Bir yol eri, o kadına bakıp dedi ki:
Bu kadın, erkeklerden ödülünü
aldı.
Çünkü o, bizim gibi değil.
Elinden kim gitti, kimden
ayrıldı, uzak düştü, kimin yüzünden böyle sabırsız, kararsız bir hale uğradı,
biliyor.
Ne mutlu bu kadına ki hali
biliyor.
Kime ağlanacak haberi var!
Asıl bu dertli kişinin işi
müşkül.
Gece gündüz yaslı bir halde
oturup duruyorum da.
Bu âlemde yine de yağmurlar
gibi zarı-zarı kimin için ağlayayım?
Bilemiyorum.
Aynı zamanda ağladığım halde
haberim bile yok, şaşırmış kalmışım;
Bilmiyorum, kimden ayrıldım,
kimden uzak düştüm?
Bu kadın benim gibi binlerce
kişiden ileri, çünkü kaybettiğini biliyor.
Bense bilmiyorum.
Bu şaşkınlık, yüreğimi kan
etti, kanımı döktü, beni hasretle öldürdü gitti.
Böyle bir konakta gönül bile
yok olur;
Hatta konak bile ortadan
kalkar, görünmez.
Akıl ipinin ucu kaybolur;
Zan evinin kapısı kaybolur.
Kim buraya varırsa başını da
kaybeder, ayağını da.
Kolundan da haberi olmaz,
gövdesinden de!
Bu dört uzvunu da kaybeder
gider.
Birisi, buraya yol bulsa her
şeyin sırrını bir solukta bilir, anlar!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren
Abdulbaki GÖLPINARLI( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
*****
YAREN,
Anlamsız bakış nedir bilir
misin?
Kişi dış âlemden iç âleme
girmiştir.
Dış âleme tepki vermez.
Sırları bilir ama akıl
yolundan sözle anlatamaz.
Anlam verilemeyen bir bakış
sahibi olmuştur.
Kişilerin değişik olduğunu ve
kişilerin devamlı değiştiğini bilmelisin.
Tanrı eri olanlar hariç.
*
Bilgisizlikten bilgiye, eksik
ve yetersiz bilgiden daha tam ve yeterli bilgiye doğru sonsuzca ilerleyen bir
SÜRECİ yaşarız.
Bilgilenme süreci daima,
nesnel gerçekliğin duyu örgenleri aracılığıyla algılanmasıyla başlar.
Bu birinci basamaktır.
Duyumlar olmaksızın nesnel
gerçeklik üstüne hiçbir şey öğrenilemez.
Duyu organları, insanın dış
dünyaya açılan kapılarıdır;
Bilgi bu kapıdan içeri girer.
Ne var ki bu yetersiz bir
bilgidir.
Duyumsal bilgi, nesnel
gerçekliğin içyapısını ve evrim yasalarını bildirmez.
Ama duyumsal bilgi olmadan da
nesnel gerçekliğin içyapısının ve evrim yasalarının bilgisine ulaşamaz.
Bunun dolayıdır ki duyumsal
bilginin tamamlanabilmesi için, duyumlarımızla algıladığımız gereçlerin algılama
ve düşünme bölümünde DEĞİŞİME uğratılmaları gerekir.
Bu ikinci basamaktır.
Duyumlarımızla algıladığımız gereçler, insanın
mantıklı olarak düşünmesini sağlayan süreç ve eylemlerin bütünü olarak
kavramlaşır.
Kavramlar bilgilenmenin temel
biçimidir.
Algılama ve düşünme ile gelen
gereçler ayıklama (soyutlar), çözümleme (analiz) ve birleştirme (sentez)
işlemlerinden geçirerek kavramlar kurar.
Belirlenmiş kavramlar
yargıları oluşturur.
Yargılarda varılan yargının
doğruluk ya da yanlışlığına bakmadan yargılamalarda mantık biçimleri ve ilişkilerine
öncelik vererek DÜŞÜNME oluşturulur.
Kavramların, yargıların,
mantıklı olarak düşünmenin birliğinden bilginin en yüksek biçimleri olan
VARSAYIMLAR ve KURAMLAR meydana gelir.
Varsayımlar ve kuramların
doğru olup olmadıkları deneylerle toplumsal pratikte denetlenir.
Somuttan soyuta yükselen
bilgi, hakikatten uzaklaşmaz, tersine hakikate daha da yaklaşır.
Düşüncenin gücü, duyumsal
algıların sınırlarını aşabilmesindendir.
Ne var ki bu güç, duyumsal
algılar olmadan asla gerçekleşemez.
Bilgi toplumsal bir olgudur.
Her yeni bilgi, eski bilgileri
tamamlar ve geliştirir.
Bilgi sonraki çalışmalarla
maddeleşir.
Doğada bilgi hazır değildir,
insan çalışması ve düşünmesiyle elde eder.
*
Elde bulunan tutamaklar
arasından en iyilerini seçerek güvenilir yargılarla sağlam bir yoldan sorunları
çözerek yol almaya çalışılır.
Mantıklı olarak düşünmeni
sağlayarak doğruya en yakın kavramlar oluşturarak yüksek bilgiye ulaşmanı
sağlamaya çalışılır.
Sezgiye dayanan coşkusal tip
olunması istenmez.
Aklın bütününe ulaşıp
yararlanmak gerekir.
Tanrı’yı aramakla elde
edebileceğin bir yoldur.
Yüksek bilgiye, yüksek
seviyede aklı kullandığın zaman tabii ki ulaşmak istediğine ulaşabilirsin.
Hatta içinde kendi isteğinle
ve iradenle kaynağını bulunca orada kalacaksın.
*
Yaren işte böyle,
Yüceliklere çıkan insanların
nasıl zorlukları aştığını anlamalısın ve saygı duymalısın.
Beyin kimyan sayısız değişecek ki her değiştiğinden farklı bir alanı doğru olarak göreceksin.
Kişiliğin değişecek, sözlerin
değişecek, davranışların değişecek.
Sende değişme yoksa bizi
bırak kendi sanılarınla yaşamak zorunda kalırsın.
*
YÜKSEK BİLGİYE ULAŞINCA
HAYRETLER İÇİNDE KALACAKSIN VE HAYRET EDECEKSİN.
Halka anlatamayacağın çok
şeyler yaşayacaksın ve Tanrı’nın yeryüzünde kendine halife yarattığını
göreceksin ve yaşayacaksın ve de Kur’anı kerimin gerçekten Tanrı bilgisi
olduğuna şüphelerden arınmış ve önemini kavramış biri olacaksın.
*
İşte böyle yaren yolu sana
gösteriyoruz.
Gidecek olan sensin.
Ne denli önemsersen ve doğru
kabul edersen faydası sana.
Bu yoldan zarar görürsen de
hesap vermek bize.
Sana yol göstermek için
çırpınışımızı anlayabiliyor musun?
Seni de er yapıp erenlerin
içinde görmek istiyoruz.
Ha gayret, çok uzun mesafeler
aldık.
Elde edişin tatmin etmiyorsa
bir şeyin önemini yeteri kadar vermediğindendir.
O zaman başa dönerek yeniden
aynı yere gel.
Hemen de birden olgunlaşmayı
beklememelisin.
Kimi büyüklerimiz 30 yıl bu
makamda kalarak sonra ilerleyebilmişlerdir.
*
Aynı şeye bakıp başka bir
şeyler görmek bu yoldan olur.
*
RAVLİ