(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
(Oruç, Allah'ın önemli emirlerinden biridir.
Tan ağarmadan (İmsak) güneş batıncaya kadar yemeği, içmeyi, ve cinsel ilişkiyi terk etmekle bu yapılır.
Bütün dinlerde oruç vardır)
8470. Nefsinle (Kötülüğü ve şerri şiddetle emreden istekle) savaşa girişince, orucu öyle ucuza satmam ben diye kendini yere at, ellerini çırp, ayaklarını vur (Oyna);
Diren. Nefsin, gönlüne musallat olmuş (Sürekli rahatsız eden, peşini bırakmayan) bir Rüstem'dir (Güçlü savaşçıdır) ama oruç, onu gül yaprağı gibi tir-tir titretir.
Hani bir karanlık var ya, içinde Ab-ı hayat (Olgun insanın hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten sözü) gizli.,
Aklı başmda olanlarca o karanlık (Işık olmama durumu), oruçtur.
Canının (İçimizdeki güç ve dirilik veren varlığın) içinde Kur'an ışığını istiyorsan oruç, bütün Kur'an'ın tertemiz ışığının sırrıdır (Anlaşılması güç, herkese açıklanmasının yapılmadığı ileri bir gizemidir).
Ruha mahsus sofraların başına tertemiz erler (Kendisine İlahi söz söylenilen, konuşulan, sorumluluk alan kişiler) otururlar ya;
Oruç, onlarla bir kaseden yemek yedirir sana.
Oruç, seni gün gibi gönlü aydın (Kalbinde oluşan duygularının kaynağı ışık alan, aydınlık), canı saf (Katışıksız, has) bir hale kor;
Sonra da padişahla buluşma bayram gününde varlığım kurban eder-gider.
Oruç ülkesine ayak basacaksan neşelenerek (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç içinde) ayak bas.,
Çünkü gamlılara (Üzüntü içinde olanlara) oruç haramdır, yaraşmaz.
Kim etek gibi orucun ayaklarına düşerse (Oruca yoğun saygıyla ve sevgiyle bağlanırsa), pek tez (Çabuk), ölümsüzlük yakasından baş gösterir.
Sakıy (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), o yarım batmanlık (3.846 gram) sağrağı (Kadehi) döndür (Bulunanlar arasında gezdir) çünkü gerçekten de aşkım (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), şaraba benziyor, bedenimse sanki bir küp.
A çalgıcı, Allah biraz yavaş vurda can, tekrar gelsin bedene.,
Vurunca da Şemseddin'in (Şems Hazretlerinin) adıyla vur.
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Olgunluğa ulaşmamış arzu ve isteklerin emredici olduğunu, kötülüğü durmadan emretmeye, fenalık yapmaya zorladığını, zevk verdiğini bundan orucu zevkle heyecanla tutmamız, istek ve arzularımızı kontrol altına alma yeteneğini oruçla elde edebileceğimizi öğrendik.
Nefsin en kuvvetli kişiyi bile alt edecek, istediği gibi yönlendirecek kuvvette olduğunu, ancak oruçla bu esaretten kurtulunabileceğini öğrendik.
Hakikati olduğu gibi düşünme, anlama, kavrama özelliğine kavuşma ile olgunlaşan kişinin hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak diriltenin karanlıkta gizlenmiş oruç olduğunu öğrendik.
Kur'anı kerimin nurlu ışığını canına isteyenin oruç ile bu ışığa kavuşacağını öğrendik.
Allah dostlarının temiz sofrasının baş yemeğinin oruç olduğunu, bu tabaktan ikram ettiklerini öğrendik.
Orucun insanı karanlıktan kurtarıp kalbinde oluşan duygularının kaynağına aydınlık verdiğini, duygularının isabetli uyarılarla kişiye öngörü ve faydalar sağladığını öğrendik.
Orucun zevk, neşe içinde yaşanması gerektiğini, üzüntülü kişilere orucun uygun olmadığını, yasak olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri bu sırları Tanrı şarabının sarhoşluğuyla bizlere kadehinden sunduğunu, Şems Hazretlerinin adını anarak deminden yararlanmak, hep birliktelik içinde gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
