Geri kalan perdeler ondan, (O perdeden) meydana gelirler.
Bunlar sağlık ve maldır.
Sıhhatli olan insan:
“ Hani Tanrı?Ben bilmiyorum ve görmüyorum!” der.
Hâlbuki bir yeri ağrır,
ağrımaz (Hemen):
“ Ya Allah! Demeğe başlar ve Tanrı ile sırrı, sözü bir olur.
İşte bunun için sağlığın onun perdesi ve Tanrı’nın o ağrının altında gizli olduğunu görüyorsun.
İnsan malı ve nasibi olduğu
müddetçe arzularının sebeplerini hazırlar.
Gece gündüz onlarla uğraşır.
Fakirlik yüz gösterir
göstermez, iradesi zayıflar ve Tanrı’nın etrafında dolaşır.
Şiir:
Bana seni mestlik (Sarhoşluk) ve fakirlik
getirdi.Ben senin mestliğinin ve fakirliğinin kuluyum.
Ulu Tanrı, Fravun’a dört yüz
yıl ömür, mal, mülk, padişahlık ve her türlü arzusunu yerine getirmeyi nasip
etti.
Bunların hepsi onu Tanrı’nın huzurundan uzak bırakan perdelerdi.
Sakın Hakk’ı anmasın!
Diye, bir gün onun arzusunu
yerine getirmezlik etmedi ve ona bir baş ağrısı vermedi.
(Nihayet) bir gün sen kendi
muradınla (Dileğinle, amaçınla) meşgul ol ve bizi hatırlama, gecen hayırlı olsun! Dedi.
Süleyman senin mülkünden
doydu, Eyüb beladan kanmadı.
***
FİHİ MAFİH MEVLANA
HAZRETLERİ Maarif basımevi 1954
Çeviren Meliha Ülker TARIKAHYA
***
Neler öğrendik:
1.
Tanrı’nın
varlığını görmezlikten gelmemize iki engel olduğunu, bunların sağlık ve mal olduğunu
öğrendik.
2.
Sağlığı ve malı
olanın istekleri peşinde koşup yaşadığını, Tanrı’yı aramadığını, anmadığını öğrendik.
3.
Tanrı’nın
sevmediği kuluna sağlık ve mal verdiğini, o kulun mallarının bekçisi ve
hizmetçisi olarak isteklerinin peşinde koşup kıymetli ömrü harcadıklarını
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Allah yolunda olan her an
fakirliğin verdiği ihtiyaç uyarısıyla yeniden Tanrı’yı arar, yalvarır, yakarır,
aradaki perdeyi bu yalvarışla kaldırarak bir olur, birlikte olur.
Sağlığını kaybedenin de
tekrar kendisine sağlık verme gücünde olan Tanrı’yı hatırlar ve yalvararak istek
yoluyla saygısını sunar, gücünü kabul eder.
Yaren, bu durumda dervişlerin
neden fakirlik istediklerini ve fakirliği tercih ettiğini öğrenmiş ve anlamış
olduk
Çünkü fakirlik yoluyla
yalvarış ahlakını kazanıyor ve Tanrı ile bir olmanın hazzını, mutluluğunu
yaşıyorlar.
Dikkatli bir bakarsan
fakirlerin daha mutlu ve güler yüzlü olduklarını görürsün.
Zenginleşmiş insanlara da bakarsan yüzleri gülmez, bahanelerle fakir kardeşlerinden uzaklaşır, mutsuz ve yalnız bir hayatı seçerler.
İşte böyle insanlar Tanrı’nın
sevmediği kullardır.
Mal para vermiş yani çocuğa
oynasın diye oyuncak verme hükmünde kıymetli ömürlerini boşa harcayarak
tüketirler.
Babası ona ruhu parlak, aydınlık, süslü, kuvvetli olsun ister ama ne çare ki fakirlikte
büyümesine rağmen fakirliğinin insana verdiği mutluluğu anlamamış;
Ben
çalıştım, ben kazandım diyerek kendi aklınca iyi yaptım sanarak Tanrı’nın tayin
ettiği az bir zamanı yaşar.
Elbette hepimizi ahret hayatı
bekliyor ve bu dünya hayatı kadar kısa da değil.
Allah bizi sevgisiyle, aşkıyla meşgul olan kullardan eylesin.
Âmin.
*
RAVLİ