Onun takati buna yeter.
Âdemoğlu ne bilir ki!
Bir zülüf (Sevgilinin saçı) ve
ben (Ciltte leke) görünce bir teşbih (Benzetme) yapar, yoksa zülüf nerede, ben
nerede.
Cennet güzellerinin benlerinden bana utanç gelir.
Cehennemde zülüf neye yarar?
Gerektir ki, Allah yolunda
çözülsün.
Göz ve kulak açılsın.
Allah Erenleri ile birleşsin,
kendine tapmaktan kurtulsun.
Çünkü Allah'a tapmak kendine tapmaktan vazgeçmek demektir. Nihayet dinde
pirlik mertebeyledir (Seviye).
Ondan dolayı daha hararetli olmak gerektir.
Bir divane vardır ki, gaipten
(Görünmeyen âlemden) haber verirdi.
Tecrübe için onu eve
kapatırlardı.
Ama sonra dışarıda
bulurlardı.
Bir gün babam benden yüz
çevirmişti, halk ile konuşuyordu.
Divane hiddetle babamın
üzerine yürüdü, yumruklarını kaldırarak, yoksa bu çocuk hakkında mı konuşuyorsun?
Dedi ve beni işaret ederek
hoşça kal!
Dedi ve Saygı göstererek
uzaklaştı.
Asla zar oynamadım, çok
zorluğa da katlanmadım.
Ancak tabiatım icabı elim bir
iş tutmuyordu.
Her nerede bir vaaz ve
konuşma varsa oraya gidiyordum.
Çünkü o iş için dünyaya
gelmiştim.
Tıpkı İsa Peygamber gibi; İsa
Peygamber, ilk süt emdiği günlerde bir tek söz söyledi, ama başkaca konuşmadı.
(M. 268)
Önce söylediği kendi isteği
ile değildi.
Atıcısı olmadan fırlatılan ok
gibi annesinin memesine sarıldı.
Çünkü ilk sütün tadını o
tattı.
Nasıl ki, Kuran’da Hazreti
Musa hakkında, "Biz Musa'ya başka sütanneleri
haram kıldık ve Musa'nın annesine onu emzirmesi için vah yettik,"
(Kasas Suresi, 7/12)
anlamındaki ayetler malûmdur.
Fakat annesi ölmüş olan
birini de mahalledeki bir köpekçiğe emzirirler.
Çocuk bu köpeğin sütünü emer, fakat onun huyunu da kapar.
Beyit:
Sütten yavruya
geçen bir huyCan ile birlikte cesetten gelmiştir.
İnsanoğlu, sütü annesinin
göğsünden emer, hayvan yavruları da annelerinin bacaklarının arasından emerler.
Arada sütten korkanlar da
vardır ki bunlar önce söylediğim gibi annesi ölmüş olanlardır.
Hâlbuki aksine olarak annesi
ölenlerin, anneleri ölmemiş kendileri ölmüşlerdir.
Anne, sütüm kurudu, der.
Hâlbuki gerçekte bunun aksini
söyler.
Sütü kurumamıştır; kurumuş
olan ancak sütün kalıbıdır, istidattan (Alışma,
doğrulma) ve kabiliyetten (Anlama, anlayış,
kabul edebilirlik, alabilirlik) ileri gelmektedir.
Bir kuş yavrusunu karanlık
bir kuyuya bile atsanız vakti gelince öter, çünkü o vaktini bilir.
Bizim kuyudan çıkardığımız,
öğretip yetiştirdiğimiz kimseler var ki, yedikleri mutlak helâldir.
Yani el emeği ve alın
teridir.
Bu ruhun gıdasıdır.
Nasıl ki, "Elinin emeği ile ve alın teri ile geçin," buyrulmuştur.
Yani ruh gıdası ye! Demektir.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Sevgilinin güzelliğini benzetme yoluyla anlatıldığını
öğrendik.
2. Allah yolunda güzelliklerin sergilendiğini öğrendik.
3. Kendini seven ve beğenin Allah’ı sevip
beğenemeyeceğini öğrendik.
4. Yaptığımız işte hararetli olmak, seviye almak
gerektiğini öğrendik.
5. Olgun kişilerin olgun kişileri çocukken tanıdıklarını
öğrendik.
6. Her dünyaya gelenin bir iş için geldiğini ve o işe
severek zaman ayırdığını ve kendini o işe hazırlık için geliştirdiğini
öğrendik.
7. Kutsal görevi olan kişiye temiz besinler verilerek
yetiştirildiklerini, kirleten veya huyunu bozacak her şeyin yasaklandığını
öğrendik.
8. İnsanın bu dünyaya temiz geldiğini sonra bozulduğunu
kirletildiğini öğrendik.
9. Temiz kişiden öğrenen öğrencini eğriliği doğrulur,
temiz, güzel kaliteye alışır, görmedeki perdeler açılır, anlayışı artar,
görmediği halde kabul eder, alma öğrenme kapasitesinin artırdığını öğrendik.
10.
Uğraşmış,
yorulmuş, heyecan duymuş ömrünü güzel işlere harcamış kişinin verdiklerinin
helal olduğunu, temiz ve hak edişle elde edilen kazanımının meyvelerinden bize
ikram ettiklerini öğrendik.
Doğru
kişiyi olgun kişiyi bulmak ve kendimizi onun ayaklarına sererek hizmet etmemiz
ve onun temiz vereceği bilgilerle kendimizi yanlış yoldan kurtarıp doğru yola
girmemiz gerektiğini öğrendik.
Mevlana
Hazretleri de aynı işareti vererek bizi uyarmakta ve doğru kişiyi kendimize
önder etmemizi istenmektedir.
Mesnevide
şeyh seçiminde genişçe bahsedilmiştir ve kendini doğru ve olgun gösteren
sahtekârların çokluğuna dikkatimizi çekerek yanlışa düşmememiz için bizi
uyarmış ve aydınlatmıştır.
*
RAVLİ