23 Kasım 2012 Cuma

HU! VE ŞEMSİ TEBRİZİ 6

Açılmak üzere olan bir çiçeğin açılmasına engel olmaz, insanoğlunun bildiği şey, "Allahtan başka Allah yoktur," sözüdür.

Onun takati buna yeter.
Âdemoğlu ne bilir ki!

Bir zülüf (Sevgilinin saçı) ve ben (Ciltte leke) görünce bir teşbih (Benzetme) yapar, yoksa zülüf nerede, ben nerede.

 Şair şöyle diyor:
Zülfünü cehennemdekilerin ellerine kaptırırsan,
Cennet güzellerinin benlerinden bana utanç gelir.

Cehennemde zülüf neye yarar?
Gerektir ki, Allah yolunda çözülsün.

Göz ve kulak açılsın.
Allah Erenleri ile birleşsin, kendine tapmaktan kurtulsun.

Çünkü Allah'a tapmak kendine tapmaktan vazgeçmek demektir. Nihayet dinde pirlik mertebeyledir (Seviye).

Ondan dolayı daha hararetli olmak gerektir.
Bir divane vardır ki, gaipten  (Görünmeyen âlemden) haber verirdi.

Tecrübe için onu eve kapatırlardı.
Ama sonra dışarıda bulurlardı.

Bir gün babam benden yüz çevirmişti, halk ile konuşuyordu.
Divane hiddetle babamın üzerine yürüdü, yumruklarını kaldırarak, yoksa bu çocuk hakkında mı konuşuyorsun?

Dedi ve beni işaret ederek hoşça kal!
Dedi ve Saygı göstererek uzaklaştı.

Asla zar oynamadım, çok zorluğa da katlanmadım.
Ancak tabiatım icabı elim bir iş tutmuyordu.

Her nerede bir vaaz ve konuşma varsa oraya gidiyordum.
Çünkü o iş için dünyaya gelmiştim.

Tıpkı İsa Peygamber gibi; İsa Peygamber, ilk süt emdiği günlerde bir tek söz söyledi, ama başkaca konuşmadı. (M. 268)

Önce söylediği kendi isteği ile değildi.
Atıcısı olmadan fırlatılan ok gibi annesinin memesine sarıldı.

Çünkü ilk sütün tadını o tattı.

Nasıl ki, Kuran’da Hazreti Musa hakkında, "Biz Musa'ya başka sütanneleri haram kıldık ve Musa'nın annesine onu emzirmesi için vah yettik,"
(Kasas Suresi, 7/12) anlamındaki ayetler malûmdur.

Fakat annesi ölmüş olan birini de mahalledeki bir köpekçiğe emzirirler.
Çocuk bu köpeğin sütünü emer, fakat onun huyunu da kapar.

Beyit:
Sütten yavruya geçen bir huy
Can ile birlikte cesetten gelmiştir.

İnsanoğlu, sütü annesinin göğsünden emer, hayvan yavruları da annelerinin bacaklarının arasından emerler.

Arada sütten korkanlar da vardır ki bunlar önce söylediğim gibi annesi ölmüş olanlardır.

Hâlbuki aksine olarak annesi ölenlerin, anneleri ölmemiş kendileri ölmüşlerdir.
Anne, sütüm kurudu, der.

Hâlbuki gerçekte bunun aksini söyler.
Sütü kurumamıştır; kurumuş olan ancak sütün kalıbıdır, istidattan (Alışma, doğrulma) ve kabiliyetten (Anlama, anlayış, kabul edebilirlik, alabilirlik) ileri gelmektedir.

Bir kuş yavrusunu karanlık bir kuyuya bile atsanız vakti gelince öter, çünkü o vaktini bilir.

Bizim kuyudan çıkardığımız, öğretip yetiştirdiğimiz kimseler var ki, yedikleri mutlak helâldir.

Yani el emeği ve alın teridir.
Bu ruhun gıdasıdır.

Nasıl ki, "Elinin emeği ile ve alın teri ile geçin," buyrulmuştur.
Yani ruh gıdası ye!
Demektir.

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***

Neler öğrendik:

1.   Sevgilinin güzelliğini benzetme yoluyla anlatıldığını öğrendik.

2.   Allah yolunda güzelliklerin sergilendiğini öğrendik.

3.   Kendini seven ve beğenin Allah’ı sevip beğenemeyeceğini öğrendik.

4.   Yaptığımız işte hararetli olmak, seviye almak gerektiğini öğrendik.

5.   Olgun kişilerin olgun kişileri çocukken tanıdıklarını öğrendik.

6.   Her dünyaya gelenin bir iş için geldiğini ve o işe severek zaman ayırdığını ve kendini o işe hazırlık için geliştirdiğini öğrendik.

7.   Kutsal görevi olan kişiye temiz besinler verilerek yetiştirildiklerini, kirleten veya huyunu bozacak her şeyin yasaklandığını öğrendik.

8.   İnsanın bu dünyaya temiz geldiğini sonra bozulduğunu kirletildiğini öğrendik.

9.   Temiz kişiden öğrenen öğrencini eğriliği doğrulur, temiz, güzel kaliteye alışır, görmedeki perdeler açılır, anlayışı artar, görmediği halde kabul eder, alma öğrenme kapasitesinin artırdığını öğrendik.

10.           Uğraşmış, yorulmuş, heyecan duymuş ömrünü güzel işlere harcamış kişinin verdiklerinin helal olduğunu, temiz ve hak edişle elde edilen kazanımının meyvelerinden bize ikram ettiklerini öğrendik.

 
İşte böyle yaren,

Doğru kişiyi olgun kişiyi bulmak ve kendimizi onun ayaklarına sererek hizmet etmemiz ve onun temiz vereceği bilgilerle kendimizi yanlış yoldan kurtarıp doğru yola girmemiz gerektiğini öğrendik.

Mevlana Hazretleri de aynı işareti vererek bizi uyarmakta ve doğru kişiyi kendimize önder etmemizi istenmektedir.

Mesnevide şeyh seçiminde genişçe bahsedilmiştir ve kendini doğru ve olgun gösteren sahtekârların çokluğuna dikkatimizi çekerek yanlışa düşmememiz için bizi uyarmış ve aydınlatmıştır.

                   *

RAVLİ

Popüler Yayınlar