Nihayet padişahın gözünden uzaklaştı.
Kudretsiz bir halde yatağa
düştü,,,
Belalara, eziyetlere uğradı,
hasta oldu.
Sultan Mahmut’a haber gelince
padişah bir hizmetçi çağırdı.
Dedi ki: Hemen Eyaz’ın yanına git, ona tarafımdan de ki:
Ey padişahtan ayrı düşen,
Ben, senin derdinle, senin zahmetinle baş başayım….
Bu yüzden senden uzağım.
Senin hastalığını düşündükçe
bilmiyorum sen mi hastasın, ben mi hastayım?
Bedenim, sevgilimden ayrı
düştü ama özlem çeken canım ona yakın.
Seni candan özleyenim, özlem
çekmekteyim…
Bir an bile senden
ayrılmıyorum.
Nazar, sana bir kötülüktür
etti…
Senin gibi bir cilveliyi
hasta düşürdü.
Bunu dedi ve hizmetçiye “
Hadi çabuk git; ateş gibi git, duman gibi gel!
Sakın yolda eğlenme…
Su gibi göz yumuncaya kadar
git, şimşek gibi koş!
Yolda bir an bile eğlenirsen
sana iki cihanı da dar ederiz” dedi.
Zavallı hizmetçi hemen yola
düştü, yel gibi koşup tozarak Eyaz’a ulaştı.
Bir de ne görsün….
Padişah, Eyaz’ın yanında
oturuyor.
İşin ilerisini düşünen aklı,
ıstıraplar içinde kaldı.
Eli ayağı titremeye başladı.
Sanki sıtmaya tutulmuştu.
Padişahla nasıl başa çıkarım….
Şimdi benim kanımı dökecek
dedi.
And içerek, yolda hiç bir
yerde ne durdum, eğlendim, ne de oturdum.
Öyle olduğu halde padişahım
benden evvel buraya nasıl geldi…
Buna zerre kadar aklım ermedi
gitti.
Padişahım ister inansın ister
inanmasın…
Eğer bir kusurum varsa kâfir
olayım demeye başladı.
Padişah dedi ki:
“ Sen bu işin sırrını
bilmezsin…
Nerden anlayacaksın?
Aramızda gizli hırsızlama,
kimsenin bilmediği bir yol var….
Onu görmedikçe bir an bile
rahat edemem.
“ Onun için her zaman gizlice
o yoldan gelirim…
Âlemde bunu kimsecikler
bilmez.
“ Aramızda pek çok gizli
yollar vardır…
Canımızda nice sırlar vardır.
Görünüşte onu sorar, ondan
bir haber almak isterim ama hakikatte onun ne halde olduğunu bilirim ben.
Görünüşte gence, ihtiyara
sorar, soruştururum ama hakikatte canım, sevgili ile beraberdir
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Aşk, yüreği bozuk kişilerde
olamaz.
Aşk yolunda gözü açık olan
kişi, ayaklarını vurarak, oynayıp zıplayarak CAN feda eder.
Seven ve sevilen arasında
duygusallıktan sonra his dünyası devreye girer.
Güçlü bir alandır.
Akıl bu alanda olanları yeteri
kadar anlayamaz, kavrayamaz, açıklama yapamaz.
His dünyasındaki iletişim iç
konuşmayla olur sadece seven ve sevilen duyar ve anlar.
Dıştan bakan kişi bir şeyler
olduğunu sezinler ama gerçekten ne olduğunu anlayamaz.
Ancak sanılarıyla anlam
vermeye çalışır.
Seven ve sevilen daima
bedenleri bir arada olmamasına rağmen bir aradadır.
Bunu ancak sevdiğine canını
veren yaşar.
Aklın egemenliğinden kendini
kurtarırsan duygularını tanır ve duygu dünyasında yaşarsın.
Duygu egemenliğinden de kendini
kurtarırsan his dünyasını tanır ve his dünyasında yaşarsın.
Hiçbir eğitim ve öğrenim
almasan da bunları yapabilirsin.
İç dünyamda neler var, neler oluyor diye kendine sorar ve cevaplar ararsan kendin de bu alanların varlığını fark eder ve yaşamınızda kullanabilirsiniz.
Aklından ayrılış olmaz ama
onun tesirlerinden oluşan sınırları geçersin.
His dünyasında gelişkin
olanlar düşündükleri zaman, dil ile söylemediği halde karşısındakinin onu
anlayıp gereğini yaptığını görürler.
Artık kulak ve dil aracı
olmadan iletişim sağlanır.
Sadece düşünmek veya gözler
yeterlidir.
Yaşadığımız bu zamanda sözler
her alanda ve çokça söylendiği ve birbiri arasındaki ufak farklılıklar
abartıldığından sözlerin tesiri kalmadı.
Akıl bu farklı anlatımlardan
ve sözlerin çokluğundan bıktığından ve kendini sağırlaştırır.
Ne dersen de yeni bir bilgi
için kendilerine alan ve zaman kalmamış durumdadır.
Herkesin konuştuğu bir yerde
dinleyen olmaz.
Akıl, gönül, kalp, can, ruh,
duygu, his, bir insanda vardır ve birbirine devamlı tesir ettiğinden dolayı ve
de iç içe olduğundan dolayı tarifleri kafanı karıştırır.
Zaman içinde bunları
birbirinden ayırırsın ve yaşamında faydalı olarak kullanırsın.
Tanrı yolunda aşk ile
gittiğin zaman bu saydıklarım ayrı-ayrı kendini gösterirler ve kendilerini sana
tanıtırlar.
Etkilerini gördükçe bunların
gücünü daha iyi belirlersin.
Önemli olan bu yolda olmak ve
bu alan içinden dışarı çıkmamaktır.
Bir gün olur Tanrı sendeki perdeleri
kaldırırsa veya aralarsa anlayışla görürsün..
Azıcık toplumdan çekil de iç dünyanla ilgilen.
*
Mekân ve zaman dürülmesi vardır.
Bu ilmi bilenler vardır.
Bir anda o kişi istediği yere
bedenen varır.
*
NAZAR:
Bir şeye bakmak anlamına
gelir.(Göz değmesi)
Kötü gözle, kıskançlıkla
bakılırsa, bakılan kişiyi olumsuz olarak etkiler, hatta hastalığa bile sebep
olur.
Eğer bir nazara uğramışlık
aklına geliyorsa, başka bir sebep göremiyorsan boy abdesti alarak iki rekât
namaz kıl.
Namazda ihlâs, felak ve nas
surelerini oku.
Namaz bitiminde secdeye
tekrar kapanarak Allah’tan bu belanın gitmesi için yalvar.
Kalbine sakinlik gelene kadar
o vaziyette kal.
Türbe ve cami bir arada olan
yeri tercih et, evde de olur.
Fakire imkânın ölçüsünde
yardım et.
Başındaki bela büyükse adak
adayabilirsin.*
İnsan büyük bir âlemdir,
keşke farkında olsak.
Konuşan hayvanlardan kendimizi
bir kurtarsak….*
RAVLİ