(Mevlana
Hazretleri aşkı anlatıyor)
880.
Çünkü bu tarafta güzel bir aşkın kıvılcımlarıyla yanıp yakılma varsa da sen
gene mutlak (Bağımsız) değilsin, çünkü kavgalar
içindesin.
Zevali
(Yok) olmayan, bozulup solmayan güzelliğe ezel (Başlangıcı belli olmayan) gözü bile hayran olmuş;
O
güzellik iki (Madde ve Mana) âlemin bir uğurdan
ikrarıyla (İyilik getirdiğini doğru olarak söylemesi
ile) de artmaz, inkârıyla (Yaptığını,
söylediğini, tanık olduğunu saklaması, gizlemesi ile) de eksilmez.
Sen,
ne bu yandasın, ne o yanda;
Fakat
âşıklar, hevese düşerler de oradasın, arada diye o yana bakarlar.
A
“İlla” (Mutlaka) dan dem vuran, bu nekeslikte (Cimrilikte) kalma;
Gözlerimizi
arıt, aç o vakit görürüz ki sen, aynı zamanda “La” (Yoktur)
dasın sen.
Merhaba
a güzel bir halde varlığa bürünmüş yokluk renginde can, sen varlığa da boş
vermişsin, yokluğa da;
İkisini
de bezeyen (Süsleyen) sensin.
Tebrizlilerin
padişahı Şemseddin’den başkası gözünü arıtamaz (Temizleyemez,
katışıksız duruma getiremez), açamaz (Sarılmış,
katlanmış, örtülmüş, ertelenip unutulmuş, kapalı halde unutulmuş problemleri
ortaya çıkarıp özeleştiri için ortaya çıkartamaz);
O
isterse açar gözünü (Dikkatini görmen gereken yere
çeker) senin, fakat onlardan değilsin sen.
A
bizi kınayıp (Yapılan işin kötü olduğunu belirten söz
söyleyip) duran, sen âşığı şöylesine (Sıradan,
hiçbir şey görmeyen, bilmeyen) bir adam mı sandın ki âşıklara vardın,
öğüt vermeye (Ne yapacağını, ne yapmayacağını söylemeye),
afsun (Sihir etkisi yapan sözler söylemeye) okumaya
koyuldun?
Gâh
(Bazen) kapalı örnekler getirmedesin, gâh apaçık
laflar etmedesin, bizim kumluk yerimizi nasıl olur da tohum ekmeye kalkışırsın?
A
kumsal, buğday ambarından hiç utancın yok senin;
Aldırış
bile etmiyorsun, çünkü buğdayı yoğa satmışsın.
A
tohum bitiren yer, tohumun aslı da zaten sensin, çünkü başak, sonucu senden
bitip boy atıyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mutlak olan bir
varlık olmadığımızı, bize verilen süre kadar varlığımızı devam ettirebileceğimizi
öğrendik.
2.
Var olan
güzellikleri kabul etmekle veya yok saymakla yok olmayacağını, ancak kendimizi
kandıracağımızı öğrendik.
3.
Hevese kendisini
kaptıran kişinin gezici olduğunu, hiçbir yerde yer edinemeden verilen yaşam
zamanında gezip duracağını öğrendik.
4.
“Yok” demenin söz
ve düşüncede cimrilik, kolaya kaçmak olduğunu, insan var olanları gördüğü halde
yok demesinin cimrilikten kaynaklandığını öğrendik.
5.
Âşıkların akıllı
ve gören göze sahip kişiler olduğunu öğrendik.
6.
Âşığın içinden
çıkıp vücut bulan, boy gösteren güzelliklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerinin düğüm üstüne düğüm atılmış içsel sorunların karışıklığından ve
derinliğinden insanı kurtardığını, temizlediğini, özeleştiri yaptırırken kişinin
unuttuğu ama rahatsız etmeye devam ettiği her ne ise ortaya çıkarıp
temizlediğini, tedavi ederek iyileştirdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ