Mevlana hazretleri “ Git,
bugünden sonra bizimle dostluk etme de dünyanı elde edesin” buyurdu.
Şiir:
“Ey ay yüzlü, gel benim gibi
ol.
Ne devlet ne de nimet ara.
Çünkü eğer iblis böyle
olsaydı, padişah ve ilim sahibi olurdu.”
Yine buyurdu ki, bir gün bir
sahabe Peygamber hazretlerine (selam onun üzerine olsun)
“ Seni seviyorum” dedi.
Oda “O halde ne duruyorsun?
Demir zırhını giy, belaları
karşıla ve yokluğa hazırlan.
Çünkü bela, sevenlere ve
âşıklara verilen hediyedir.”dedi.
Şiir:
“ Tanrı” Ben rabbiniz değil
miyim” dedikçe sen
“Evet, sen bizim rabbiminsin”
de.
Bu belanın sırrı nedir?
Bu sır bela çekmektir.”
Yine buyurdu ki: Bir arif,
mal sahibi zengin birisinden,
“ Malı mı, yoksa günahı mı
seviyorsun? Diye sordu.
Zengin de “ Malı seviyorum”
dedi.
Bunun üzerine arif “ Doğru
söylemiyorsun, belki günah ve vebali daha çok seviyorsun.
Çünkü malı bırakıp vebal ve
günahı ölürken beraber götürdüğünü ve Tanrı’nın yanında da muaheze (azarlama,
çıkışma) edildiğini görmüyor musun?
Eğer insansan malı günahsız
olarak beraberinde götürmeye çalış.
Eğer malı seviyorsan, onu
kendinden önce Tanrı’nın yanına gönderirsin, o mal Tanrı’nın huzurunda senin
için iyi işler yapar, çünkü
(Nefsimiz için evvelce
gönderdiğiniz her hayrı Tanrı’nın yanında bulursunuz)
(Bakara suresi, 110) Buyrulmuştur.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Fakirlikten
şikâyet eden, Tanrı erleriyle dostluk edemeyeceğini öğrendik.
2.
Mevlana
hazretlerini örnek almamız gerektiğini öğrendik.
3.
Ne mevki makam
aramalıyız, ne de nimet aramalıyız; yalnız Tanrıyı aramamız gerektiğini öğrendik.
4.
Tanrı’yı arayanın
padişah olacağını, ilim sahibi olacağını öğrendik.
5.
Allah’ı seviyorum
dersek (Sevmek yakın olmak demektir) bela ile imtihan edileceğimizi öğrendik,
belalara karşı kendimizi hazırlamamız gerektiğini öğrendik.
6.
Peygamberi
seviyorum dersek (Sevmek yakın olmak demektir) yoklukla, fakirlikle imtihan
edileceğimizi öğrendik, kendinizi bu imtihana hazırlamamız gerektiğini
öğrendik.
7.
Yani bu sevginin
doğru olup olmadığı ve ne kadar olduğu sınanarak Tanrı belirlediğini öğrendik.
8.
Tanrı sınama sonunda
sözünün ne kadar doğru olduğuna karar verildiğini öğrendik.
9.
Tanrı senin ne
durumda olduğunu bilir ama bela ile sana seni gösterdiğini öğrendik.
10.
Başına gelen
belaya ceza veya suç karşılığı ceza sanmayacağımızı bunun bir imtihan olduğunu
öğrendik.
11.
* Bela Rabbini
sevenlere, âşıklara verilen hediye olduğunu öğrendik.*
12.
Benim Rabbim var,
Allah’a inanıyorum dediğimiz zaman başımıza gelen belalara katlanarak bu sözünü
ispatlamamamız gerektiğini öğrendik.
13.
Çünkü her şeyin
Rabbinden geldiğine, Rabbinin her şeyi duyduğuna ve gördüğüne ne kadar
inandığına imtihan edilerek belirlenir.
14.
Malı seviyorsan ölünce mallarını bırakıp
gideceğimizi, malın ahirete gitmeyeceğini öğrendik.
15.
Malı elde ederken oluşan kul hakkını ve
işlediğimiz günah ile bunu kullanış şeklinin oluşturduğu günah ve sevabın
bizden önce Tanrı katına gideceğini öğrendik.
16.
Tanrı’nın seni yanlışlıklarından dolayı
azarlayacağını öğrendik.
17.
Günaha
bulaşmamış, kul hakkına girilmemiş mal güzel malın güzel mal olduğunu öğrendik.
18.
Malını paranı
hayırlı işlerde kullanırsak Tanrı huzuruna varmadan malın iyi işler yaptığına
şahitlik etmek için bizden önce varıp şahitlik edeceğini öğrendik.
***
BELA
Sözlükte ”Denemek, sınamak,
eskimek, musibet, darlık ve sıkıntı” anlamına gelmektedir.
Kuran’ı Kerim’de de bütün bu
anlamlarda kullanıldığını görmekteyiz.
Firavun’un İsrail oğullarına
reva gördüğü korkunç işkenceler
“ Büyük bir imtihan(Belaün
azim) (Bakara, 2,49 - A’raf, 7/141 - İbrahim 14/6)
Ve “Apaçık bir imtihan”
(Belaün mübin) (Duhan, 44/33) diye nitelenmiştir.
Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i
kurban etme girişimi de “Apaçık bir imtihan” sayılmıştır.(Saffat, 37/106)
Kulun denendiği imtihandan
başarıyla çıkmasına da “Güzel imtihan (Belaün hasen)” denilmiştir.(Enfal, 8/17)
Allah’ın korku ve kıtlık
vermesi, can, mal ve meyveleri eksiltmesi de birer bela (deneme) dır. (Bakara,
2/155)
Dünya, kimin daha güzel iş
yaptığının anlaşılacağı bir bel (deneme) yeridir, ölüm ve hayat da bunun için
yaratılmıştır.(Mülk, 67/2)
Peygamberler de dâhil olmak
üzere Allah herkesi bir bela ile denemektedir.
Belanın en şiddetlisine
uğrayanlar önce peygamberler, sonra da manevi bakımdan onlara en yakın
olanlardır.(Buhari, Merda, 3 - Tirmizi, Zühd, 56 – İbn Mace, Fiten, 23 -
Darami, Rekaik, 67)
Bir kimsenin gerçek şahsiyeti
denenmesi halinde belli olur.
Büyük belalara büyük insanlar
dayanabilir.
Elde edilecek sevabın
büyüklüğü katlanılan belanın büyüklüğüne göredir.
Belaya uğrama günahlardan
arınmaya ve manen yükselmeye sebep olur.
Bununla birlikte bela
istenmemeli, Allah’tan afiyet dilenmelidir.
Hz.Peygamber de “
Dayanılamayacak belalardan” Allah’a sığınmıştır. (Tirmizi, Zühd, 56 – Deavet,
91 – Buhari, Deavet, 23 – İbn Mace, Fiten 23, 31 – El-Muvatta, Ayn, 8 – Müsned,
VI/157)
(DR.Mehmet CANBULAT
çalışması. D.İ.B. Dini kavramlar sözlüğünden alıntı)
***
Yaren Allah yolunda olanlara
hep şeytan tuzak kurar.
Bu yolda gitmene engel olmak
ister.
Şeytan yolunu kesmek için kendine
bunu görev edinmiştir.
Bunu bilerek ve hep farkında
olarak yaşanmışlarına ve yaşayacaklarına bir öngörü olarak unutma.
Şeytan İmanı zayıf olanları
kullanarak senin yoluna çıkartır, problem çıkmasına zemin hazırlar.
Yer, zaman, kişi hiç
beklemediğin bir anda canını sıkacak şekilde problem olarak karşına çıkar.
Peki, bu tuzaktan nasıl
kurtuluruz?
1.
Nedeninin ne
olabileceğini düşünmelisin?
2.
Öfkeni
yenmelisin, kızgınlığının gitmesi için o ortamdan uzaklaşmalısın.
3.
Kızgınlık anında
haklı olsan bile hak ve terbiye sınırlarını geçersin.
4.
Sakinliğe bir
şekilde ulaştıktan sonra tekrar nedenini düşünmelisin.
5.
Allah’a bu
problemi anlatmalısın ve yardım istemelisin.
6.
Sabırla Allah’tan
gelecek yardımı beklemelisin.
7.
Sabret ki
öfkenden dağılanlar yerli yerine gelsin.
8.
İbadetine devam
etmelisin.
9.
İbadetini
aksatırsan şeytan sevindirmemelisin.
10.
Gizli düşmanın o
kadar çok ki sen akıllı ol da çekingen ve ihtiyatlı davranmalısın.
11.
Tuzaktan
kurtulamayanların “Ben diyen, ben merkezli” davranışta olanlar olduğunu
bilmelisin.
12.
Yaptığın işi
hizmet olarak görürsen bu tuzaktan çabuk ve en az zararla kurtulursun.
13.
Yaptığın işi
saltanat için görüyorsan başın beladan kurtulmayacağını bilmelisin.
14.
Benliğini yok etmek için öğrenip çalışmalısın.
15.
Benliğini
kendinden dışlarsan tuzaktan zararsız kurtulacağını bilmelisin.
16.
Sakinlik
sağlanınca daha büyük zarar görmediğin için şükretmelisin.
17.
Sana beddua
edenlerin gönlünü alarak olumsuz enerjiden kurtulmalısın.
18.
Kötü söz duyunca
sağlıklar esenlikler diyerek cevap verirler.
19.
Sonuç olarak
kendin Allah’a sorarak başına geleni değerlendir.
20.
Sus ve dinle,
hilekârlar, yol kesenler yeteneklerini ortaya koysunlar, acele cevap
vermemelisin, kendi içine veya olgun insana danış ondan sonra ne yapacağına
karar ver.
21.
Seni içinden
koruyanın varlığını, gücünü ve önemini göz ardı etmemelisin.
22.
Kötü ve yanlış
insanı översen onun belası seni bulacağını bilmelisin.
23.
Olumsuz gözükse
içinde bile içinden güzelliklere giden yollar fırsatlar gözükeceğinin farkında
olarak tepki yerine içindeki fırsatlardan yumuşak davranışlarla faydalanmalısın.
İşi
uzattık, kısa kesmek gerekiyor.
Mevlana
Hazretleri’nin belanın içine konan müjdeleri başka bir konu içinde arz
edeceğim.
Allah’a
emanet olun.
Allah
işinizi rast getirsin.
*
RAVLİ