Her taraf sakindi, halkın gürültüsü tamamıyla yatışmıştı.
Âlemi adamakıllı aydınlatan
bir ay ışığı vardı…
Gece, adeta gündüze dönmüştü.
Gökyüzü yıldızlarla
bezenmişti…
Her bir yıldız, bir başka işte,
bir başka cümbüşteydi.
Şeyh, ovada ne kadar gezdi,
dolaştıysa ovada, çölde hiç kimse seslenmedi, kıpırdamadı bile.
Senin bu kadar yüce tapın var
da bu tapıdan neden özlem çekenler yok…
Neden böyle bomboş?
Hatif (Allahtan söz getiren
melek) cevap verdi:
Ey yolda şaşırmış er,
Padişah, herkese yol göstermez ki!
Bu ıssızlık, bu kapının
yüceliğindendir…
Her yoksul, kapımıza gelemez
bizim!
Yücelik harimimizin nuru
balkır da uykuda bulunan gafilleri bu kapıdan uzaklaştırır.
Halk, binde bir kişi bu yola
düşsün, bu sevdaya ulaşsın diye yıllarca bekler durur!
***
Şaşılacak yoldu bu yol…
Bu yolda ne bir giden vardı,
ne de yolda bir zerre hayırlı yahut şer bir şey!
Sessiz sedasız bir yoldu…
Ne artıyordu, uzuyordu bu
yol, ne de eksiliyordu.
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Yalnızlaşmaya başlarsın
bundan çekinip yolundan sakın dönme.Yolculuğun tamamlanıp tekrar halka karışacaksın.
Halk kafanı karıştırır,
yakınların bu iş para getirmiyor, paralı işlere yönel diye tesir ederek seni
vazgeçirmek için uğraşırlar.
Öz eleştirinde doğru ve
verimli çalışma yapmak için yalnızlaşman gereklidir.
Çember, daire, yay diye
anlatılanlar çıktığın noktadan tekrar aynı noktaya döndüğünü anlatmak içindir.
Yol eri bunun için denir.
Bu yolun sonunu görmeyi
kendine amaç ve görev eder.
Edindiği bilgilere sıkıca
sarılarak disiplin oluşturur.
Değişimim önemli ve etken
olduğunu anlamış ve kavramıştır.
Bilgiler topluca bir anda
verilmez.
Parça ve değişik zamanlarda
verilen bilgilerin senin birbiri ile bağ kurmanı ve sağlamanı sağlar.
Böylece beynindeki tüm
hücreler işlerlik kazandırır.
Endişe etme yoluna devam et.
Bir avcı gibi avından gözünü
ayırma.
Av kim, avcı kim, daha sonra
anlarsın.
Allah bir kuluna bana yaklaş
derse ona yol göstermeye başlar.
Bu yol gösterişi her kula
nasip olmaz.
Aslında yol o kadar açık ve
aydınlıktır ki parlaklığından çok kimse göremez, bakamaz, bu ışığa alışıp
katlanamaz.
Kendini öz eleştiriye
sokabilen inançlı olanlar bu yolda ilerlerler.
Allah nasip etti de
yarenlerle o kapıya doğru gitmeye çalışıyoruz.
Gayret, azim, kararlılık
bizden, yardım Allah’tan inşallah ulaşırız.
İnşallah o kapıdan içeri
alınırız.
Herkes mal, mülk, para, pul,
makam, mevki, gurur, kibir içinde yüzerken ve bu yanlış yolda bataklığa iyice
saplanırken bize nasip oldu,
Şükürler olsun.
***
RAVLİ