Bütün dindar şeyhler ve seçkin bilginler orada idiler.
O gece Mevlana hazretleri bir
hayli bağırıp çağırdı, birbiri arkasından naralar attı.
Sonunda evin bir köşesine gidip
durdu.
Az bir zaman sonra “Artık
kavveller (çok söyleyenler) bir şey söylemesinler” buyurdu.
Bütün büyükler hayrette
kaldılar.
Mevlana bir müddet murakabeye
(İç dünyasına) daldıktan sonra başını kaldırdı, iki gözü sanki iki kan çanağı
olmuştu.
Buyurdu ki:
"Dostlar ileri
gelsinler, benim iki gözümde Tanrı nurlarının yüceliğini açıkça seyretsinler"
Eşi benzeri olmayan o göze
bakmak için kimsede takat yoktu.
Kim ciddiyetle baktı ise,
derhal gözleri kararıp kuvvetini kaybetti ve kendinden geçti.
Arkadaşlar feryat ederek yere
kapandılar.
Yine Mevlana hazretleri
Çelebi Hüsameddin’e bakarak
“Gel benim dinim, gel benim
ruhum, gel benim sultanım.
Sen hakikatin padişahısın”
dedi.
Bunun üzerine Çelebi
hazretleri naralar attı ve gözyaşları döktü.
Pervane, Emir Taceddin Mu’tez
i Horasini’ye bakarak “Acaba Mevlana’nın Çelebi Hüsameddin hakkında buyurduğu
bu meziyetler onda var mıdır?
Ve o bu hitaplara layık
mıdır?Yoksa Mevlana bunları bir cemile (hoşa gitmek için yaranma) olarak mı söylüyor” dedi.
Bunu duyan Çelebi Hüsameddin
ileri atılarak Pervaneyi yakaladı ve
“Ey emir Muineddin!
Bunlar bende olmasa bile
böyle buyurur buyurmaz bu özellikler hepsini Mevlana bana o anda verdi ve
bunları ruhunda yarattı” dedi.
Mısra:
Onun işi (Kun feyekun-ol der,
olur) dur.O illetlere (nedenlere, sebeplere) bağlı değildir.
Şiir:
“Bakırın kimya ile altın
olduğu meşhurdur.Bu nadir kimya bakırı kimya yapmıştır”
(Kimya: Cisimlerin, yapı ve
atom düzeni bakımından değişik cisimlere dönüşmesini inceleyen bilim)
Hudavendigarın dostlarına
muhabbetinden kullarını okşamasından ve mürit severliğinden, bu gibi şeyler
uzak değildir ve bunlar garip görünmez.
Pervane derhal kendinden
geçti ve kan ter içinde kaldı.
Yere kapanıp özürler diledi,
birçok hediyeler verdi.
O ulu hazretin kerametinden
biri de budur:
Hiçbir mahlûk onun gözlerine
bakamazdı.Gözlerindeki nurun parıltısından ve heyecanın kuvvetinden herkesin saklanması ve yere bakması lazım gelirdi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Yaren,
Hak erenleri sadece insan
olarak vücut görürsün; can, kalp, ruh, gönül tanrı katına olduğundan bakışları
da Tanrı bakışından olur.
Ey yaren nasıl ki bir ailenin
çocuğuna yaptığın bir şey aile büyüklerine yapılmış sayılır ve ona tepki
verilirse böyle kişiler Tanrı ailesine mensup hükmündedir.
Tanrı erenlerini ayrı bir
kişi olarak görme mensup olduğu ailenin imkânlarını kullanır.
Bu konuyu iyi anlamalıyız.
Çünkü hata yapamayacağın bir
konudur.
Kıyafetine bakıp da sakın
hataya düşme.
Hele kendi konum ve durumun
ile böyle kişileri mukayese etmen, hele kendini üstün görmen yapacağın yanlışın
en büyüğü olur.
*
Hak erenleri gözleri ile bir
bakışı ile seni çok değerli hale getirirler.Bu bakış Tanrı hükmünün yerine gelmesidir.
Sen o bakışı o kişiden görme
emir Tanrı’dandır.
Ancak kişi öyle bir kişi ki
Tanrı o kişiden kendini gösteriyor varlığının en güzel gücü olan nurunu bu
gözden gösteriyor.
Ey yaren şunu iyi anla ki
kafandaki karışıklıklar gitsin.
Mevlana hazretleri bir şey
derse ve isterse, Allah buna sahiplenir ve bu benim sözüm, benim isteğim der ve
gereğini yapar.
Eğer bunu anladıysan konuyu
anladın ve gerçeklemesinin normal olduğunu kabul edersin.
*
RAVLİ
RAVLİ