27 Kasım 2012 Salı

GİZLİ YOL

Eyaz’a nazar değmişti, hastalandı….
Nihayet padişahın gözünden uzaklaştı.

Kudretsiz bir halde yatağa düştü,,,
Belalara, eziyetlere uğradı, hasta oldu.

Sultan Mahmut’a haber gelince padişah bir hizmetçi çağırdı.
Dedi ki:

Hemen Eyaz’ın yanına git, ona tarafımdan de ki:

Ey padişahtan ayrı düşen,
Ben, senin derdinle, senin zahmetinle baş başayım….
Bu yüzden senden uzağım.

Senin hastalığını düşündükçe bilmiyorum sen mi hastasın, ben mi hastayım?
Bedenim, sevgilimden ayrı düştü ama özlem çeken canım ona yakın.

Seni candan özleyenim, özlem çekmekteyim…
Bir an bile senden ayrılmıyorum.

Nazar, sana bir kötülüktür etti…
Senin gibi bir cilveliyi hasta düşürdü.

Bunu dedi ve hizmetçiye “ Hadi çabuk git; ateş gibi git, duman gibi gel!
Sakın yolda eğlenme…

Su gibi göz yumuncaya kadar git, şimşek gibi koş!
Yolda bir an bile eğlenirsen sana iki cihanı da dar ederiz” dedi.

Zavallı hizmetçi hemen yola düştü, yel gibi koşup tozarak Eyaz’a ulaştı.
Bir de ne görsün….

Padişah, Eyaz’ın yanında oturuyor.
İşin ilerisini düşünen aklı, ıstıraplar içinde kaldı.

Eli ayağı titremeye başladı.
Sanki sıtmaya tutulmuştu.

Padişahla nasıl başa çıkarım….
Şimdi benim kanımı dökecek dedi.

And içerek, yolda hiç bir yerde ne durdum, eğlendim, ne de oturdum.
Öyle olduğu halde padişahım benden evvel buraya nasıl geldi…

Buna zerre kadar aklım ermedi gitti.
Padişahım ister inansın ister inanmasın…

Eğer bir kusurum varsa kâfir olayım demeye başladı.

Padişah dedi ki:

“ Sen bu işin sırrını bilmezsin…
Nerden anlayacaksın?

Aramızda gizli hırsızlama, kimsenin bilmediği bir yol var….
Onu görmedikçe bir an bile rahat edemem.

“ Onun için her zaman gizlice o yoldan gelirim…
Âlemde bunu kimsecikler bilmez.

“ Aramızda pek çok gizli yollar vardır…
Canımızda nice sırlar vardır.

Görünüşte onu sorar, ondan bir haber almak isterim ama hakikatte onun ne halde olduğunu bilirim ben.

Görünüşte gence, ihtiyara sorar, soruştururum ama hakikatte canım, sevgili ile beraberdir

                                    ***

MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                      ***
Yaren,

Aşk, yüreği bozuk kişilerde olamaz.
Aşk yolunda gözü açık olan kişi, ayaklarını vurarak, oynayıp zıplayarak CAN feda eder.

Seven ve sevilen arasında duygusallıktan sonra his dünyası devreye girer.
Güçlü bir alandır.

Akıl bu alanda olanları yeteri kadar anlayamaz, kavrayamaz, açıklama yapamaz.

His dünyasındaki iletişim iç konuşmayla olur sadece seven ve sevilen duyar ve anlar.

Dıştan bakan kişi bir şeyler olduğunu sezinler ama gerçekten ne olduğunu anlayamaz.

Ancak sanılarıyla anlam vermeye çalışır.
Seven ve sevilen daima bedenleri bir arada olmamasına rağmen bir aradadır.

Bunu ancak sevdiğine canını veren yaşar.

Aklın egemenliğinden kendini kurtarırsan duygularını tanır ve duygu dünyasında yaşarsın.

Duygu egemenliğinden de kendini kurtarırsan his dünyasını tanır ve his dünyasında yaşarsın.

Hiçbir eğitim ve öğrenim almasan da bunları yapabilirsin.

İç dünyamda neler var, neler oluyor diye kendine sorar ve cevaplar ararsan kendin de bu alanların varlığını fark eder ve yaşamınızda kullanabilirsiniz.

Aklından ayrılış olmaz ama onun tesirlerinden oluşan sınırları geçersin.

His dünyasında gelişkin olanlar düşündükleri zaman, dil ile söylemediği halde karşısındakinin onu anlayıp gereğini yaptığını görürler.

Artık kulak ve dil aracı olmadan iletişim sağlanır.
Sadece düşünmek veya gözler yeterlidir.

Yaşadığımız bu zamanda sözler her alanda ve çokça söylendiği ve birbiri arasındaki ufak farklılıklar abartıldığından sözlerin tesiri kalmadı.

Akıl bu farklı anlatımlardan ve sözlerin çokluğundan bıktığından ve kendini sağırlaştırır.

Ne dersen de yeni bir bilgi için kendilerine alan ve zaman kalmamış durumdadır.

Herkesin konuştuğu bir yerde dinleyen olmaz.

Akıl, gönül, kalp, can, ruh, duygu, his, bir insanda vardır ve birbirine devamlı tesir ettiğinden dolayı ve de iç içe olduğundan dolayı tarifleri kafanı karıştırır.

Zaman içinde bunları birbirinden ayırırsın ve yaşamında faydalı olarak kullanırsın.

Tanrı yolunda aşk ile gittiğin zaman bu saydıklarım ayrı-ayrı kendini gösterirler ve kendilerini sana tanıtırlar.

Etkilerini gördükçe bunların gücünü daha iyi belirlersin.

Önemli olan bu yolda olmak ve bu alan içinden dışarı çıkmamaktır.

Bir gün olur Tanrı sendeki perdeleri kaldırırsa veya aralarsa anlayışla görürsün..

Azıcık toplumdan çekil de iç dünyanla ilgilen.
                                *
Mekân ve zaman dürülmesi vardır.
Bu ilmi bilenler vardır.

Bir anda o kişi istediği yere bedenen varır.            
                                 *
NAZAR:

Bir şeye bakmak anlamına gelir.(Göz değmesi)

Kötü gözle, kıskançlıkla bakılırsa, bakılan kişiyi olumsuz olarak etkiler, hatta hastalığa bile sebep olur.

Eğer bir nazara uğramışlık aklına geliyorsa, başka bir sebep göremiyorsan boy abdesti alarak iki rekât namaz kıl.

Namazda ihlâs, felak ve nas surelerini oku.

Namaz bitiminde secdeye tekrar kapanarak Allah’tan bu belanın gitmesi için yalvar.

Kalbine sakinlik gelene kadar o vaziyette kal.
Türbe ve cami bir arada olan yeri tercih et, evde de olur.

Fakire imkânın ölçüsünde yardım et.
Başındaki bela büyükse adak adayabilirsin.
                                  *

İnsan büyük bir âlemdir, keşke farkında olsak.
Konuşan hayvanlardan kendimizi bir kurtarsak….
                                    *
RAVLİ

Popüler Yayınlar