(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor
8660. Aşıklar yolunda senin Hızır'ın (Ölümsüzlüğe kavuşmuş, Allah'a sevgiyle bağlı olan kişiyi sıkışık zamanda, beklemediği yardıma yapan) nerde ki onun her mihnetinde (Üzüntü, sıkıntı) yüz binlerce lütuf (İyilikleri, yardımı) vardır, fakat belalarla (En zor zamanda kalbini Hakk'a bağlanan, halkı unutana yapılanı denemek, sınamak ile) karışmış.
Bir yanda bir katrecik (Bir damla), öte yanda binlerce arılık-duruluk (Saflık, temizlik) denizi...
Devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) İsa'sının soluğu, vefalarla (Sevgiyi sürdürmekle, sevgi, dostluk bağlılığı ile) karılmış.
Horluk,,
Yücelikle ahdetmiş (Kendi kendine söz vermiş), bir olmuş orda;
Aşağılık yaratılıştan yüceliğe karılmış (Katılmış) orada.
Canlar canına karşı can (Çok sevilen kişiye yakınlaşmak için), toprak pahasına (Toprak gibi olmak karşılığında).,
Burada pahalılıklara (Yüksek fiyata) karışmış canlar, ama orada ucuz mu, ucuz.
Onlar, o cana can olanın ardında öylesine bir inci (Şekli değişmeyen mücevher) olmuş ki.,
Bakıra benzeyen can, kimya (Üstün özellikler taşıyan çok değerli) gibi canlar canıyla karılmış.
Dönüp duran dünyanın önü, sonuyla bir olmuş.,
Başlangıçsız başlangıç, bitimle karışmış-gitmiş.
Baht (Gelecek olayları kaçınılmaz olarak saptayan Tanrısal gücün insan için önceden çizdiği yol) sarayına, yani tertemiz Tebriz'e git de bu yerin, o yerle karıldığını seyret.
Sarhoşlar kavgaya girişirler, ben de sırdaş aynı yolun yolcusu, azıklara bir, iki dostla bir bucağa çekildim.
Bir de baktım ki, o bucakta öyle bir güneş var ki ıssısıyla (Kendisinin olan bir şeyi yasa sınırları içinde istediği gibi kullanabilen kişi olarak) can da, gönül de bir kazan gibi kaynayıp coşmaya.
Varlığımın aşağısını da onun havası kapladı, yukarısını da.,
Hani tarlaya çekirge yağar da, her başağa biri konar, yemeye başlar;
Aşkı öyle üştü (Her yandan çokça bir araya gelmek, toplanmak, birikti);
Bana.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik.
Şems Hazretlerinin kendisine sevgiyle bağlanmış, sevgi dostluk bağlılığı gösterene zor duruma düşmesini beklemeden binlerce yardım ettiğini, iyiliklerde bulunduğunu öğrendik.
Şems Hazretlerinin kişiye bir damlacık iyiliğinin bile binlerce saflık ve temizlik alanı açtığını, hastalıkları iyileştirdiğini, sakatları eksikliklerini tamamladığını öğrendik.
Şems Hazretlerinin aşağılıktan yüceliğe gitmek isteyene yardım ederek yüceliğe ulaşmışların arasına kattığını öğrendik.
Canını yüce can sahibine katmak isteyenden toprak özelliklerini kendine huy edinmesi karşılığında olduğunu öğrendik.
Yüce canların inci gibi asil mücevherler olduğunu, onların arasına katılmakla kişinin bakır bile olsa altın olacağını öğrendik.
Dünya dönüşü başlağıcıyla sonun bir arada olduğunu öğrendik.
Şems Hazretlerinin bulunduğu yerin tertemiz olduğunu, orada temizliğe karışmak gerektiğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri Allah'a giden yolda iki dostla tenha bir yere çekildiğini, orada Şems Hazretlerinin güneş gibi patlamalarla ışık verdiğini görünce ona tutulup kaldığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin iç dünyasını gören Mevlana Hazretlerinin bütün varlığını Şems Hazretlerinin havası kaplayıp, aşkı kendisini yok edip, Şems Hazretlerinin varlığında var olmayı gerçekleştirdiğini öğrendik.
*
RAVLİ
