11 Kasım 2012 Pazar

BİLGİNİN NASIL KAZANILDIĞI

Bir zamanlar, ilme ihtiyacı olduğuna karar veren bir adam varmış. İlim sahibi eğitimli bir adamın evine gitmiş.

Oraya vardığında,
“ Sufi, sen bilgili bir adamsın! Şu ilminden bana da biraz ver, böylece ben de öğrenip değerli olabileyim. Kendimi şu anda bir hiç gibi hissetmekteyim.” Demiş.

Sufi yanıtlamış:
“ Sana, bilgi veririm ama karşılığında sen de bana benim ihtiyacım olan bir şey vereceksin. Git bana küçük bir halı getir, çünkü halıyı, sonraki kutsal çalışmalarımızı yürütebilecek birine vermem gerek”

Adam hemen işe koyulmuş. Bir halı dükkânına gitmiş ve sahibine şöyle demiş:

“ Bana bir halı ver, küçük bir şey, çünkü bende onu, bana bilgi verecek Sufiye götüreceğim. O da o halıyı, sonraki kutsal çalışmalarımızı yürüyecek birine verecek”

Halıcı şöyle yanıtlamış:
“ Sen şimdi bana senin durumunu, Sufinin çalışmalarını ve halıyı kullanacak adamın ihtiyaçlarını anlattın.

Peki ya ben? Halı için ipliğe ihtiyacım var. Bana biraz getir, ben de sana yardımcı olayım.”

Adam yine işe koyulmuş ve ona iplik verecek birini aramış. Bir iplikçi kadının evine geldiğinde seslenmiş.

“ İplikçi kadın, bana iplik ver.
Onu halıcıya vermem gerek, o da bana halı verecek, ben de halıyı Sufiye vereceğim, o da halıyı kutsal çalışmalarımızı yürütecek birine verecek. Karşılığında, ben de istediğim bilgiye kavuşacağım.”

Kadın hemen karşılık vermiş:
“ Senin ipliğe ihtiyacın var, peki ya ben?
Kendinden, sufiden, halıcıdan ve halıyı alacak adamdan bahsettin. Ya ben? İplik yapmak için keçi kılına ihtiyacım var.
Bana keçi kılı getir, ben de sana iplik vereyim.

Bunu duyan adam, keçi kılı bulmak için yola koyulmuş ve bir keçi çobanı bulup ona istediğini anlatmış.
Keçi çobanı sormuş:

“ peki, ya ben?
Senin bilgi almak için keçi kılına ihtiyacı var, benim de kıl sağlamak için keçiye.
Bana bir keçi getir, sana yardım edeyim.”

Bu kez adam keçi satan birini bulmaya gitmiş.
Böyle bir adam bulduğunda, derdini anlatmış ve sormuş:

“ Bilgiden, halıdan, ipten ne anlarım* Tek bildiğim HERKESİN KENDİ ÇIKARLARI PEŞİNDE OLDUĞU.
Gel, benim ihtiyaçlarımdan bahsedelim.
 
Ve sen onları giderebilirsen, o zaman keçilerden bahsederiz ve sen istediğin tüm bilgilere sahip olabilirsin.”

“ Neye ihtiyacın var” diye sormuş adam.

“Geceleri keçilerimi tutmak için bir hayvan ağılına ihtiyacım var, çünkü her yana dağılıyorlar.
Bana bir tane bul, ben de sana bir, iki keçi vereyim”

Bu kez adam ağıl bulmaya gitmiş.
Sonunda sora, sora bir marangoza gitmiş ve adam yanıtlamış:

“ Evet ağıl isteyen adam için bir tane yapabilirim.
Geri kalanı içinse, bana tüm detayları boşuna anlattın.
Çünkü ben halıyla, bilgiyle falan ilgilenmem.
 
Ama benim bir arzum var ve bana onu vermek, senin çıkarına olur. Yoksa sana ağıl konusunda yardımcı olmam.”

“Arzun nedir*” diye sormuş adam.
“ Evlenmek istiyorum ve kimse benimle evlenmek istemiyor” demiş marangoz.
“Eğer bana bir eş bulabilirsen, ben de senin sorununu çözerim.”

Adam oradan ayrılıp yorucu arayışlar sonucunda bir kadın bulmuş. Kadın şöyle demiş:
“ Tıpkı anlattığın marangoz gibi genç bir adamla evlenmek isteyen bir kadın tanıyorum.
Aslında o kadın tüm ömrü boyunca o adamın hayalini kurdu. Böyle bir adamın var olması ve o kadının, senin ve benim yardımımızla o adamdan haberdar olabilecek olması gerçekten mucize.

Ama peki ya ben?
Herkes bir şeyler istiyor ve herkesin ihtiyaçları ya da istekleri var. Veya yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar ya da gerçekten yardıma ihtiyaçları var, ama kimse benim ihtiyaçlarımdan bahsetmiyor.”

“ Senin neye ihtiyacın var?” diye sormuş adam.
“ Ben tek bir şey istiyorum” demiş kadın.

“ Ve tüm ömrüm boyunca onu istedim.
Ona sahip olmama yardım et, sonra dile benden ne dilersen. İstediğim şey, diğer her şeye sahip olduğum için, sadece bilgidir.”

“ Ama halı olmadan bilgiye sahip olamayız” demiş adam.
“ Bilginin ne olduğunu bilmiyorum” demiş kadın,

“ ama halı olmadığına eminim”
“ Hayır” demiş adam ve sabırlı olması gerektiğini görerek başlamış anlatmaya.

“ Ama marangoza kadın bularak, keçiler için ağıl alacağız. Keçiler için ağıl alıp, iplikçi kadına keçi kılı alacağız.
Keçi kılı ile iplik alacağız.
İplikle halıyı alacağız ve halıyla bilgiyi alacağız”

“Bu bana çok şüpheli geldi” demiş kadın. “ ve ben o kadar uzun bekleyemem”

Adamın ricalarına rağmen, kadın onu kovmuş.

Tüm bu zorluklar ve başına gelen sıkıntılar, neredeyse insan ırkından umudunu kesmemesine sebep olmuş.
Bilgiye ulaştığı zaman onu kullanıp kullanamayacağını ve neden bütün insanların kendi çıkarlarını düşündüklerini merak etmiş. Ve sadece halıyı düşünmeye başlamış.

Bir gün bu adam Pazar alanında dolaşıp kendi kendine mırıldanırken, onu bir tüccar duymuş ve ne söylediğini anlayabilmek için yanına yaklaşmış.

“ Kutsal işlerimizi yürütebilecek biri için bir halıya ihtiyaç var”

Tüccar, bu adamın isteğinin çok da anlaşılmaz bir şey olmadığını düşünmüş ve ona seslenmiş:

 Düşünceli derviş, ne söylediğini bilmem, ama senin gibi GERÇEĞİN YOLUNDA YÜRÜYEN BİR ADAMA KARŞI SONSUZ SAYGIM VAR. Lütfen bana yardım et, çünkü bilirim, sufi yolundaki insanların, toplumda özel görevleri vardır”

Düşünceli adam kafasını kaldırmış ve tüccarın yüzündeki endişeyi görüp:

“ Ben çok dertliyim ve çok acı çektim.
Belli ki senin de başın dertte, ama hiçbir şeyim yok ki.
İstediğim zaman bir parça iplik bile alamıyorum.
Ama sor, elimden gelen bir şey varsa yapayım”

“ Şunu bil ki, şanslı adam!” demiş tüccar,
“ benim bir tanecik, güzel bir kızım var.

Öyle bir hastalığa yakalandı ki zayıfladı, soldu.
Gel benimle, belki onu iyileştirebilirsin”

Adamın sıkıntısı ve umutları öyle yükselmiş ki, adam kızının başucuna kadar takip etmiş.

Kız adamı görür görmez şöyle demiş:

“ Senin kim olduğunu bilmiyorum, ama bana yardım edebileceğini hissediyorum.

Zaten başka kimse de yok.
Ben şu marangoza aşıkım” ve kız, adamın keçiler için ağıl yapmasını istediği marangozun adını söylemiş.

“ Kızınız, tanıdığım bir marangozla evlenmek istiyor” demiş adam tüccara. Tüccar çok sevinmiş, çünkü kızının bir marangozdan bahsetmesinin, hastalığının sebebi değil, bir yan etkisi olduğuna inanmış. Aslında, kızının delirdiğini sanmış.

Gezgin, marangoza gitmiş.
Marangoz ona ağıl yapmış.
Keçi satıcısı, ona bir takım hayvanlar vermiş, sonra keçi kılını iplikçiye götürmüş.
 
Oradan iplik almış.
İpliği halıcıya götürmüş ve halıyı almış.

 Halıyı, Sufinin evine götürmüş.
Bu bilge adamın evine vardığında, derviş ona şöyle demiş:

“ Şimdi sana İLİM verebilirim; çünkü sen bu BAŞKASINA GİDECEK halı İÇİN ÇALIŞMASAYDIN halıyı getiremezdin”
                                ***
MEVLANA VE GİZEMLİ SUFİ BİLGELİK HİKÂYELERİ. IDRIES SHAH.
ÇEV. MERVE DUYGUN. 2009 BUTİK YAYINCILIK VE KİŞİSEL GELİŞİM HİZ. TİC. LTD. ŞTİ.YAYINI

 (Bu kitabı temin ederek evinde bulundurmanı önemle tavsiye ederim)                                                   

                             ***
Yaren,
İlim sahibi olmak için kendi çıkarın dışında çalışmalar yapmalısın.
İlim sahibi olan, peygamberlerden sonraki bir değerde Allah yanında değerleri vardır.

Kısa vadeli bir yarar düşünenler, yani ele bakanlar, yani aldığını verdiğini devamlı hesap edenler ilim sahibi olamazlar. Sıradan yaşar ve ölürler.

Şu gerçeği anlamalıyız ki başkasına hizmet ederken aslında neticede kendimize hizmet ediyoruz

Hizmet yolunda aradığın bilgiye bir şekilde ulaşırsın.
Arayan er geç bulur.

Her şey birbirine hizmet bağıyla bağlanmış olduğunu iyice anlamalısın.
O halde ille de kendi yararını düşünme, hizmet bir şekilde fayda olarak sana döner.

Başkasının ihtiyacını karşıladıkça kendi ihtiyacını karşılarsın.
Vermeden almak yoktur.
                                      *
Büyüklerimiz hizmet ehli olmamızı bize öğütlemektedirler. Yani bir büyüğe hizmet edersen o senin tıkandığın yolu kolayca açar.

Göremediğini sana gösterir, yeteri önem vermediğin ancak çok önemli olana dikkat çekerek senin kısa sürede olgunlaşmanı sağlar. Bunları yapmasa bile hayır dua yapması bile yeter.

 
Küçüklere hizmet etmek onları kısa sürede büyük insan yapmanı sağlar.
Hastaya, yaralıya, yolcuya, yoksula, fakire, aça hizmet etmek tanrı katında beğenilmişliğe yol açar.

Hizmeti vücudunla, paranla ve aklınla yaparsın.

Yaren, sen bu yardımı yapman için iyi çalışmalı ve güçlenmelisin.
Vermen için o imkâna sahip olman lazım.
 
Ancak dikkat et haramı katma.

 Çünkü haramla istenilen fayda sağlanamaz.
Bil ki haram karıştırırsan torbanda bir delikle un toplamaya benzer. Bir yandan sevap, bir yandan günah birbirini yok eder.

Hizmetin fayda gerçeğini bilen hiç yaşına başına bakmadan herkese hizmet eder, iyiyi de ayırmaz, kötüyü de ayırmaz, küçüğü de ayırmaz, büyüğü de.

Hizmet eden hizmet bulur.
Hizmet etmekten kaçınan benlik duygusu içinde kendilerini sıkıntıya sokarlar.

Övgü ile bahsedilen alçak gönüllülük, hizmet etmekle elde edilir.
Hizmet etmeyen hizmet bekleyemez.

İşte böyle yarenler.
İşin sırrı hizmet etmekle, başkasının ihtiyacını kendi olanaklarınla karşılamakla olur.

Allah bu sistemi kurmuş.
Muhtaçlık dediğimiz bu birbirine bağlı sistemi sevgi ile kabul edip en uyumlu davranış şeklini yapmalıyız.

Unutma ki hizmet etmekle mutluluğun artacak.
Dene gör.
Çevrene mutluluk ışığı saçacaksın.
Basit bir davranış ama açacağı kapılar çok büyük.

Neyse, anlayana bir söz yeter demiş Koca Mevlana hazretleri.

Sözü uzattık kalın sağlıcakla.
Bir sırrı bu kadar açık etmek doğru değil ama ne yapalım şartlar böyle.
                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar