29 Mart 2013 Cuma

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 24

SULTAN SANCARLA ZULME UĞRAMIŞ İHTİYAR KADININ HİKÂYESİ

Gadre uğramış ihtiyar bir kadın, bir gün Sultan Sancar’ı eteğinden yakaladı.
Ey sultan! Dedi.

Senden pek az iyilik görenlerdenim, fakat her yıl yeni bir zulmüne şahit oldum.
Köyüme sarhoş bir şahne (Polis, zabıta).
Kaç defadır yüzüme tokat attı.

1060- Beni suçsuz yere evimden çıkardı, saçlarımdan yakalayarak köy başına kadar sürükledi.

Türlü zulümleriyle, bana bir an nefes aldırmıyor, sitem damgasını canıma, gönlüme vurmuştur.

Falan gece köyde vurulan falan adamı kim öldürdü?
Diye beni sıkıştırıyor, katil nerede?
Diye evimi araştırıyor.

Ey şah!
Bundan daha fazla zebunluk (Zayıflık, güçsüzlük, acizlik) olabilir mi?

Asıl katil, o sarhoş şahnenin tam kendisi iken benim gibi zavallı bir ihtiyar kanınla gürültü etmekten maksadı nedir?

1065- Bunlar bir taraftan davullarla memlekette haraç toplarken öte taraftan da ihtiyar bir kadını eziyetle suçlandırmaktan çekinmezler.

Bana bu zulmü yapan şahne benim namusuna, senin de adaletine el uzatmıştır.
Bak şu yaralı göğsüm dayaktan çürüdü.

Kendimden ve canımdan bezmiş bir haldeyim.
Eğer bu zalimden hakkımı almazsan yaptığı zulümlerin               hesabı kıyamet gününde senden sorulacaktır.

Adalet davasındasın ama ben sende adalet bulamıyorum., hala seni zulümden el çekmiş göremiyorum.

1070- Sultanlardan halka kuvvet ve yardım ulaşır.
Fakat bir kere bak ki senden bize ne hakaretler geliyor.

Yetim malı yemek adalet değildir.
Bu töreden vazgeç ki şerefli insanlara yaraşmaz.

Yaşlı dulların eşyasını soyma.
Onların ak saçlarından utan.

Sen bir kul olduğun halde şahlık davası güdüyorsun.
Hayır, şah değilsin.

Çünkü kendini hiç kullanamamışsın.
Şah ülkenin işlerini düzenlemeli, halkın başında bekçilik etmelidir.

1075- O zaman bütün halk, onun fermanına baş eğer, sevgisini canlarda ve gönüllerde saklar.

Hâlbuki sen ülkenin altını üstüne çevirdin?
Türklerin devleti yücelik mertebesine erişince memlekette adalet sevgisi yer tutmuştu.

Sen ise adaletsizliği korudun.
Demek ki sen Türk değil, çapulcu bir Hindusun.

Senin yüzünden saadetin yuvası harap oldu.
Senin elinden köylünün harmanı ekinsiz kaldı.

1080- Ölüm yaklaşmadan önce aklını başına topla.
Elinden gelirse bir adalet kalesi yap.

Senin göstereceğin adalet, yârinki hayatına ışık saçan bir kandil, bu gün de yarin da sana yoldaş olacaktır.

İhtiyar kadınları iltifatlarınla sevindir.
Bu sözü bir karıdan dinle de aklında tut.

Pençeni biçarelerin (Çaresizlerin, acizlerin) tepesinden kaldır ki yaslıların nacaklarını yemeyesin.

Böyle her köşeden daha ne kadar oklar savuracaksın?
Gideceğin yerden hala gaflettesin (Habersiz, dikkatsiz)

1085- Sen cihan kalelerini açmak için bir anahtar olarak geldin, zulüm için yaratılmadın.

Cefayı azaltmak için seni şah seçtiler.
Başkaları yara açsa da sen merhem olacaksın.

Zayıfların âdeti sana nazlanmak, senin ödevin ise onları okşamaktır.
Kulağını iyi aç, şu birkaç zavallının dileğini yerine getir.

Horasan ülkesinin padişahı olan Sancar bu sözlere değer vermediği için ziyanlı çıktı.

1090- Bu devirde adalet yeryüzünden kalkmış, sanki Simurg (Anka kuşu) kuşunun kanatları arasında vatan tutmuştur.

Artık şu toprak üstünde neşeden bir eser, şu gök kubbe altında utanma denilen bir şey kalmadı.

Kalk, ey Nizami.
Şimdi bol-bol ağla, gönüllere kan doldu, kan ağla!

                                  ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
RAVLİ AH yaz Google den oku.
                                    *
RAVLİ

Popüler Yayınlar