14 Kasım 2012 Çarşamba

MEVLANA VE ALLAH ADINA SAYGI

Bir gün Mevlana namazın ve niyaz ile namaz kılanların faziletleri hakkında manalar saçıyordu.

O sırada bu hikâyeyi anlattı:

 

Belh’te bir derviş vardı.

Müezzinin “Allahü Ekber” (Tanrı uludur) demesinde ayağa kalkar ve müezzin ezanı bitirinceye kadar Tevazu ve zillet (Alçak gönüllü olarak boyun eğmek) gösterirdi.

 

Bu adam, son nefesi gelip de temiz ruhunu Tanrı’ya teslim edeceği sırada ölüm döşeğinde iken müezzin ezan okumaya başladı.

 

Ezanı duyar duymaz yine Tanrı’nın izni ile eskisi gibi yerinden kalktı, aynı ikram ve tazimde bulundu.

 

Tanrı, onun yaptığı bu büyük tazimin bereketi yüzünden ölüm azabını ona tatlılaştırdı.

 

Onu mezara koydukları vakit Münker ve Nekir (Sorgu melekleri) geldi,

O fakirin etrafında dolaştılar, sorgularda bulundular.

 

Bu sırada Tanrı tarafından:

“ Benim kulumun işini kolay yapınız, edep ve terbiye ile dönüp gidiniz.

Çünkü o, hayat kaydında iken daima benim aziz olan adımı yüceltir ve bana tevazu (alçak gönüllülük) gösterirdi” diye bir hitap geldi.

 

Şiir:

“ Her kim Tanrı’nın dergâhına hürmet ederse, hürmet görür.

Her kim şeker getirirse luzine ( lezzetli tatlı) yer.

 

Mademki sen hayret ve şaşkınlığından Tanrı için oldun,

Ben de senin için olurum.

 

Çünkü hadiste (Kim Tanrı için olursa Tanrı da onun için olur) buyrulmuştur.”

 

                                     ***

ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,

Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***

 

Neler öğrendik:

 

1.   Allah’ın adını duyup saygı gösterirsen ölümün acısız olacağını öğrendik.

2.   Allah’ın adını duyup saygı gösterirsen kabir sorgusunun rahat olacağını öğrendik.

3.   Allah’ın adını duyup saygı gösterirsen bilmediğimiz daha ne güzel karşılıklar alacağımızı öğrendik.

4.   Allah’ın adını duyup saygı gösterirsen Allah’ın hoşuna gittiğini öğrendik.

5.   Saygı hissetmekle olacağını, bu hissin görülür şekilde yapılması gerektiğini öğrendik.

6.   Değer vermekle saygının olduğunu öğrendik.

7.   Tanrı sanatını görüp hayretler içinde kalırsan Tanrı’ya saygı göstereceğini öğrendik.

 

                                    HUŞU

 

Namaz da duruş Allah’ın huzurunda duruştur.

Saygılı ve huşu içinde olman gerekir.

 

Huşu:

Sakin olmak, gözünü ve boynunu eğmek, sesini kısmak ve alçak gönüllülük göstermektir.

 

Alçak gönüllü olmalısın,

Kibirsiz olmalısın,

Gösterişsiz sade olmalısın,

Sakin davranmalısın,

Saygılı olmalısın,

Temiz olmalısın,

Gönülden gelen dostlukla bağlanmalısın,

Samimi bir doğrulukla bağlanmalısın,

Emre göre davranan olmalısın,

Boyun eğmelisin,

Söz dinlemelisin,

Allah’a karşı gelmekten sakınmalısın,

Allah’tan korkan olmalısın,

Allah’ın sözlerini doğrulayan olmalısın,

Allah’a tüm varlığınla yönelmelisin.

 

Huşu oluşumu kalpte oluşur, uygulaması vücutta olur.

Kalp Allah’a boyun eğerse azalar da boyun eğer.

 

Bunları yapmak için İman edip Allah’a saygı duyulması, onu övmesi, anması ve ona karşı gelmekten sakınmasıdır.

 

Katı kalplilik, yani dini değerler karşısında duyarsız, dini öğütler, karşısında vurdumduymaz olması ve İslami inanç ve düşünceyi savunmamasıdır.

 

NAMAZDA HUŞU, namazı Peygamberlerin bildirdiği şekilde, farz, vacip, sünnet ve adabına uyarak, olgunluk dolu bir terbiye ile Allah’ın huzuruna çıkan gibi edeple ve doğrulukla bağlanmış bir kalple kılmaktır.

Yani İlahi yasalara uymaktır.

 

Dünyada kibirlenip Allah’a boyun eğmeyen, ilahi emir ve yasaklara uymayan, Allah ve peygambere baş kaldıran kâfirlerin; suçluluğun göstergesi olarak ahirette aşağılanacaklar.

 

 

Hadid Suresi 16:

“ İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kuran sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi?

Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar.

Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı.

Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.”

 

Müminin Suresi 1,2:

“Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir.

Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.”

 

Haşr Suresi 21:

“Eğer biz bu Kuran’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça-parça olmuş görürdün.

Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

 

(Diyanet İşleri Başkanlığı, Dini Kavramlar sözlüğü Doç.Dr. İsmail KARAGÖZ çalışmasından alıntı)

                          *

RAVLİ

Popüler Yayınlar