(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
2280.
Tanrı aşkı yüceldikçe yüceldi;
Tanrı’nın
kaza oku yaydan fırladı.
Gayb
(Görünmeyen âlem) yeryüzüne ekilmiş tohum baş
gösterdi, bir ağaç gibi yüceldi de apaçık meydana çıktı.
Şimşek
çaktı, ateşe bir ateştir, düştü;
Büyük-amansız
bir şimşek, yüce-aman (İmdat) bilmez bir ateş.
O
ağaç, o ateşten daha da yeşermeye başladı;
Gül
bahçesi, şimşekten, ateşten açılıp saçılmaya koyuldu.
Bu
ağaçlar, ateşten yeşerir;
Su
ziyandır bu ağaçlara.
Fakat
sen ortadayken ağaç gizlenir;
Sen
gizlendin mi o, meydana çıkar.
Aşk bahçesinin parlaklığı da, güzelliği de Tebrizli Şems’tir, bitip gelişmesi de, bahçıvanı da.
A
gönlümün rahatı-huzuru, a benim gönlümü kıran;
A
hiçbir suçum yokken benden kendini çeken.
Gözden
uzaklaştın amma gönülden dışarıda değilsin;
Çünkü
sen bir mumsun, canla gönülse leğen (Mumu söndüren alet)
.
Canım
senin canın, canın benim canım;
Hiç
kimsecik iki bedende bir can görmüş müdür?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Aşkın görünmeyen ateşi
âlemden gelip bu dünyada görünür olmasıyla güzellikleri görmeye başlayacağımızı
öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin güzelliği kendini gösterince aşk bahçesinin güzelliğinin ve
parlaklığının artacağını, hizmet edenlerin de gelişeceğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin bedeninin uzak olmasının gönülden çıkıp gitmesi anlamı
taşımadığını öğrendik.
4.
Şems
Hazretlerinin aydınlatma kaynağı olduğunu, canımızla gönlümüzün de bu ışığı
söndüren olduğunu öğrendik.
5.
Allah dostlarının
ayrı bedende olsalar da ahrete gitmiş olsalar da aynı vücutta bir can
olduklarını bu yüzden Mevlevilere can dendiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretleri ile Şems Hazretlerini bir bedende iki can gibi anlamamız, farklı
kişiler olarak görmemek gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ