“ Ben sizin Rabbiniz değil miyim?
Sorusuna EVET diye bütün
insanlar cevap verdi.
Ancak bu dünyadaki yaşayan
insanlar bu verdiği sözü unuttular.
Kulluk denen sevgi ile
bağlanıp hizmet etmeyi unuttular.
Kendilerine verilen İslam’ın
şartlarını yaptılar.
Ama bu şartları olması
gerekenden farklı bir şekilde yapmaya başladılar.
Yani işleri sırasıyla
yapmadıklarından, o meclise gitme yollarını kaçırıp, aynı şeyleri tekrarlayıp
oldukları yerde tekrar edip durmaya başladılar.
Her bu işi en iyi ben
biliyorum diyenler çoğalınca, bunlardan bir şeyler görüp öğrenenler bu kadar
çelişkili açıklamalar karşısında ne yapacaklarını bilemez olmuşlar.
Gerçekten İslam’ı öğrenmek
isteyenlere deli deyip bu isteklileri kaçırdılar.
Anlatanlar bazı etiketlere
sahip fakat aslın özünü kendileri anlamadıkları için, dedikleri doğru olmasına
rağmen yeterli ve tam olmadığından kimsenin kalbine hitap etmiyor.
İnananları kalıba soktular.
Sonra gelenler kendinin sahip
olduğu etiketi kullanıp, aslında âlim olmayanlar, dinin kurallarını tabu haline
getirip dokunulmaz, tartışılmaz hale getirdiler.
Kendilerinden başkasının
bilemeyeceğini, bunların sır olduğunu, bu işlere kendisinden başkasının girmeye
izin verilmediği imajını yarattılar.
Maneviyata açılan kapılara
başka anlam ve isimler vererek bu kapılardan gökyüzüne gitmeyi engellediler.
Yaren, hizmetkâr ve ev üzerinden
anlatılan bu günkü yol kesicilerin durumudur.
Sen bilinçli olarak ilk kaynağa gitmeye çalış.
Bu yolda köşe başlarını tutmuş çok yol kesici vardır.
HUZURA (Allah’ın huzuruna)
dünyada iken çıkmaya çalış.
Bezm-i elest’te verdiğin
sözümüzü hatırlayarak yola düş.
Hazreti Mevlana bu yolu sana
gösterecektir. Bilen birinin kılavuzluğunda gitmelisin.
Huzura çıkmak için neler yapmamız gerektiğini öğrenip uygulamamız gerekir.
Allah’ın sevdiğini seversen sevilirsin.
Bizim yolumuz sevgi ile
bağlanarak hizmet etmekle olur.
Olanların farkına vararak
çıkar girdabından kendini kurtarmalısın.
İnşallah huzura alınanlardan
oluruz.
Âmin.*
RAVLİ