(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor
8520. Şarap (Tanrı şarabı) yüzünden akıl (Düşünme, anlama ve kavrama), bedenden boşanmıştır;
Hem de üç kere (Tam tamına).,
Akla bağlı olan beden, o şaraba (Tanrı şarabına) eş (Aynı, çok benzeyen) olamaz .
Ölümsüzlük şarabı (Tanrı şarabı), hevesi daralmış (İsteği, eğilimi küçülen, azalan, zayıflayan kişinin) gönlünde (Kalpte oluşan duyguların kaynağında) oturamaz (Sürekli olarak kalamaz).,
Bu şarabın yurt edindiği gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), meydan gibi geniş mi, geniştir.
O şaraptan bir kadehcik kime sunulduysa bir belirtisi şudur onun:
Hikmet (Söz söylerken bilgi ile konuşmak, iş yapmadan önce işi kolaylıkla yapabilme deneyimi olması, farklılıkları değerlendiren bakışa sahip olmak) sırlarını anlatışla canı olgunlaşır, kendi malı gibi anlatır o sırları.
O şarabın (Tanrı şarabının) parıltısında (Göze çarpan parlaklığında) ölümsüzlüğü görür, ondan sonra da ona mal-mülk nedir ki?
Öz canını bile verir-gider.
Kendinde olarak, aklı başındayken (Doğru dürüst, kusursuz, akıllı başlı) o şarabı (Tanrı şarabını) öven kişi, sanki Kur'an okur;
Okur ama okuduğunu ne anlar, ne tutar.
Hakkı (Dava ve iddiada gerçeğe uygunluğu, doğruluğu) da sarhoş aşıklardan sor, hak sahibini de.,
Çünkü kadehteki o şarap (Tanrı şarabı), aşıklara kadıdır (Doğru hüküm veren hakimdir).
Çünkü sarhoşun (Tanrı şarabı içmişin) verdiği hüküm, şarabın yaptığı iştir, şarabın verdiği hükümdür, demek hak da onun hükmüne razı, hak sahibi de;
Bu apacık ortada.
Çalgıcıyı şarap almış-götürmüş;
A çalgıcı lütfet (Alçak gönüllülük göster de), çenge bir vur da adım kötüye çıkacak ama zararı yok, kurtar beni addan-sandan (Meşhur olmaktan).
Yüzünü göster de güzellerin pazarlarını kır-geçir;
Göster o yüzü ki Mâni bile o yüze yüzlerce hasret çekmede.
A seher yeli (Sabahın güneş doğmadan önceki zaman esen, insana dirilik veren rüzgâr), Tebriz’e git, o tertemiz toprağa secde et (Saygıyla yere kapan)..
Yaşayışlar yaratan Rabb'e (Allah'a) mensup kapının toprağıdır orası.
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Mâni:(Miladi 240 ta doğmuş. Zerdüş diniyle Hıristiyanlığı birleştirerek bir din kurmuş. İran şahı Behram tarafından 274 yılında dir-diri derisi yüzülerek öldürülmüştür. Kurduğu dinde hayır ve şer faile olarak nur ve zulmet ilahi Hürmüz ve Ehrimen adlı biriyle savaşan iki mabut vardır. Bu yüzden adı dini kitabı minyatürlerle bezenmiş olduğundan Mani, minyatürcü ve ressam sanılmış “Mani-i nakkaaş” diye şöhret kazanmış, adı Erjeng, resim ve nakışla adı anılmıştır)
Neler öğrendik;
Allah'ın dostlarına ikram ettiği insan eli değmeden oluşmuş, cennette ikram edilen şarabın dünyada ikram ettiği kişilerde aklının bedeninden uzaklaştırdığını, aklın hakimiyetini ve etkisini ortadan kaldırdığını, Allah'ın kullanılan akılla aynı olmayan, benzemeyen başka bir yönetme gücü verdiğini öğrendik.
Kalpte oluşan duyguların kaynağı Tanrı şarabı ile birleşince heveslerle yapılacak işlerin yer almadığını, çok geniş bir görüş, aydınlık bir anlayış, iş başarma gücü verdiğini öğrendik.
Tanrı şarabı içen kişinin gerçeği bilmek, görebilmek ve hareket etmek, aklın erişemediği, açıklanamayan hizeme sahip olup, sahiplenip uygulamasını yapan kişi olacağını öğrendik.
Tanrı şarabını içenin ölümsüzün nerde olduğunu, nasıl elde edileceğini göreceğini, bu yolda öz canını bile feda etmektek çekinmeyeceğini öğrendik.
Tanrı şarabı içmemiş kişinin Kur'anı okuyacağını, öveceğini, okuduğunu yeterli anlamayacağı gibi emirlerini tam tutmayacağını öğrendik.
Tanrı şarabı içmiş aşıkların hakikati olduğu gibi görüp doğru kararlar vereceğini, Allah'tan başka korkularının olmadığını, hükümlerinin adaletli, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren kişiler olduğunu öğrendik.
Tanrı şarabı içmiş sarhoşun hükmünün herkesin razı olup kabul edeceği hükümler olduğunu öğrendik.
Mevlana Hazretlerini şöhret olmaktan kurtulmak istediğini öğrendik
Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin yüzünü görmeyi özlediğini, tanrı resmi yapanların bile bu yüzü görmek istediklerini, özlem çektiklerini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah katına gidilecek yolda, saygı gösterilecek yerin Tebriz yolunu aydınlatan, yardım edenin, yol gösterenin Şems Hazretlerinin olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
