece gibi görünmez et.
Paranın ne kadar olduğundan,
nereye gittiğinden, mezhebinden (huyundan, değer verdiklerinden,
beğendiklerinden) çok az konuşmalısın.
Seni başkası değil Allah
beğenmeli.
Seni beğendiğini söyleyenin
azcık menfaatine dokunursan dediklerini duymak bile istemezsin.
Allah dostlarından bir övgü
veya yergi gelirse sevin.
Halktan gelen övgüye de,
yergiye de itibar edip yolunu değiştirmeye kalkma.
Peygamberimize yakın olan
sevdikleri insanların davranışlarına yön veren huyları öğren de elinden geldiği
kadar yapmaya çalış.
Sakın yaren, kendini
büyüklerin arasına sayıp, sokup laf etmeye kalkma.
Sen daha işi öğrenmeye
çalışansın.
Birini veya birilerini
eleştirmek için onlardan üstün durumda olman gerekir.
*
Unutma!Bu yolda gidenler ve varanlar vardır.
Birisi geriden geliyordur,
birisi seninle beraberdir, birisi senin ilerindedir.
Ama hiç kimse diğerinden
üstün durumda değildir.
Allah’a ulaşınca zorlu yolun
biter.
*