Rızk ez vey cû mecû ez Zeyd-ü Amır
Mesti ez vey cû mecû ez beng-ü hamur
(Hazreti
Mevlana, Mesnevi 5.inci cilt 1496 inci beyit açıklaması)
“
Rızkını ondan ara, Zeyd’den Amirden değil.
Mest
olmayı ondan iste, esrardan, şaraptan değil.”
İyi
bil ki bizimle hemdem olursan ariflerin (Sevgi ve
anlayışı kuvvetli) nükteli (İnce anlamlı,
düşündürücü ve şakalı söz) remizlerine (Gizli ve
kapalı söz) mahrem (Gizli sırlarını gören)
olursun.
Ney’in
sesinden vahdet sırrını (Allah’a yakın olma yolunu)
duyarsın.
Esrar
ve şarap içmeden mest (Sarhoş) ve hayran
olursun.
İkbale
(Baht açıklığı veya yüksek bir makama, arzuya, isteğe
ulaşmış olmak) erersin, Hakkın makbulü (Beğenilen,
kabul edilen, hoş karşılanan) olur, kendinle değil Hakla meşgul olursun.
Pir
(Hakka ulaşmış, isteklilere yolu gösterip aydınlatan
yaşlı akıllı bilge), Hakkın kudret elinde alettir.
Müritlere
(Tanrı’ya gidiş yolunu öğrenmek isteyenlere),
Hak onun (Pirin) vasıtasıyla vecid (Kendini unutarak
sevgili ile beraber olmak) ve hal (Davranış ve
yaşayışında uygunluk, uyumluluk) verir.
Eğer
pir seni can ve gönülden kabul etti ise, kabiliyetin olmasa da Hakka vasıl (Ulaşan, kavuşan) olursun.
*
Neler
öğrendik:
1. Rızkımızı, sarhoş olmayı, kendimizden geçmeyi,
Allah’tan istememiz gerektiğini öğrendik.
2. Birbirimizden çalarak, kandırarak, oyunlar düzerek
kazanmak yerine Allah’tan rızkımızın bollaştırılmasını istememiz gerektiğini,
Allah’ın verdiğinin hayırlı ve uğurlu olduğunu öğrendik.
3. Kendinden geçmek, sarhoş olmak isteğimiz varsa bunu
Allah’tan istememiz gerektiğini, O’nun verdiği sarhoşluğun maddeye ihtiyaç
duymadan olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Kazançta
aranılan özellik, üstünde toplamış öz; Hak rızasının bereketi olursa bizde
kaldığını, faydasını gördüğümüzü, Hakkın bize verdiği ile beslenmemiz
gerektiğini öğrendik, anladık.
Rızkın
aslının aslı ve Rezzâkın (Bütün mahlûkların rızkını
veren Allah) Allah olduğunu, rızık arayanlara da ulaştıranın Allah
olduğunu öğrendik, anladık.
Yardımın
Allah’tan olduğunu, diğer bütün sebeplerin araç olduğunu öğrendik, anladık.
Nasıl
ki insanın dostunun düşman olduğu, kardeşin kardeşinden kaçtığı, çocukların
babalarından kaçtığı gün olan Kıyamet gününü bu gün yaşayarak görenlerin:” Yarın olacak şey, bu gün oldu” diyerek önceden görme
görüşünü kazandığını öğrendik, anladık.
Ömrümüzü
bizi terk edeceklerle geçirmeyi sona erdirip ziyan etmememiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
Sahte
davranışlarla bağlandığımız, dost akraba dediğimiz bu gün belli olduysa; bu
sahte bağı gördüğümüz için Hakka şükretmemiz gerekir.
Dostlarımız
bizden ayrılış sebebinin: kendini büyük görmesiyle, kıskançlığından, gizli
düşmanlığından, çekemezliğinden ortaya çıktığında bizden yüz çevireceklerini,
bu duruma üzülmememiz gerektiğini, kendimizi aptal ve cahil yerine koymamamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
Dikkatsizliğimizden
dost diye bağlandığımızın hile tuzaklarından, gizli düşmanlıklarından
kurtulduğumuz için Hakka şükretmemiz gerektiğini, hakiki dost aramamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
Asıl
dost; ölüm olsa bile bizden soğuyup uzaklaşmayacağını, bağlılığının gittikçe
artacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ