18 Mart 2014 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 427

Çeşme-i şirest der tu bikenâr
Tü çırag mi şir cuy-i ez tefâr
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 5.inci cilt 1069 inci beyit açıklaması)

“ Sende kıyısı, bucağı olmayan bir süt kaynağı varken!
Sen neden tulumdan süt isteyip duruyorsun?”

Haydi!
Gözüne engel olan bu duvarı yık.
O can definesine tılsım gibi olmuştur.

Sebatsız cisim vakıa karanlıktır, fakat bu karanlık içinde âb-ı hayat (Hakiki aşk, İlahi aşk, ledün ilmi, Allah’ı anlama) akmaktadır.

A genç!
O âb-ı hayatı bulup içersen, artık ölmezsin, ebedi olarak kalırsın.

İskender gibi olan aklın, onu isteyerek gurbetleri dolaşıyor ama o âb-ı hayat âşık olan canın nasibidir.

Bu âb-ı hayat, pek aşikârdır (Açık, meydandadır), ama sen Hızır olmadığın için senden gizleniyor.

                                          ***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik.
1.    Çokluğa yol varken azlığa razı olmamızın utanç olduğunu öğrendik.
2.    Boş kaldığımız zaman hemen başka bir işe başlamamız ve Rabbimize yönelmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Gönül kapısına gitmemiz gerektiğini, her kapıya gidip şaşkınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
                                      *
İşte böyle yaren,
Aradığımız ölümsüzlük yolunun içimizde gizli olduğun, bunun adının da can olduğunu, bu can ilmini öğrenmek için de bir can sahibi olan bilge, yaşlı ve Allah adamı olandan kişiden öğrenmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Can ilminde ne kitap ne de söz olduğunu, sözsüz sessiz, harfsiz iletişim ve öğrenim olduğunu, gönülden gönüle sevgi ve saygı bağıyla başladığını öğrendik, anladık.

Nasıl ki Peygamber efendimiz bir okula gitmeden, kitap okumadan bilgin olduysa bu yolu öğreten pirden öğrenebileceğimizi öğrendik, anladık.
                                                *                                                   

RAVLİ

Popüler Yayınlar