Gadre uğramış ihtiyar bir kadın,
bir gün Sultan Sancar’ı eteğinden yakaladı.
Ey sultan! Dedi.
Senden pek az iyilik
görenlerdenim, fakat her yıl yeni bir zulmüne şahit oldum.
Köyüme sarhoş bir şahne (Polis, zabıta).Kaç defadır yüzüme tokat attı.
1060- Beni suçsuz yere
evimden çıkardı, saçlarımdan yakalayarak köy başına kadar sürükledi.
Türlü zulümleriyle, bana bir
an nefes aldırmıyor, sitem damgasını canıma, gönlüme vurmuştur.
Falan gece köyde vurulan
falan adamı kim öldürdü?
Diye beni sıkıştırıyor, katil
nerede? Diye evimi araştırıyor.
Ey şah!
Bundan daha fazla zebunluk
(Zayıflık, güçsüzlük, acizlik) olabilir mi?
Asıl katil, o sarhoş şahnenin
tam kendisi iken benim gibi zavallı bir ihtiyar kanınla gürültü etmekten
maksadı nedir?
1065- Bunlar bir taraftan
davullarla memlekette haraç toplarken öte taraftan da ihtiyar bir kadını
eziyetle suçlandırmaktan çekinmezler.
Bana bu zulmü yapan şahne
benim namusuna, senin de adaletine el uzatmıştır.
Bak şu yaralı göğsüm dayaktan
çürüdü.
Kendimden ve canımdan bezmiş
bir haldeyim.
Eğer bu zalimden hakkımı
almazsan yaptığı zulümlerin
hesabı kıyamet gününde senden sorulacaktır.
Adalet davasındasın ama ben
sende adalet bulamıyorum., hala seni zulümden el çekmiş göremiyorum.
1070- Sultanlardan halka
kuvvet ve yardım ulaşır.
Fakat bir kere bak ki senden
bize ne hakaretler geliyor.
Yetim malı yemek adalet
değildir.
Bu töreden vazgeç ki şerefli
insanlara yaraşmaz.
Yaşlı dulların eşyasını
soyma.
Onların ak saçlarından utan.
Sen bir kul olduğun halde
şahlık davası güdüyorsun.
Hayır, şah değilsin.
Çünkü kendini hiç
kullanamamışsın.
Şah ülkenin işlerini düzenlemeli, halkın başında bekçilik
etmelidir.
1075- O zaman bütün halk,
onun fermanına baş eğer, sevgisini canlarda ve gönüllerde saklar.
Hâlbuki sen ülkenin altını
üstüne çevirdin?
Türklerin devleti yücelik
mertebesine erişince memlekette adalet sevgisi yer tutmuştu.
Sen ise adaletsizliği
korudun.
Demek ki sen Türk değil,
çapulcu bir Hindusun.
Senin yüzünden saadetin
yuvası harap oldu.
Senin elinden köylünün
harmanı ekinsiz kaldı.
1080- Ölüm yaklaşmadan önce
aklını başına topla.
Elinden gelirse bir adalet
kalesi yap.
Senin göstereceğin adalet, yârinki
hayatına ışık saçan bir kandil, bu gün de yarin da sana yoldaş olacaktır.
İhtiyar kadınları
iltifatlarınla sevindir.
Bu sözü bir karıdan dinle de
aklında tut.
Pençeni biçarelerin (Çaresizlerin, acizlerin) tepesinden kaldır ki
yaslıların nacaklarını yemeyesin.
Böyle her köşeden daha ne kadar oklar savuracaksın?
Gideceğin yerden hala gaflettesin (Habersiz, dikkatsiz)
1085- Sen cihan kalelerini
açmak için bir anahtar olarak geldin, zulüm için yaratılmadın.
Cefayı azaltmak için seni şah
seçtiler.
Başkaları yara açsa da sen
merhem olacaksın.
Zayıfların âdeti sana nazlanmak, senin ödevin ise onları okşamaktır.
Kulağını iyi aç, şu birkaç
zavallının dileğini yerine getir.
Horasan ülkesinin padişahı
olan Sancar bu sözlere değer vermediği için ziyanlı
çıktı.
1090- Bu devirde adalet yeryüzünden kalkmış, sanki Simurg (Anka kuşu) kuşunun kanatları arasında vatan tutmuştur.
Artık şu toprak üstünde
neşeden bir eser, şu gök kubbe altında utanma
denilen bir şey kalmadı.
Kalk, ey Nizami.
Şimdi bol-bol ağla, gönüllere
kan doldu, kan ağla!Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***