30 Mart 2013 Cumartesi

MAHZENİ ESRAR SIRLAR HAZİNESİ 26

KERPİÇ DÖKEN İHTİYARLA PALAVRACI DELİKANLININ HİKÂYESİ

Şam taraflarında bir ihtiyar vardı ki periler gibi halk arasından çekilmişti.

1140- Vücudunu otlarla örter, kerpiç dökmekle rızkını kazanırdı.
Onun kerpicinden kendisine bir mezar yapanlar günahkâr bile olsalar azap görmeyeceklerine inanırlardı.

Riyazet (Açlıkla nefsini terbiye edenler) erenleri dünyadan göçerken kabirlerinin lahdini onun kerpiçlerinden yaparlardı.

Günlerden bir gün ihtiyar, o iş güç arasında didinip uğraşırken ansızın güzel bir delikanlı çıkageldi ve şu suretle söze başladı.:

1145- Bu senin yaptığın ne zebunluk (Zayıflık, acizlik, güçsüzlük), ne düşkünlüktür?
Toprakla uğraşmak bayağıların işidir.

Kalk toprağı boşuna yaralama, senden elbet bir ekmeği esirgemezler.
Bu kerpicin kalıbını ateşe at yak.

Başka bir kalıptan yeni kerpiçler dök.
Ahret evini yapmaya çalış.

Birkaç kesekle (Toprak parçası) ne uğraşırsın?
Senin su ve toprakla ne işin var?

Artık kendini ihtiyarlar arasında say.
Gençlere yaraşan şu işi onlara bırak.

1150- İhtiyar cevap verdi:
Çocukluğun lüzumu yok, sen kendi işine bak ve merak etme.

Kerpiç dökmek ihtiyarların sanatı, yük taşımak tutsakların kârıdır.
Ben bir gün senin önünde el açmamak için bu sanatı elde ettim.

Hazine toplamak sevdasıyla kimsenin maskarası değilim.
Zahmetlerimin elinden de kanaat nimeti yiyorum.

Bu geçim yolunda beni ayıplama.
İş dediğin gibi değilse yediğim, içtiğim şeyleri bana haram et.

1155- İhtiyarın sözlerinden onu tenkit eden delikanlı ağlayarak uzaklaştı.
Ey Nizami!

Daha ne kadar dünya kapısını çalacaksın?
Çalacak kapı arıyorsan kalk, din kapısını çal.

                                 ***
Mahzen-i Esrar
Nizami
M.E. B. Şark İslam klasikleri 13

                                 ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar