(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor
8510. Görünüşte ne ordu vardır, ne devlet, ne de hazne (Hazine).,
Fakat can gözüyle (Kendi özünle) bakarsan görürsün ki can devlettir (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) o.
Şarabını (Tanrı şarabını) doldurmak için kafa tasını herşeyden boşalt;
Ondan sonra onun şarabına sağrak et (Kadeh et);
O kafa, böylesine bir şarabın sağrasıdır zati (Kadehidir zaten).
Aşkla pişen erlere ham şarap sunarlar.,
Zati pişkin (Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan)-olgun aramak, hamdır (Kabadır, toplum kurallarını bilmeyendir, incelmemiştir), çiğdir (Yaşının gerektiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan) demek çiğlik (Yersiz ve yakışıksız) belirtisidir.
Can kebabı (Güç ve dirilik veren gıdanın), beden kılığında olan kişi, hasların da hası (İyi nitelikleri kendinde toplamış olan) olsa hüner (Beceri isteyen ustalık, beceriklilik) bakımından gene aşağılıktır, gene aşağılık.
Yücelik (Unvan, rütbe) arayan, aşkta (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusunda) aşağıdır, aşağılığı (Niteliği düşük olmayı) kabul edenin meclisiyse (Dostların toplantısı ise), yüce (Soylulardan, asillerden) bir meclistir.
Kimin tertemiz canı, o şaraptan (Tanrı şarabından) içtiyse Hintli bile olsa Mekke'lidir, Şam'lıdır (Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, kültür yerindedir),.
Şarabın ayrılığı mamur bedeni (Gelişip güzelleşmiş vücudu) yıkar, fakat kim bedenini şarapla (Tanrı şarabı ile) yıkarsa, şarap (Saf, tertemiz, katışıksız kişi) yapar o bedeni.
Bu şarap (Tanrı şarabı), ölümsüzlük (Kalıcılık, ebedilik) şarabıdır, can, önce ondan doğmuştur, şu halde şarap candır, yahut değildir derler ya;
Bu söz yalandır.
Ölümlü canı, boyuna bu şarapla (Tanrı şarabı) sarhoş et, onun kadehiyle sarhoş ol;
Ölümlü can, bu şarapla ölümsüzlük rengine boyanır.
Ölümlü can, ölümsüzlük şarabına, "Kimyanın (Maddelerin temel yapılarını, birleşimlerini, dönüşümlerini, çözümlenmesini, birleşimlerini sağlama gücüyle) yanındaki bakır, altın olur-gider" yazısını damga olarak vurmuştur.
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Şems Hazretlerine bakıldığında görünüşte etrafında ordunun olduğunu, hazineler sahibi olduğunu göremeyeceğimizi fakat can gözüyle baktığımız zaman onun padişah olduğunu, padişahların da padişahı olduğunu, ordusunun da askerlerinin olduğunu, emrinin hemen yapıldığını göreceğimizi öğrendik.
Kafamızı isteklerden, arzulardan, hatıralardan, bilgilerden, sahip olduğunu sandığımız her şeyden boşaltmamız, Tanrı şarabı ile konacak kadeh haline getirmemiz gerektiğini öğrendik.
Yiğit kişinin öncesinde kabalığına, görgüsüz olmasına bakılmadan uygunluktan olgunluğa eğitilerek geçirildiğini, Allah dostuna aşırı sevgi ve bağlılıkla bağlananlara Tanrı şarabı ikram edildiğini, öğrendik.
Onca eğitime rağmen vücuduna bağlı beceri ve ustalık gösterenlerin güç ve dirilik veren kişiden aşağıda olacağını öğrendik.
Bu yolda mevki, makam arayan, meşhur olmak isteyen kişinin aşıkların dostlar toplantısına katılamayacağını öğrendik.
Tanrı şarabı içen kişinin kendini ilim şehri Şam' da veya inanç şehri Mekke' de olarak yaşayacağını öğrendik.
Tanrı şarabının kişinin kimyasını değiştireceğini, insan bedenini tertemiz, katışıksız yapacağını öğrendik.
Aşk şarabından canın doğduğunu, özünün Tanrı şarabından meydana geldiğini öğrendik.
Ölümlü canımızı Tanrı şarabıyla sarhoş ederek ölümsüzlüğü kazanmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Tanrı şarabının kişiyi aşkla kimyasını değiştirerek daha değerli, paslanmaz, değeri azalmayan bir hale döndüreceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
