4 Ocak 2013 Cuma

ŞEMSİ TEBRİZİ 41

Dervişin azığı yoksulluktur.
Yoksulluk da Allah yolunda dervişliktir.

Dervişliğin hırka ile ne ilgisi var ki, her yıl dokuz yüz bin akçe derviş hücrelerinde yatanlar için harcanır.

Her gün on koyun kesilir.
Hele havadan gelen gelirleri de sayısızdır.(M. 335)

Hazreti Muhammed (S.A.), "Benim Allah ile öyle bir anım otur ki, aramıza ne bir mahlûk, ne de en yakın bir melek giremez," buyuruyor. Allah’ına erişiyor.

Bu Şeyhlere sordum:
"Benim Allah ile öyle bir anım olur ki," sözü ile işaret edilen hal sürekli olur mu?

Bu ahmak şeyhler, hayır, dediler.
Sürekli olmaz.

Dedim ki:
Dervişin biri Hazreti Peygambere (S.A.) dua ediyordu ve diyordu ki: Allah sana daima topluluk versin.

Hazreti Peygamber buyurdu ki:
Hey, hey bu duayı bana etme!

Bana dua ederken, Allah’ım topluluğu ondan kaldır, Allah’ım ona dağınıklık ver diye yalvar!

Ben topluluk içinde aciz kaldım, örs oldum.
Ulu Allah, "Sanır mısınız ki, sizi gereksiz yarattık,"
(Müminun Sûresi, 115) buyuruyor.

Derler ki:
Bazı fenalık vardır ki, neticesi iyiliktir.

Yani ben yüz orduyu yağmaladım, yüzümü sana çevirdim, sen başka bir yerde uğraşıyorsun.

Sana saygı gösteriyorlar, bana göstermiyorlar.
Ben yüzümü hep sana çevirmişim.

Benim bütün varlığım, senin bütün varlığınla dolu.
Onun karşılığı olarak benim varlığımda bol-bol senin varlığın yaşıyor.

Biri kapının önünde içeri girmek için hep ağlayıp sızlar.
Giremezsin, sana izin yoktur derler.

Öteki de bir saat dışarı çıkmak için sızlanır hayır derler; bu nasıl olur?

Efendi, herkes kendi halini anlatır.
Allah kelâmının mânasın söylüyoruz, derler.

Hele bir hadiste, "Allah, ruhları tenlerden önce yarattı," buyurmuştur; bu nasıl olur?

Yüz binlerce yılı göz önüne getir ki bedenler yaratılmazdan önce geçmiştir.
Bu Hadis yani sonradan yaratılan varlıklardan birer perdedir.

Hades, yani sonradan meydana gelen şey, elbet de abdest almayı gerektirir.
Hades'ten yani abdesti bozan şeylerden arınmalıdır ki, namaza ve Allah katına yol bulasın.

Bilmiyorum ki sonradan yaratılan bir nesne yüce Allah'ın sözünü nasıl kavrayabilir?

Ancak gerektir ki, gizli-gizli Hak yolunda yürüsün, ruhu yok oluncaya kadar, geçici varlığı kalmayıncaya kadar bu yolda ilerlesin.

Nasıl ki o hikmet ehli zat, donuk ve eksik olmakla beraber şöyle demiştir:

Muhammed gerçi orada idi, varlıktan her ne varsa hep orada idi. Haktan başka her şey orada idi, ama yokluğa ve fanilik ülkesine gitti.

Evet, her şey yok olur.
Denilebilir ki o gelir, selâm sana, seni yalnız buldum, der.(M. 336)

Herkes bir şeyle uğraşır.
O işten hoşnut ve memnundur.

Kimi ruh ile ilgilenir, kendi ruhu ile uğraşır.
Daha başkaları aklı ile nefsi ile alışveriştedir.

Seni kimsesiz buluyoruz, bütün dostlar, kendi sevdaları peşine takılmış gitmişler, seni yalnız bırakmışlar.

Ben dostları olmayan bir dostum.
Onlar arasında gidenlerden şu nükte meşhur oldu:
"Allah, kuluna vahiy yolu ile neler bildirdi ise, bildirdi,"
(Necim Sûresi, 10) buyruldu.

Necim Sûresinin başından bu onuncu ayete kadar dışarı çıktı, her ne kadar dışarı çıkmasa bile.
Biri, o niçin Vahy etti diyor, diye sordu.

Dedi ki:
Ne söyledi ise söyledi.
Ruhu gelir, sorar ki, o sana söyledikleri ne idi, diye sorar.

Hazreti Peygamber (S.A.) ona ne konuştuksa konuştuk der.
Akıl da böylece gelir sorar, o da aynı cevabı alır.

Şimdi onun alnında bir satır yazı yazılmıştır.

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
 ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Dervişliği Allah yolunda ve halka muhtaçlık göstermeden yalnızca Allah’a muhtaç olarak yapılmasının ve yaşanmasının doğru bir davranış olacağını öğrendik.

2.   Dervişin kendisi ile Allah arasında hiçbir şeyin araya girmesine izin vermemesi gerektiğini öğrendik.

3.   Dervişin Allah ile ilişkisinin devamlı olması, kesik-kesit ilişkide olmaması gerektiğini öğrendik.

4.   Dervişin insanları veya başka şeyleri kendinde toplamasının yanlış olduğunu, her ne ona yaklaşıyorsa kendinden uzaklaştırması, Allah ile beraber olmanın uğraşısı içinde olması gerektiğini öğrendik.

5.   İnsanın dünyadaki canlılar içinde vazife ve sorumluluk taşıyan yeğene varlık olduğunu, İlahi sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten hiç kimse için mümkün olmadığını öğrendik.

6.   Yüzümüzü Allah’a çevirip varlığımızı Allah’ın varlığı ile doldurmamız ve Allah’ın varlığı ile yaşamamız gerektiğini öğrendik.

7.   Kiminin İlahi âleme girmesine izin verilmediğini, kiminin de İlahi âlemden çıkmasına izin verilmediğini öğrendik.

8.   Herkesin anlattığından kendi durumunu, konumunu anlattığını öğrendik.

9.   Ruhumuza sonradan bağlanan tenin, ruhlar âlemini görmesine engel bunun bir perde olarak doğru görüşümüze engel olduğunu, bundan temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.

10.                  Allah’tan Vahy alacak duruma gelmemiz için çalışmamız gerektiğini öğrendik.

11.                  Usulüne uygun temizlendikten sonra (Abdest) namaz kılabileceğimizi ve Allah katına yol bulabileceğimizi öğrendik.

12.                  Allah âlemini ancak ruhumuzun anladığını, insandaki parça aklın bunu anlamaya çalıştığını fakat anlayıp kavrayamayacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

RAVLİ ARAYA SOKMA-GİRME yaz Google dan incele.

Yukarıda yazıdan anladığımız Allah ile aramıza hiçbir şeyi yani aklımızı ve nefsimizi sokmamamızın gerektiğini öğrendik, anladık.

Bu yolda gidip gelen büyüklerimizin bize öğrettiklerinden yararlanarak nasiplenmemiz gerekiyor.

Vahi almanın tadını ancak alanların bildiğini, bunu o kişinin aklıyla bile paylaşmaktan sakındığını, yeri ve zamanı gelince aklına ve nefsine öğrettiğini öğrendik, anladık.

Temiz olmadan kazanımımızın olmayacağını, temiz yerlere kabul edilmeyeceğimizi öğrendik, anladık.

                                   *
RAVLİ

Popüler Yayınlar