15 Mart 2013 Cuma

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 7

PEYGAMBERLERİN SONUNCUSU OLAN HZ. MUHAMMED HAKKINDA İKİNCİ GÜZELLEME.

Ey varlığı en temiz ruhlardan daha temiz olan yüce peygamber.
Senin ruhuna canımın beslediği (Varlığım) feda olsun.

Rahmet (Acıma, esirgeme, koruma) yurdunun nükte (Herkesin anlayamayacağı ince mana) yeri sensin.

Zahmet noktasına kalem çeken sensin.
(Kolaylık sağlayan)

230- Sen Arap yolcularının Ay’ı, Acem (Arap kavminden olmayan kimse) şahlarının şahısın.
Doğru yol senden gider.

Sen her ne kadar yolda görünmüyorsun ama dünyanın en büyüğü, cihanın ulusu sensin.

Turfanda hurma yediğin o ziyafet sofrasından bizim için ne nimetler getirdin?
(Miraçtan ne nimetler getirdin?)

Senin gibi kerem (Asalet, asillik, soyluluk, cömertlik, el açıklığı, lütuf, bağış, bahşiş) sahibi seyirciler gizli nimetlerini yalnız yemezler.

Dudağını aç ki âlemin ağzı şekere dönsün.
Ağzının suyundan taze bir hakikat meyvesi yesinler.

235- Ey zülfünün gecesi kurtuluş sabahı olan peygamber.
Senin sevginin ateşi abıhayattır (Ebedi hayat, ölümsüzlük).

Akıl, senin yüzünü görmekle perişan oldu.
Perişanlığın zinciri senin zülfündendir.

Çarh (Devreden düzen), senin kemerinin halkasında bir köle, sabah; senin yanağının güneşinden bir tebessümdür.

Senin toprağın Süleyman’ın hava üstünde gezen tahtından daha üstündür.
Ne diyorum, senin bahçen (Kabrin) cennet bağından daha güzel değil mi?

Sana ibadet seccadesi olan Kâbe şimdi mübarek dudaklarının gül suyuna susamıştır.

Kirlenmiş âlem, temizliği senin sayende buldu.
Kâbe, misk kokusunu senden aldı, çevresine misk saçan o kavim (Müslümanlar) senin o misk kokulu toprağının mayasındandır.

240- Cihan senin taç-ü tahtını taşır, tahtın yeryüzü, tacın da gönüllerdir.
Sen bir ay ışığı olduğun için gölgen yoktur.

Belki sen bizzat Tanrı ışığının gölgesisin.
Dört bayrak (Dört tekbir: 1.Allahu Ekber, 2.la ilahe illallah-i vallahi 3. Allahu Ekber 4.velillahil hamd), Müslümanlığın direği, beş dua (Beş vakit namaz) ise sultanlık nöbetidir.

Düşkünlerin toprağı, senin feyzinle gül bahçesi oldu.
Kudret sahiplerinin gözleri de senden aydınlandı.

Ayağın Miraç gecesinde feleklerin başına yükseldi, âleme kıvanç verdi.

245- Senin şerefinden semaların eteği mücevherlerle doldu.
Göklerin çevresi altın rengine boyandı.

Sabah rüzgârı, seher vakti vefa eliyle senin kokunu sürünür.
Saba’nın dolaşabildiği her yere amber ordusu bayrak diker.
(Her taraf amber kokularıyla dolar.)

O titrek amberden (O kaküllerden) dağıttığın kokuları her iki aleme bol-bol saçarsın.

Sidre tahtının bezeklerinden işlenmiş bir şerittir.
Arş, senin sarayındaki kürsiden daha aşağıdır.

250- Senin ruhunun penceresi aydın bir sabahtır.
O güneş içinde Arş bir zerre gibi kalır.

Kıyamet gününün ışığı aynada belirseydi (Kıyamet yakın olmasaydı) senin nurun, nasıl toprak altına girerdi.

Ey kutlu hazine, sen toprakta yattıkça hazineleri toprakta saklamak gerektir,
Senin hazinene fakr’in (Allah’tan başka hiçbir şeye muhtaç olmamak) kâfi bir viranedir.

Mumuna pervane (Işığa gelen ve kendini yok eden kelebek) olmakta da gölgen yetişir.

Yuvarlak felek, yolunun amacı, cihan kovasının çemberi (Çevresi) kuyunun ipidir.
(Bunlar senin seviyenden aşağıdadır.)

255- Bu ak kara ülkelerin sultanları (Güneş ve ay) senin yolunda habercilik yapan birer kılavuzdur.

Akıl, şifa aramaktadır.
Onun hekimi sensin!
Ay, yol hazırlığı yapmaktadır.

Aradığı sevgili sensin.
Kalk, vuslatını (Sevgili kabul edip kavuşmak isteyenleri) gözleyenlerin gecesini gündüz et (Yolunu aydınlat), Nizami’nin gönlünün ışığını parlat.

                                ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
Neler öğrendik:

1.   Varlığımızı temizlerden daha temiz ruh olan Peygamberimize feda etmemiz, canımızı vermemiz gerektiğini öğrendik.

2.   Tanrı’yı arayanların, bu yolda olanlara kolaylıklar sağladığını öğrendik.

3.   Peygamberimizin ağzından çıkan sözlerin hakikat nimetleri olduğunu, ziyafet oluşturduğunu, Müslümanların ağızlarını tatlılaştırdığını öğrendik.

4.   Peygamberimize ateşli sevgisi olanların mezarın karanlığından kurtulacaklarını, ölümsüzlüğe kavuşacaklarını, yok olmayacaklarını öğrendik.

5.   İman kokusu alanların Peygamberimizin ölmediğini, mayasının ebedi olduğunu, kendimize de bu mayadan katarak mayalanmamız gerektiğini öğrendik.

6.   Peygamberimize Tanrı’nın ışığının vurduğu, karanlıkta kalanların gözünün ışığı olduğunu, inananları kudret sahibi yaptığını öğrendik.

7.   Peygamberimizin her sözünün aydınlık verdiğini, karanlıkta kalanları, garipleri, çaresizleri kurtardığını öğrendik.

8.   Peygamberimizin bir hazine olduğunu, uğraşarak, çalışarak bu hazineden yararlanmamız gerektiğini öğrendik.

9.    Ruh sağlığına kavuşmak isteyenlerin şifasının Peygamberimizi sevmek ve onun sözünden ve ruhundan tedavi olmakla sağlanacağını öğrendik.

10.                  Peygamberimizin Tanrı’dan aldığı bilgiler ile hekimlik yaptığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Peygamberimizin sözlerinden aklımız doğruyu görür ve kolayca kabul eder.

Ayrıca sözleri Tanrı tarafından beğenildiği ve desteklendiği için nur yükleşmiştir ve bu bize aklın sınırından ileri, delil şahit aranmaksızın inanmayı sağlar ve bize hızlı yol almamıza imkân verir.

Nurlu olan bir söz kolayca anlaşılır ve kabul edilir.
Yani karanlığı senin için aydınlatır, sana karanlıkta, şaşkınlıkta, kararsızlıkta, belirsizlikte doğru görüş imkânı ve doğru seçenek yapmanı sağlar.

Nurundan yararlanmak için saygı, sevgi ve bağlılık gerekir.
Yani bir bütün olarak görmek, kabul etmek ve yaşantına uygulaman gerekir.

Eğer işine gelenleri kendi düşüncene destek, yapacağın işe dayanak için kullanmaya çalışıyorsan sözünden yararlanırsın, nurundan yararlanamazsın.

                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar