8 Kasım 2012 Perşembe

AÇ GÖZLÜ EVLATLARIN ÖYKÜSÜ

Bir zamanlar, çalışkan ve cömert bir çiftçi varmış.
Bu çiftçinin bir sürü boş gezen ve açgözlü oğlu varmış.

Ölüm döşeğinde, onlara araziye altınlarını gömdüğünü söylemiş ama yerini hatırlamıyorum demiş.

Yaşlı adam ölür ölmez, çocukları araziye koşmuşlar.
Her yeri kazmışlar ve altın bulamamışlar.

Babalarının cömert olduğunu ve altınları gömmeyip dağıttığını anlamışlar.
Altın aramaktan vazgeçmişler.

Arazi hazır kazılmışken buğday ekelim diyerek araziyi verimli tarlaya dönüştürmüşler.

O yıl ürünü alıp rahat yaşamışlar.
Yıllar boyunca aynı şeyi yapmışlar.

Babalarının gömdüğü sandıkları altını aramışlar, toprağı kazdıkları için buğday ekmişler, buğdayı satıp rahat yaşamışlar.

Yıllar sonra aslında babalarının onları eğitmek için kullandığı bir metodu olduğunu anlamışlar.
Dürüst ve çalışkan çiftçiler olmuşlar.

Gizli olan hazineyi aramaktan vazgeçmişler.

                                          ***

Yaren,
İyi anla, iyi bak.
Aranılan hazine açıkça çalışmanın içine konmuştur, içine karıştırılmıştır.

Karıştırılan bu hazine dağınık olduğundan sen ufak taneleri bir araya getirerek kolayca görünen ve kullanılan hale getireceksin.

Allah dağın içine madenleri kor ama ya toprağın içine karıştırır, ya da üstünü toprakla örter.

Yaren uğraşmadan, çalışmadan elde ediş yoktur.
İlle de çalışacaksın, ince düşüneceksin, ilgili olanları bir araya getireceksin, yer ve zamana uygun kullanıma sunacaksın.

Gökten, aniden, bir bilet alarak veya tesadüfen hayatının iyileşmesini, rahat ve huzura kavuşacağını bekliyorsan o tiren gitti, başka tiren de yok.

Çalışanı Allah sever.
Allah’ın sevdiğini kullar da sever.

Çalışan en azından kötülük etmek için zaman bulamaz.
Yani iyilik yapmıyorsan bari kötülük yapmamış olursun.

Hazır olmayan, kendini hazırlamamış birine servet verirsen koruyamaz, kısa sürede elinden çıkar.

RAVLİ
 

                                                      

Popüler Yayınlar