8 Kasım 2012 Perşembe

AH ETMEK

Özlem duyduğuna AH! Dersin.
Kaybettiğine AH! Dersin.
Rahatsız olduğun zaman AH! Dersin.

Birde sana başkasının senin ismini hedef olarak söylediği AH! Vardır ki bundan sakınmalısın.

Bir şekilde haksız olarak başkasının hakkını aldın ise, zarar görenin acizliğinden dolayı senden hakkını alamadı ise, seni Allah’a şikâyet eder.

Acizlerin, koruyucusu Allah bu müracaatı asla ret etmez, gerek yapılsın diye emreder.

Haksızlığa uğrayan kişi AH! Çektiği zaman gökyüzü titrer, tüm lanetler hedef gösterilen kişiyi takip eder ve etkisini gösterir.

 AH!
Çeken kişi gökyüzüne lanet oklarını atar da o oklar hedefini o kişi nerde olursa olsun bulur.

Büyüklerimiz dul kadının seher vakti yaptığı AH! Tan çekinmeyi önemle hatırlatırlar.

Yetimlerin ağlamasın da aynı etkiyi gösterir.
Dertli gönlün AH! Etmesinden sakınmalısın.

İnleyerek yapılan bedduadan korkmalısın.
Günahsızların bedduaları kötülerin peşini asla bırakmaz.

AH! Oklarına hedef olan mahvolur. Soyu kurur.
İşleri hep aksar.

Mutluluğu ve huzuru hiç tatmadan yalnızca aldığından ve yaptığından kısa süreli hoşlanarak kalır.
Hiç beklemediği sonuçlar alır.

AH! Alan başka alanda ne kadar iyi olsa da, iyilik yapsa da ibadet yapsa da kul hakkı niteliğinde olup

AH! Çeken memnun edilmedikçe öç alıcı Allah o kişinin hesabını kapatmaz.

Kötü kurallar koyana, adetler çıkarana, yasaklar getirene herkes AH! Çeker ki lanet üstüne lanet yağar.

Tövbe etmekle kurtaramazsın, hakkını hak sahibine vermedikçe ve onu memnun etmedikçe bu lanet oklarından kurtulamazsın.

Beddua kalıcıdır.
O kişi ölse bile bedduası ölmez.

Dua okumakla, hacca gitmekle bu durumdan temizlenemezsin.
Allah kul hakkına karışmam der.

Bunu anladıysan daha fazla açıklamaya gerek yok.

Ey yaren, yaşamımızda bu hataları elbette bilerek cahilliğimizden, bilmeyerek dikkatsiz oluşumuzdan yaptık.

Herkes o kadar temiz değildir.

Allah’a ve ahrete inanan, hesaba çekileceğini bilen bu dünyada hesabını yapar, hak sahibine gönül hoşluğu ile hakkını verir ve hesabı ahrete bırakmaz.

Bu konuda hiç kıvıramazsın, üstünü örtemezsin, hiç olmamış gibi davranamazsın, hatırlamak istemesen de gönül yolundan sana hatırlatırlar.

Yani yaren kaçış yok.
Mertçe özür dileyerek kul hakkını ver.

Halktan yararlanmak isteyen din adamları kul hakkından çok az bahsederek, yapılan küçük iyiliği göklere çıkartırlar.

Yani bir şekilde toplayarak, az bir kısmını dağıtarak bu işten sıyrılırsın mesajını vererek çevre edinerek çıkar sağlarlar.

Yani haramı hileyle helal hale getirmeye çalışırlar.
Hazreti Mevlana mesnevisinde bu durumları hikâyelerle dikkat etmemiz için açıkça anlatır.

Yaren böyle menfaatin öne çıktığı, inançla tuzağa düşürülen topluluğa gitme.
Oradan edineceğin menfaat kirlidir.

Gökyüzünde süzülen akbaba ne kadar yükseklerdedir de hayran kalırsın ama yere indiği zaman başkasının leşinin başına iner, leşe iştahla saldırır.

Şahin kendi avlar, taze avladığını, kendi emeğiyle avladığını yer.
Aç durmak leş yemekten iyidir.

Açlıktan ölsen bile adın ebedi olarak pisliğe hiç bulaşmadan temiz öldü diye anılır olur.

                               *
İşte böyle yaren herkes doğru yaptım der, haklıyım der, iyiyim der, kalbim temiz der.
Yani yaren her şeyi kendi nefsinin terazisinde tartar.

Kendisine kendisi iyi not verir.
Alıcı ve satıcı kendisi olursa kazanç olur mu?

Buna halk değimiyle MAKAS derler.
Hep kendi bilir, kendi doğru yapar, kendi güzeldir.

Hak divanı kurulunca ak olanda, kara olan da açıkça belli olacak, herkes layık olduğu yere gidecek.
                                   *

Duayı iyilerden istemelisin.
Kötülerin duası kabul olmaz.

Kabul edilen dua toprağa konulan tohum gibidir.
Üstü örtülür, bir zaman sonra kimyası değişir, sonra gizlilikte kökleri kalarak kendini gösterir, faydasını sana sunar.

Allah yar ve yardımcınız olsun.
Âmin.
                                *
RAVLİ

    

                                                                                                       RAVLİ

Popüler Yayınlar