Ene’l Hak (Ben Tanrı’yım) ilmini
bilmek bedenler ilmi, Ene’ Hak olmak ise, Dinler ilmidir.
Bunun gibi çerağın (Mum, kandil, lamba ve başka ışık ışık veren araç) nurunda (İlahi bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklıkta) yanmak ise dinler ilmidir.
Görünen her şey dinler
ilmidir ve bilgi ilm-i ebdândır (Beden bilgisi),
Sen dersin ki:
Mutlak olan görüş
ve görmektir, geri kalan ilimler hayal
ilmidir.
Mesela (Bir) mimar düşünüp
bir okul yapmayı tahayyül (Hayalde canlandırma) etse,
her ne kadar o düşünce doğru ve sevap (Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verildiğine inanılan ödül) ise de hayaldir (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeydir).
Okulu yapıp bitirince gerçek
olur.
İşte hayalden hayale de
farklar vardır.
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve
Ali’nin hayali, sahabenin (Hz. Muhammed'i görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslümanların) hayalinden üstündür.
Hayal ile hayal (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeyler) arasındaki
fark çoktur.
Bilgili bir mimar, evin
temelini atmayı tahayyül (Hayalde canlandırma)
eder, mimar olmayan da böyle bir hayalde bulunur.
Fakat bunlar arasındaki fark
pek büyük olmalıdır.
Çünkü mimarın hayali gerçeğe
daha yakındır.
Fakat gerçekler âleminde de
görüşten görüşe, sonsuz farklar vardır.
İşte bunun için o,
karanlıktan yedi yüz perde ve nurdan yedi yüz perde vardır, dedikleri, hayal
âlemi olarak ne varsa, karanlık perdesidir ve gerçekler âlemi olarak da ne
varsa onlar da nur perdeleridir.
Fakat hayal olan karanlık
perdeleri, son derece latif (Yumuşak, hoş, güzel, nazik)
olduklarından hiç fark görünmez.
Bu kadar muazzam ve derin
farka rağmen gerçeklerde de o fark anlaşılamaz.
***
FİHİ MAFİH MEVLANA
HAZRETLERİ Maarif basımevi 1954
Çeviren Meliha Ülker TARIKAHYA
***
Neler öğrendik:
1.
Ene’l Hak
ifadesini bilmek, ancak bir bedene sahip olan
insanın söyleyebileceği bir ifade biçimi olduğunu, Çünkü Allah kendisini süphan (Her türlü arazlardan, kusur ve eksikler ayrı
tutmak) kelimesi ile ifade ettiğini öğrendik.
2.
Ene’l Hak olmak ise din ilmi yolundan giderek kendini Hak’ta yok
etmekle olacağını öğrendik.
3.
Hakkı görmenin ayrı bir şey olduğunu, bu nurla kendini yok ederek Hakta var olmanın ayrı bir eylem
olduğunu öğrendik.
4.
Görmenin bir hayal mesafesinde olduğunu, bu hayalin
gerçekleşmesinin olmak olduğunu öğrendik.
5.
Gerçeğe yakın
olan hayalin beğenildiğini ve gerçekleştirildiğini öğrendik.
6.
Gerçeklerle
hayallerin birbirine çok yakın olduklarını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Var olmayanı hayal edemeyiz.
Hayal var olan hakikatin
özüne kadar uzayan bin dört yüz tanı ve sanı ile karışmış aklın bakış netliğine
göre anlatmaya çalıştığı hakikate diyoruz.
Görmemizde ışık gereklidir,
değerlendirecek akıl gereklidir.
Doğru görüş için kuvvetli
ışık ve onu tanımlayacak dikkatli, akıllı, inançlı ve arayış içinde olan bir
ruh gereklidir.
Seyretmek, bakmak, görmek
ciddiyetimize ve yakınlığımıza göre ifade edilmektedir.
Ulaşabileceğimiz, kavuşabileceğimiz,
elde edebileceğimiz, kullanabileceğimiz bir duruma çalışmalarımızla ve Allah’ın
yardım etmesiyle gerçekleşebileceğini öğrendik, anladık.
RAVLİ ENEL HAK yaz Google den
incelemelisin.
RAVLİ PERDE yaz Google den
incelemelisin.
RAVLİ GAYB yaz Google den
incelemelisin.
*
RAVLİ