2 Aralık 2012 Pazar

MEVLANA VE KALP İLE İŞİTME


Bir defa Sultan Rükneddin (Tanrı onu mağfirete ulaştırsın) kendi sarayında büyük bir toplantı tertip etmişti.

Bütün şeyhler, büyükler orada hazır idiler.
Şöyle ki: Kadı Sıraceddin üst başta, Şeyh Sadreddin başka bir üst köşede idi.

Seyyid Şerefeddin sultanın tahtı yanında oturmuştu ve bütün büyükler de aşağı ve üst köşelerin hepsini işgal edip oturmuşlardı.

Birdenbire Mevlana Hazretleri arkadaşlarla birlikte içeri girip sarayın ortasındaki havuzun etrafına çekildi.

Sultan ve Pervane ne kadar ısrar ettilerse de yukarı çıkmadı.
Şeyh Sadreddin (Ve her canlı şeyi sudan yaratığımızı görüp düşünmediler mi? ) (Enbiya suresi 30) dedi.

Mevlana Hazretleri “ Belki her şey Tanrı’dan yaratılmıştır. “ buyurdu.
Nihayet bütün büyükler aşağıya geldiler ve hemen orada sema oldu.

                                      *
Yine bir gün Pervanenin evinde büyük bir sema vardı.
Mevlana Hazretleri çok büyük ve sonsuz heyecanlar gösterdi.

Seyyid Şerefeddin Pervane ile bir köşeye giderek Mevlana’nın aleyhinde bulundu.

Pervane zaruri olarak onu dinliyordu.
Mevlana Hazretleri derhal bir gazele başladı:

“ Düşmanın söylediği hezeyanları (saçma sapan sözleri) kalbimle işittim.
Benim arkamda düşündüklerini de gördüm”

“Ayağımı onun köpeği ısırıp bana hayli cefalar etti.
Ben köpek gibi onu ısıracağıma kendi dudağımı ısırdım.”

Mademki ben, erler gibi erlerin sırrına ulaşmışım (o halde) onun sırrına ulaştım diye niçin dövüneyim?”

Pervane baş koyup istiğfar etti ve artık Seyyid Şerefeddin’e yüz vermedi.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Herkes yerin almış olursa, herkesin yeri değişip rahatın bozulmaması için daha sakin bir yere oturmanın doğru olacağını öğrendik.

Her şeyin sudan yaratıldığını öğrendik.
Her şeyi Tanrı’nın özünden yarattığını öğrendik.

Kalbimizce düşmanca saçma sapan sözleri duyarsak, arkamızdan ne düşüncelere sahip olduğunu bilirsek bunu bir köpek ısırığı gibi kabul etmemizi öğrendik.

Köpek bizi ısırdığında biz de köpeği ısırmayacağımız için de dudağımızı ısırmamız gerektiğini öğrendik.

Er gibi nasıl davranılacağını biliyorsak, böyle yüzümüze söyleyemeyen, er olmayanların sözlerine üzülmememiz gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Biz sözleri duyacak kadar yakın olmasak bile dostlukla veya düşmanlıkla konuşulanları hissederiz.

Buna his yoluyla veya pozitif veya negatif enerjiyi algılama diyoruz.

Tanrı erleri bu konuşmaları kişi nerde olursa olsun, ölü veya diri olunursa olunsun kelimesi kelimesine kalp bölgesinde duyar.

Buna kalple duymak diyoruz.

Ağzımızdan çıkan hiçbir kelime kaybolmaz vücut bulur ve muhatabı kim ise bir şekilde ona ulaşır.

Kalp aynası temiz ve parlak olanlar bunu net anlar.
Kalp aynası biraz kararmış ise his yoluyla anlar.

Kalp aynası kararmış olanlar anlam veremedikleri sıkıntı veya ferahlık duyarlar fakat ne olduğunu anlamazlar.

Mesela; sizden iyiliğinden biri söz etse sağ kulağın çınlar, kötülüğünüzü anlatsa sol kulağınız çınlar, her iki kulakta sıralı çınlıyorsa sizin hakkınızda münakaşa yapılıyor demektir.

İşte böyle yaren duygular ve hisleri anlamamız için kalp aynamız temiz ve ön yargıdan arınmış olmalıdır.

                          *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar