12 Temmuz 2017 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 880 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
                              
880. Çünkü bu tarafta güzel bir aşkın kıvılcımlarıyla yanıp yakılma varsa da sen gene mutlak (Bağımsız) değilsin, çünkü kavgalar içindesin.

Zevali (Yok) olmayan, bozulup solmayan güzelliğe ezel (Başlangıcı belli olmayan) gözü bile hayran olmuş;

O güzellik iki (Madde ve Mana) âlemin bir uğurdan ikrarıyla (İyilik getirdiğini doğru olarak söylemesi ile) de artmaz, inkârıyla (Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklaması, gizlemesi ile) de eksilmez.

Sen, ne bu yandasın, ne o yanda;
Fakat âşıklar, hevese düşerler de oradasın, arada diye o yana bakarlar.

A “İlla” (Mutlaka) dan dem vuran, bu nekeslikte (Cimrilikte) kalma;
Gözlerimizi arıt, aç o vakit görürüz ki sen, aynı zamanda “La” (Yoktur) dasın sen.

Merhaba a güzel bir halde varlığa bürünmüş yokluk renginde can, sen varlığa da boş vermişsin, yokluğa da;
İkisini de bezeyen (Süsleyen) sensin.

Tebrizlilerin padişahı Şemseddin’den başkası gözünü arıtamaz (Temizleyemez, katışıksız duruma getiremez), açamaz (Sarılmış, katlanmış, örtülmüş, ertelenip unutulmuş, kapalı halde unutulmuş problemleri ortaya çıkarıp özeleştiri için ortaya çıkartamaz);
O isterse açar gözünü (Dikkatini görmen gereken yere çeker) senin, fakat onlardan değilsin sen.

A bizi kınayıp (Yapılan işin kötü olduğunu belirten söz söyleyip) duran, sen âşığı şöylesine (Sıradan, hiçbir şey görmeyen, bilmeyen) bir adam mı sandın ki âşıklara vardın, öğüt vermeye (Ne yapacağını, ne yapmayacağını söylemeye), afsun (Sihir etkisi yapan sözler söylemeye) okumaya koyuldun?

Gâh (Bazen) kapalı örnekler getirmedesin, gâh apaçık laflar etmedesin, bizim kumluk yerimizi nasıl olur da tohum ekmeye kalkışırsın?

A kumsal, buğday ambarından hiç utancın yok senin;
Aldırış bile etmiyorsun, çünkü buğdayı yoğa satmışsın.

A tohum bitiren yer, tohumun aslı da zaten sensin, çünkü başak, sonucu senden bitip boy atıyor.
                             ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Mutlak olan bir varlık olmadığımızı, bize verilen süre kadar varlığımızı devam ettirebileceğimizi öğrendik.
2.    Var olan güzellikleri kabul etmekle veya yok saymakla yok olmayacağını, ancak kendimizi kandıracağımızı öğrendik.
3.    Hevese kendisini kaptıran kişinin gezici olduğunu, hiçbir yerde yer edinemeden verilen yaşam zamanında gezip duracağını öğrendik.
4.    “Yok” demenin söz ve düşüncede cimrilik, kolaya kaçmak olduğunu, insan var olanları gördüğü halde yok demesinin cimrilikten kaynaklandığını öğrendik. 
5.    Âşıkların akıllı ve gören göze sahip kişiler olduğunu öğrendik.
6.    Âşığın içinden çıkıp vücut bulan, boy gösteren güzelliklerini öğrendik.
                       * 
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin düğüm üstüne düğüm atılmış içsel sorunların karışıklığından ve derinliğinden insanı kurtardığını, temizlediğini, özeleştiri yaptırırken kişinin unuttuğu ama rahatsız etmeye devam ettiği her ne ise ortaya çıkarıp temizlediğini, tedavi ederek iyileştirdiğini öğrendik, anladık.
                            *

RAVLİ

Popüler Yayınlar