Bir derviş vardı…
Aşkının çokluğundan ağlayıp
inler, sevgi âleminde ateş gibi kararsız bir hale düşerdi.
Aşkın aleviyle canı yanmıştı…
Canının yanıklığıyla dili
tutulmuştu!
Gönlüne bir ateştir düşmüş…
İşi çok zor hale gelmişti.
Yolda kararsız bir surette
hem ağlıya- ağlaya gidiyor, hem inleye-inleye bu sözleri söylüyordu:
Canla gönül gayret ateşimle
yandı, tutuştu…
Ne vakte kadar ağlayacağım?
Bütün gözyaşlarım yandı,
kurudu!
Hatif (Tanrıdan söz getiren
melek) ona dedi ki:
Bundan fazla söylenip durma…
Neden akılsızlık ettin de
onun sevdasına düştün?
Derviş dedi ki: Ne?
Ben nerden ona sataşabilirim?
Şüphe yok ki o, bana sataştı!
Benim gibisinde nerde o iç,
nerde o dış ki onun gibisini seveyim?
Ben ne yaptım ki?
Ne yaptıysa ancak o yaptı…
Gönül kan doldu…
Gönlümün kanını da ancak o
içti.
O, sana sataşır da bir aşk,
bir sevda verirse bunu sakın kendiliğinden oldu sanma!
Sen kim oluyorsun ki öyle
büyük bir işe girişeceksin!
Kimsin sen!
Ne haddin var ki bir an bile
ayağını yorganından dışarı uzatacaksın!
Eğer Tanrı, seninle aşk
oyununa girişirse kendi aşk oyununu, kendi yarattığı kulla kendi oynayıp
duruyor demektir.
Sen hiç yoksun ve sen hiçbir
işte güçte değilsin…
Tamamıyla yok olda bu sanatı,
sanat sahibine bırak.
Aradan kendini gösterdin mi
imanından da olursun, canından da!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Kendini Tanrı ile kendin
arasına sokma.
Yani, ben bilirim, ben
söyledim, ben yaptım, benim düşüncem, benim söylediğim, ben yaptığım gibi
ifadelerle ben ve ben merkezli düşünceden kendini sıyırarak özünle yaratan Cenab-ı
Hak arasına girme.
Kendini olayların, sözlerin,
davranışların, görev ve sorumluluğun olmadığı işlere sokmamalısın ( Burnunu
sokma), bulandırırsın, sulandırırsız, değersiz hale getirirsin.
Her meselede tabii ki kendine
ait görüş ve düşüncen, bilgi birikimin, geçmişte yaşanmışın olacaktır.
Bu toplam bilgiler sana
aittir ve kolayca ve hemen paylaşılmaması lazımdır.
Bir meselede kendi görüşünü
söyleyebilirsin ancak, görüşünün doğru olduğunda zorlama yapar, duymak
istediğin gibi söylenmesini ister ve beklersen çözümlenmesi gereken problem
bulanır, işin nereden başlayacağı karışır, kimlerin ve zamanın rolü
bulanıklaşır.
Diğer bir anlatımla işe
başlamadan önce engel olacak olan bozuk yapay kişilik davranışlarının
oluşturacağı kendinin kendine ördüğün duvarı yıkmak gerekir.
Enerjini, dikkatini, zamanını
boş yere harcamadan, yani boşa yorulmadan başlamak için psikolojik hazırlık
yapmak lazımdır.
Ben ve sen içeren işinde dikkatini
toplamada zorluk çeken bir kişi ile işin varsa o işin olmaz.
Çünkü karşındakinin egosunu
kabartmış olursun.
Ya sonraya konuyu erteler, ya
da başka alana şutlar.
Sende o kişiye küfrederek ya
o işten vazgeçersin ya da mecburi yaparsın.
Düşünme bozukluğun varsa hep
ben bilirim.
Ben hep haklı çıkarım.
Ben dememiş miydim diyen
birisi isen işlerin bir türlü düzene girmez.
Adeta kendin kendini, yakın
çevren seni uğursuz, beceriksiz ilan eder ve mesafe koyarlarken suçlamayı da
ihmal etmezsin.
Ey yaren yapılması gerekeni
az çok bilirsin ama
Sen o konuyu bileni bul, ön
hazırlık yap.
Bu durumda parça bilgileri
söylemek yanlıştır, kendini bilmiyor hükmüne sok ki sana yardım edilsin.
Yetkili uygun kişiyi bul ve
sade bir anlatımla konunu anlat ve yönlendirmesiyle hareket et.
Konuyu arz ettikten sonra yapılan
yönlendirmeye gönül hoşluğuyla uymalısın ve sonuçlarını kabul etmelisin.
İşinin acele olması için
şartları zorlarsan tabii ki iyi bir sonuç alamazsın.
Hemen olsun, benim olsun
beklentisinde olan ruh hastasıdır.
Beklemek sıkıntı veriyorsa
veya konun sıkıntılı bir iş ise beklerken başka bir uğraşı ile oyalanabilirsin.
Netice olara etkili ve
yetkili kişiye ulaşarak sade bir dille sorununu anlat.
Yönlendirmesine göre hareket
et.
Sonucu gönül hoşluğu ile
kabul et.
Bilgili akıllıya git der,
akıllı da bilgiliye git der, ikisi buluşunca razı olmak karışımıyla davranış ve
düşünüş olur.
Yaren, elbette ki
nasibin sana gelecektir.
Kaderini elbette
yaşayacaksın.
Niye geciktiresin, niye acı
bir hale sokasın.
Sevinçli yaşamaktan niye
uzaklaşasın.
Gönlün aydın ve rahat olsun.
Yüksek yerlerde kalıcı olsun,
Derecen yüce olsun,
Yaşamın hoş olsun,Gidişin doğru olsun,
İbadetin beğenilmiş olsun,
Duan kabul edilmiş olsun.
Âmin
*
RAVLİ