“ İnsanın nefsi kanla mı yoksa başka bir şeyle mi yaşar?”
Diye büyük bir bahis (konu) olmuştu.
Umumiyetle doktorlar
“Muhakkak kanla yaşar, yoksa
insanın kanı tamamıyla giderse derhal ölür” Dediler ve fakihleri (din ve şeriat ustaları) susturdular.
Bilginler, sözbirliği ile
Mevlana hazretlerine gelip bu meseleyi arz ettiler.
Mevlana “ Şüphesiz, insanlar
kanla yaşarlar” buyurdu.
Onların hepsi “Hükema (hâkimler,
âlimler, bilginler) mezhebinde bu böyledir.” Dediler.
Bunun için, filozoflara
yaraşır birçok deliller ve akla uygun bürhanlar (deliller) ileri sürdüler.
Fakat Mevlana” Filozofların
mezhebinin (gittikleri yol) o kadar kıymeti yoktur.
İnsan kan ile değil, Tanrı ile
yaşar” dedi.
Bunun üzerine hiçbirisinin “
Biz bunu kabul etmiyoruz demeğe mecali (gücü) kalmadı.
Şiir.
“Filozofun söz söylemeye
kudreti yoktur.Eğer laf ederse, din ehli onu perişan eder.
Bundan sonra bir hacamatçının
getirilmesini emretti.
Hacamatçı gelip hemen iki
mübarek kollarının damarlarından neşter vurup kan aldı.
O kadar kan aktı ki, neşter
vurulan yerde bir sarı sudan başka bir şey kalmadı.
Mevlana hekimlere yüzünü
dönerek “ Nasıl insan kanla mı, yoksa tanrıyla mı yaşıyor? ”diye sordu.
Bunun üzerine hekimlerin
hepsi baş koyup ve Tanrı erlerinin kudretine iman ettiler.
Mevlana da kalkıp derhal
semaa başladı.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Yaren hayat veren Allah’tır.
Verdiği hayatı belirli bir
zaman (ömrü) sürdürebilmen için imkânlar oluşturmuştur.
Kan bunlardan biridir.
Burada şunu iyi anlamalıyız
Allah hayat vermezse diğer tüm hayatı destekleyen imkânlar bir işe yaramaz.
Allah hayatı sonlandırmak
istemezse sebepler yaratarak yaşamın devamını sağlar.
Tanrı erlerinin bu yönlü
yaptıklarını taklit edersek mahvoluruz.
Çünkü onlar Allah’la beraber
olduklarından onlara ölüm yoktur.
Tanrı erleri için öldü dememiz
yanlıştır.
Çünkü onlar ölmez, mekân
değiştirirler.
Tanrı erlerini yaşadığını
Allah’ın izniyle yardım ettiğini daima hisseder yaşar ve anlarsın.
Yoktan var eden Tanrı elbette
ki verdiği hayatı da devam ettirir.
*
RAVLİ
HAYAT
Mutasavvıflara göre ilahi
tecelli ve nurlardan mahrum kalmış bir ruh veya kalp ölüdür.
Bu nedenle hayat kavramı
tasavvufta ilahi tecellilere mazhar ruhun bu sayede kavuştuğu yeni yaşama tarzı
anlamında kullanılmaktadır.
Gerçek hayat gönül hayatıdır.
Bu hayata ancak nefsin
öldürülmesiyle ulaşılır.
Ölmeden önce ölmekle başlayan
bu hayata sufiler ikinci hayat adı verirler.
“Rabbimiz!
Bizi iki defa öldürdün, iki
defa dirilttin” (Mümin, 40/11)
Mealindeki ayetinde geçen
ikinci dirilmeden maksat sufilere göre bu hayattır.
Bu yolda ölümsüzlüğe erişmeye
de (Aynü’l - hayat) denilmektedir.
Yüce Allah’ın sübüti
sıfatlarından biri olup, Allah’ın hayat sahibi ve ölümsüz olması anlamına
gelir.
(Doç. Dr. İsmail Karagöz
çalışması. D.İ.B. Dini Kavramlar Sözlüğü)
*
HAYY
Yaşamak, canlı olmak
anlamındaki “H-y-y “ kökünden türeyen Hayy;
Canlı, diri, yaşayan
demektir, ölümün zıddıdır.
Allah’ın sıfatı olan Hayy,
yaşayan, ölümlü olmayan demektir.
Hayy kelimesi hem Allah için
hem diğer canlılar için kullanılmıştır.
“Her canlı (Hayy) şeyi sudan
var ettik”
(Enbiya, 21/30)
Allah’ın dışındaki varlıklar
için kullanılan Hayy, ölü anlamındaki mevt kelimesinin zıddı olarak
zikredilmiştir.
(Al-i İmran, 3/27)
İnsan, hayvan, bitkiler ve
diğer hastalıklarda canlılığı var eden de yok eden de Allah’tır.
Allah’ın canlı-diri oluşu
kendindendir.
O ölmez, “Ölmeyen diriye
güven”
(Furkan, 25/58)
Hayy kelimesi 5 ayetin üçünde
kayyum sıfatıyla birlikte geçmiştir.
“O Allah ki O’ndan başka ilah
yoktur. O diridir. Ondan başka ilah yoktur”
(Mümin, 40/65)
Varlığı vacip olan Allah’ın Hayy
sıfatı, O’nun ezeli ve ebedi olduğunu ifade eder.
O’nun evveli ve sonu yoktur.
O hep diridir, diri olmaya
devam edecektir.
O’nun sonu yoktur.
Diğer canlıların evveli ve
sonu vardır.
“Yeryüzünde bulunan her şey
yok olacaktır.
Yalnız celal ve ikram sahibi Rabbi’nin
zatı baki kalacaktır”
(Rahman, 55/26-27)
Bütün yaratıklar fani sadece
Allah bakidir.
O’nun dışında her canlı
ölecek ve O’na dönecektir.
Hayy ismi, Tirmizi ve İbn
Mace’nin el-esmaü’l-hüsna ile ilgili rivayetle geçmiştir.
(Tirmizi, Deavat,83; İnb
Mace, Dua, 10)
(Doç. Dr. İsmail Karagöz
çalışması. D.İ.B. Dini Kavramlar Sözlüğü)
*
RAVLİ