Kaybettiğine AH! Dersin.
Rahatsız olduğun zaman AH! Dersin.
Birde sana başkasının senin
ismini hedef olarak söylediği AH! Vardır ki bundan sakınmalısın.
Bir şekilde haksız olarak
başkasının hakkını aldın ise, zarar görenin acizliğinden dolayı senden hakkını
alamadı ise, seni Allah’a şikâyet eder.
Acizlerin, koruyucusu Allah bu müracaatı asla
ret etmez, gerek yapılsın diye emreder.
Haksızlığa uğrayan kişi AH!
Çektiği zaman gökyüzü titrer, tüm lanetler hedef gösterilen kişiyi takip eder
ve etkisini gösterir.
Çeken kişi gökyüzüne
lanet oklarını atar da o oklar hedefini o kişi nerde olursa olsun bulur.
Büyüklerimiz dul kadının
seher vakti yaptığı AH! Tan çekinmeyi önemle hatırlatırlar.
Yetimlerin ağlamasın da aynı
etkiyi gösterir.
Dertli gönlün AH! Etmesinden
sakınmalısın.
İnleyerek yapılan bedduadan
korkmalısın.
Günahsızların bedduaları
kötülerin peşini asla bırakmaz.
AH! Oklarına hedef olan
mahvolur. Soyu kurur.
İşleri hep aksar.
Mutluluğu ve huzuru hiç tatmadan
yalnızca aldığından ve yaptığından kısa süreli hoşlanarak kalır.
Hiç beklemediği sonuçlar
alır.
AH! Alan başka alanda ne
kadar iyi olsa da, iyilik yapsa da ibadet yapsa da kul hakkı niteliğinde olup
AH! Çeken memnun edilmedikçe
öç alıcı Allah o kişinin hesabını kapatmaz.
Kötü kurallar koyana, adetler
çıkarana, yasaklar getirene herkes AH! Çeker ki lanet üstüne lanet yağar.
Tövbe etmekle kurtaramazsın,
hakkını hak sahibine vermedikçe ve onu memnun etmedikçe bu lanet oklarından
kurtulamazsın.
Beddua kalıcıdır.
O kişi ölse bile bedduası ölmez.
Dua okumakla, hacca gitmekle bu durumdan temizlenemezsin.
Allah kul hakkına karışmam der.
Bunu anladıysan daha fazla
açıklamaya gerek yok.
Ey yaren, yaşamımızda bu
hataları elbette bilerek cahilliğimizden, bilmeyerek dikkatsiz oluşumuzdan
yaptık.
Herkes o kadar temiz
değildir.
Allah’a ve ahrete inanan,
hesaba çekileceğini bilen bu dünyada hesabını yapar, hak sahibine gönül hoşluğu
ile hakkını verir ve hesabı ahrete bırakmaz.
Bu konuda hiç kıvıramazsın,
üstünü örtemezsin, hiç olmamış gibi davranamazsın, hatırlamak istemesen de
gönül yolundan sana hatırlatırlar.
Yani yaren kaçış yok.
Mertçe özür dileyerek kul
hakkını ver.
Halktan yararlanmak isteyen
din adamları kul hakkından çok az bahsederek, yapılan küçük iyiliği göklere
çıkartırlar.
Yani bir şekilde toplayarak,
az bir kısmını dağıtarak bu işten sıyrılırsın mesajını vererek çevre edinerek
çıkar sağlarlar.
Yani haramı hileyle helal
hale getirmeye çalışırlar.
Hazreti Mevlana mesnevisinde
bu durumları hikâyelerle dikkat etmemiz için açıkça anlatır.
Yaren böyle menfaatin öne
çıktığı, inançla tuzağa düşürülen topluluğa gitme.
Oradan edineceğin menfaat
kirlidir.
Gökyüzünde süzülen akbaba ne
kadar yükseklerdedir de hayran kalırsın ama yere indiği zaman başkasının leşinin
başına iner, leşe iştahla saldırır.
Şahin kendi avlar, taze
avladığını, kendi emeğiyle avladığını yer.
Aç durmak leş yemekten
iyidir.
Açlıktan ölsen bile adın
ebedi olarak pisliğe hiç bulaşmadan temiz öldü diye anılır olur.
*
İşte böyle yaren herkes doğru
yaptım der, haklıyım der, iyiyim der, kalbim temiz der. Yani yaren her şeyi kendi nefsinin terazisinde tartar.
Kendisine kendisi iyi not
verir.
Alıcı ve satıcı kendisi
olursa kazanç olur mu?
Buna halk değimiyle MAKAS
derler.
Hep kendi bilir, kendi doğru
yapar, kendi güzeldir.
Hak divanı kurulunca ak
olanda, kara olan da açıkça belli olacak, herkes layık olduğu yere gidecek.
*
Duayı iyilerden istemelisin.
Kötülerin duası kabul olmaz.
Kabul edilen dua toprağa
konulan tohum gibidir.
Üstü örtülür, bir zaman sonra
kimyası değişir, sonra gizlilikte kökleri kalarak kendini gösterir, faydasını
sana sunar.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
Âmin. *
RAVLİ
RAVLİ