Bütün cihan mülkü senin bayrağının altındadır.
Biz seninle varlığa kavuştuk,
sen ise kendiliğinden var olmuşsun.
Senin varlığında şekil ve
tertip yoktur.
Sen hiç kimseye benzemezsin.
Hiç kimse de sana benzemez.
Hiç değişmeyen bir varlık
varsa sensin.
Hiç ölmeyen ve ölmeyecek olan
ancak sensin.
55- Biz, hep geçiciyiz.
Sonsuzluk sana mahsustur.
Ulu ve kutlu saltanat sana
aittir.
Feleğe (Gök cisimlerinin düzenli dönmesi), şu dönüp dolaşma
kudretini veren senden başka kim olabilir?
Ten tenceresine can tuzunu
atan (Lezzet, değer) senden başka kimdir?
Başlangıcı olmayan varlığın,
seni bütün cihana haykırmaktadır.
Senden başka “ Ben Hakkım” sözünü kim söyleyebilir?
Adın, canların yüzüğüne
kaştır (Onların içine işlemiştir).
Yüce varlığın, öç almak
isteğinden arîdir.
(Temiz, katışıksız,
günahsız).Senin adın gönüllerde yazılıdır.
Buyruğun Nun ve Kalem’e emir
vericidir.
( Nun.
Kaleme ve (Kalem tutanların),
yazdıklarına Andolsun ki (Resulüm), sen Rabbinin nimeti sayesinde mecnun
değilsin.)(Kalem suresi 1-2)
60-Ebedi sonsuzluk senin
zatındır.
Cömertliğin, iyi kötü her
yaratığa azık dağıtıcıdır.
Dünya senin buyruğunla
yerinde durmaktadır.
Gök kubbeyi direksiz yaratan
sensin, senden sabır ve tahammül erişmeseydi, aşkın takati tükenir, kutlu
adının cazibesine kapılır giderdi; senin cömertliğin cihan ufuklarını tuttuğu
andan beri yerin sırtı ağır yükler yüklendi.
Yeryüzü, senin kereminden
doğmasaydı, yerin göbeği olan kutlu Kâbe’nin ölü bir cesetten ne farkı kalırdı?
65- Kulluk bağı, ancak senin
aşkınla tutunur.
Senden başkasına tapmak varsa
haramdır.
Seni söylemeyen her şeye
karşı susmak, seni hatırlatmayan her şeyi unutmak gerektir.
Gecenin sakisi (Ay) senin kadehinden bir yudum içmiş, seher kuşu (Bülbül) senin adının şarabından neşelenmiştir.
Perdeyi kaldır da kendi
birliğinle görün, o perde, ben bile olsam topla!
Feleğin aczini feleğe bırak,
cihanın düğümünü cihandan çöz.
70- Şu günlerin ayetlerini
değiştir, şu yıldızların şekillerini boz, dillerdeki sözü yine kaleme getir, şu
dünya tuzağını yine yokluğuna terk et.
Karanlıkta kalmışları
aydınlat.
Cevherlere bağlı olanları
arazdan uzaklaştır, altı köşeli kürsüyü hokkasını şu arz yuvarlağına vur.
Zuhal kayasını (Soğuk, kuru, uğursuz, keder ve üzüntü veren; ahmak, bilgisiz,
korkak, cimri, kıskanç, yalancı, tembel, kafasız ve zarar veren huylar
oluşturan Satürn yıldızı) Zühre’nin (Kalbe
sevinç veren, yumuşaklık, sevimlilik, zarafet, neşeli, istekli, oynak, şarkıcı,
birleşme ve tebrik etme ile güzel huylar oluşturan Venüs yıldızı) kadehine
çarp.
75- Şu yıldızların ipini kopar, bağı kopmuş gerdanlık gibi tane-taneolsunlar.
Şu gece kuşunun kanatlarını kır, unsurların boynundan tabiat boyunduruğunu kaldır.
Yıldızların cesetlerini doğdukları
yerlerden aşağı fırlat.
Yerin şu çamur örtüsünü kazı,
yeryüzünde bir kerpiç kalıbı bile kalmasın.
Dünyanın çevresinden
karanlığın tozunu sil, açık bir alın gibi dümdüz olsun.
Zamanenin bu yeni düzeni daha
ne zamana kadar!O eski Tanrısal ruh âleminin perdesini kaldır.
(Gizlenen ilahi âlemi göster)
80- Çarkın gerdenini (Gerdan)
hareketten de, durgunluktan da kurtar, dışarı fırlat, adaletsizlik ateşine su
serp, havayı topraktan daha alçak bir yere kapat, müneccimlerin defterlerini
yak, güneşe tapanların gözlerini bağla, kâinatı hilalin dönüşünden kurtar, şu
perdede biraz hayal oyunları göster, ola ki senin tanrılığını gerçeklesinler de
kendi yokluklarını görüp anlasınlar.
85- Bizden birçoklarımızı
kahrediyorsun, fakat bundan dolayı hiç kimseye şikâyete yüzümüz yok.
Kanını döktüklerinin diyeti,
öldürdüklerinin bedeli yoktur.
Cana akıl aydınlığı, dile
gönül zevki vermişsin, gecenin menzilini uzatıyor, aşağıdan giden yolu tekrar
geri çeviriyorsun.
Dünya, dönmeyi, kutup yerinde
saymayı senden öğrendi, varlık bahçesi, hayat suyunu senden aldı.
90- Yabani gülün açılması
sabah rüzgârından değildir.
Tutya, senin toprağının
feyzinden (Bolluk ve bereket) meydana geldi.
Goncalar, kemer kuşanmış biz
kuluz diyorlar.
Güller, bütün cismimizdeki
can sendedir, diye haykırıyorlar.
Kulun Nizami senin duacındır.
Her iki cihanda senin
bucağının toprağıdır.
Hatırını marifetten mamur
kıl, boynunu gam halkasından âzâdet. (Hür et)
***
Mahzen-i Esrar Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13
***
RAVLİ