(Mevlana
Hazretleri yeni baştan kendimizi düzenlememiz gerektiğini anlatıyor)
2240.
Çalgıcı zir perdesi (İnce) de olmadan, bem perdesi (Kalın) de olmadan bir kurtuluş nağmesi çalmak için perdeleri yoklar
durur.
Akılla
can, o, neşe perdesini de, gam perdesini de yırttı mı, orada deve gibi esrir (Sarhoş bir halde) de oyuna başlar.
Şimdicek
o perdelere yeni baştan girişti;
Biz
de yeni baştan kağıtta kalem oynatıyoruz.
Hasılı
a cana canlar katan, dayanamadım gitti;
Kızıp
gittim ama sizsiz dayanamıyorum.
Ayrılığa
alışalım dedim;
Fakat
doğrusunu söyleyeyim, dayanamadım.
Bir
saman çöpü kehribara nasıl dayanır*
Ben
bir saman çöpüyüm, dayanamam kehribara.
Her
cefa çeken, vefa gününü ister;
Bense
öyle bir cefa çeken âşığım ki vefaya dayanamam.
Yumuşacık-yumuşacık
gene geldim der;
Ona
derim ki a bize can kesilen canan, dayanamıyorum.
A
gönül, a can, a aydın gözüm benim;
Tutyaya
sığındıkça dayanamıyorum ben.
Başıma
vuruyordu da lâyığını gördüm diyordu;
Lâyık
( Elde etmeye hak kazanmış) değilim, lâyık( Elde etmeye hak kazanmış) değilim;
Dayanamıyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
İncelik ve
kalınlıktan kurtulmak gerektiğini öğrendik.
2.
Aklımızı ve
canımızı neşe istemekten, üzüntüden kurtarmak gerektiğini öğrendik.
3.
Duyuşlarımızı,
düşüncelerimizi, hislerimizi, sevdiklerimizi, nefret ettiklerimizi ait
olduğumuz toplum oluşturdu, şimdi yeni baştan kendimizi değerlendirip özgürce
kararlar verme zamanı geldiğini öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretlerinin sözünü dinlemeyip başka şekilde davrananın zarara uğrayacağını, doğru
davranışı öğrendiği halde yanlış yaptığı için zararı hak etmiş olduğunu kabul
edeceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerine candan bağlanan kişiye Mevlana Hazretlerinin bu sevgi, bağlılık ve
devam eden dostluğu karşısında kayıtsız kalmadığını, yumuşak bir şekilde
sıkıntı veren her neyse halletme yolunu açtığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ