11 Kasım 2012 Pazar

EV SAHİBİ VE MİSAFİRLER

Öğretmen, evindeki ev sahibi gibidir.
Onun misafirleri, yolu öğrenmeye çalışanlardır.

Daha önce bir eve hiç gelmemiş insanlar vardır ve onlar evin nasıl bir yer olacağına dair belirsiz fikirlere sahiptirler.

Ama yine de ev vardır.
Misafirler eve girip oturmak için ayrılmış yerleri gördüklerinde sorarlar:
“ Bu ne?”

Onlara cevap verilir:
“ Bu, bizim oturduğumuz bir yer”

Bunun üzerinde, saldelyenin işlevinden pek haberdar olmadan, üzerlerine otururlar.

Ev sahibi onları eğlendirir, ama onlar sorular sormaya devam ederler, bazıları ilgisiz.

Bazıları iyi bir ev sahibi gibi, O MİSAFİRLERİ SUÇLAMAZ.
Örneğin, nerede ve ne zaman yemek yiyeceklerini bilmek isterler.

Hiç kimsenin yalnız olmadığını ve o anda yemek pişiren insanlar olduğunu, hep birlikte oturup yemek yiyecekleri bir başka oda olduğunu bilmezler.

Çünkü onlar yemeği ya da HAZIRLANIŞINI GÖRMEDİĞİ İÇİN, kafaları karışır, şüphe duyar, rahatsız olurlar.

Misafirlerin sorunlarını bilen iyi bir ev sahibi, onları rahatlatmalıdır, ancak bu şekilde yemek geldiğinde onun keyfini çıkarabilirler.

Dışarıdan bakıldığında, yemeğe yaklaşacak konumda değillerdir.

Bazı misafirler daha ÇABUK ANLAR ve evdeki bir şeyin bir DİĞERİYLE İLİŞKİSİNİ ÇÖZERLER.

Bunlar, daha yavaş olan arkadaşlarıyla iletişim kuranlardır.

Bu sırada ev sahibi, misafirlerine, onların evin BÜTÜNLÜĞÜNÜ ya da İŞLEVİNİ anlama kapasitesiyle doğru oranda açıklama yapar.

Bir evin olması yeterli değildir.
Misafir ağırlamaya hazırlanmalı, ev sahibinin orada olması gerekmektedir.

Biri, ev sahibinin görevlerini üstlenmelidir.

Ancak bu şekilde, misafir olan yabancılar ya da ev sahibinin sorumlu olduğu inananlar eve alışabilirler.

Başta, çoğu misafir olduğunun ya da misafirliğinin tam olarak NE ANLAMA GELDİĞİNİN, ona ne KATABİLECEKLERİNİN ya da misafirliğinin onlara ne katabileceğinin FARKINDA değildir.

Evler ve misafirperverlik hakkında bir şeyler bilen deneyimli misafir, misafirliğiyle rahattır ve o zaman ev ve evde yaşamının farklı yüzlerini anlayacak pozisyondadır.

Hala bir evin ne olduğunu ANLAMAYA YA DA AHLAK KURALLARINI hatırlamaya çalışırken, dikkati daha çok mobilyalarının güzelliği, değeri ya da işlevi gibi faktörlere kayar.

                                        ***
 MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ.
IDRIES SHAH.
ÇEV. MERVE DUYGUN.
2009 BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI
 (Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)                                                   

Yaren,

Öğretmen ve öğrenci ilişkisinin nasıl olması gerektiğini ev ve misafir konusunda anlatılmış.

Faydanın yüksek olması için herkes rolünü öncelikle bilmeli ve hazırlanmalıdır ki, sağlıklı iletişim olsun.

Öğretmenin davranış ve yaklaşımı ev sahibi gibi olmalıdır.

 Öğrenen; bulunduğu ortamda söylenen bir şeyin diğer bildikleri ile ve diğer söylenenler arasında ilişkiyi anlamaya çalışmalıdır.

 Öğrenen öğrenmenin ne anlama geldiğini, ne kazanımı olacağını, o ortamın ne bütünlüğüne ne kadar uyabileceğini, o ortama ne katabileceğinin FARKINDA OLARAK kendini ruhsal olarak hazırlamalıdır.

 SUÇLAMA asla olmamalıdır.

 Ey yaren, kötü maksatlı misafirliğe gelene ne yapsan kar etmez, o ne yapacaksa yapar ve gider. Ancak kapı ona bir daha açılmaz.

Tasavvuf sadece akılla olmayan bir yol gidişatı olmadığından gönlünü de devreye sokmalısın.

Gönlünü öğrenmeye, öğretenin doğru bilgi verdiğine inanırsan azami fayda sağlarsın.
Şüphe içinde isen var git başka yola.

Şüphe içinde oldukça bir adım yol alamazsın.

Öğreten kendini sana inandırmaya mecbur değil, senden bir beklentisi de yok, kendi âleminde mutlu iken sana zaman ayırması bir lütuftur.

Bedava sandığın bu tür din yolunun öğreti ücretini senden almazlar.

Akıllı bilgin olan âşıklar ücretini Allah’tan beklerler ve kesinlikle alırlar.
(Bedavayı çoğu zaman değersiz kabul edenler için açıklamadır)

Allah rızası arayan birini bulduysan deryaya kavuştun demektir.
Şüphelerinden kurtulamayan kendini ipek böceği gibi hapseder.

Çer çöp dediğimiz değersiz veya değeri az olan, bir zaman sonra gerekmeyen bilgi, istek ve beklentilerini gönlünden at ki temiz, değerli, kaliteli bilgi gönlünde yer bulsun.

Fayda sağlamayan lafları ne aklında taşı, ne gönlüne indirip sık söz et.

Bizim yolumuzda faydasız bir şey ancak sıkıntı veren ağırlık, yolda ilerlememizi engelleyen yük olarak kabul edilir.

Sana yaklaşanı dinle ki gönlünü anla.
Konuştuğun çoğu kimsenin aklının karışık olduğunu görürsün.

Gönlüne bir yol bulup bilgiyi akıtmadıkça aklına verdiğin bilgi bir müddet sonra unutulur, diğer sözlere karışarak anlamsız olur.

Unutma ki herkes bir şeye veya kişiye kendini bağlamıştır.
O bağlı olduğu yer ve kişiyi bilmeden yeni bağlar kuramazsın.
                                      *
RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar