Böyle yaparsa, onun bu
hareketi kendisine bir fayda sağlar, kalp gözünü kaplayan karanlıklardan
sıyrılır ve önündeki perdeler açılır.
İbni Çavuş onun için neler
diyor?
İnsanlar böyle bir Tanrı
erine ulaşmak için yurtlarını, analarını, babalarını, karılarını, çoluk
çoçuklarını, akrabalarını bırakarak Hint’ten, Sind’e ( Temiz
ülkeye) geldiler.
Demirden yaptırmış oldukları
ayakkabıları parça-parça oldu.
Bu zahmeti, o âlemden (Tanrı âleminden) koku almış olan bir eri
bulmak ümidiyle çekiyorlardı.
Bu dünyada ne kadar insanlar,
özleyiş içinde ölmüşler ve bu aradıklarını bulamamışlar, böyle bir erle evinde
(Oturduğun yerde) karşılaşıyorsun da bir de ondan yüz çeviriyorsun.
Bu senin için büyük bir bela
(Gam, keder, musibet,
afet, ceza)ve gaflettir (Boş bulunma,
dikkatsizlik, ihtiyatsızlık, ihmal, endişesizlik).
İbni Çavuş, Şeyhlerin Hak ve
dinin salâhı (Selâh’ül-Hak ve’d-din) (Tanrı onun saltanatını devamlı etsin)
hakkında çok güzel sözler (de) söyledi:
“ O büyük adamdır.
Büyüklüğü yüzünden bellidir,
ben onun yanında bulundum” (Dedi)
Sizden bahsederken:
“ Mevlana’mız, Efendimiz,
Tanrı’mız, Yaratıcımız!” derdi.O bu tabirleri hiçbir zaman değiştirmemiştir.
Şimdi ona ne oldu?
Kötü ve bozuk niyetler mi gözlerini ondan perdeledi?
Bir gün Şeyh Selehaddin
konuşurken:
“ O hiçbir şey değildir”
diyor.Selehaddin ona ne kötülük etti?
Onun kuyuya doğru gittiğini
görünce, bütün insanlara karşı olan şefkatinden (Acıyarak,
esirgeyerek sevmek), ona da:
“ Kuyuya doğru gitme!” dedi.
Fakat işte bu şefkat (Acıyarak, esirgeyerek sevmek) onun hoşuna gitmedi.
Sen Selehaddin’in hoşuna
gitmeyecek olan bir şey yaparsan, büsbütün onun kahrına gazabına uğrarsın.
Böyle olunca sıkıntı ve
kederden gönlün nasıl kurtulur?
Gitgide cehennem dumanı
içinde boğulursun.
O sana:
“ Benim kahır ve gazap, lütuf
ve merhamet evimden göç.Eğer hoşuna gidecek bir şey yaparsan o zaman, benim lütuf ve merhamet evime girersin.
Bununla için açılır, aydınlanır” diyor.
O sadece senin ve senin faydaların için sana öğütler veriyor.
Sen ise bu öğüt ve şefkatleri (Acıyarak esirgeyerek sevmek), bir takım kötü düşüncelere hamlediyorsun.
Böyle bir adamın sana ne
düşmanlığı, ne kötülüğü olabilir?
Mesela sen haram olan
şaraptan, afyondan veyahut sema’dan sarhoş olup zevk alırsın.
O zaman bütün düşmanlarına
memnunluk gösterir, onların kusurlarını bağışlar, ellerini ayaklarını öpersin.
Bu anda iman eden, etmeyen
senin gözünde bir olur.
İşte Şeyh Selehaddin senin bu
duyduğun zevk güneşlerinin aslıdır.
Şevk ve neşe denizlerinin
hepsi onun yanındadır.
Onun kime karşı bir kini ve
garazı olabilir?
O bunu sana, bütün kullara
olan şefkat ve sevgisinden söylüyor.
Yoksa bu çekirgelere ve
kurbağalara karşı kötü bir duygu neden beslesin?
Kendisinde böyle bir büyüklük
ve saltanat olan kimse, bu miskinlerle bir olabilir mi?
Hayat suyunun karanlık bir
yerde bulunduğunu söylerler.
Bu karanlık yer,
velilerin cismidir.
Hayat suyu ondadır.
İnsan bu suya ancak karanlıkta
ulaşabilir.
Sen karanlığı sevmiyor, ondan
nefret ediyorsun.O halde hayat suyuna nasıl ulaşabilirsin?
Korkaklardan korkaklığı,
kahpelerden kahpeliği öğrenmek istersen hoşlanmadığın ve istediğinin aksine
olan pek çok şeylere katlanman gerekir.
Yoksa istediğine
ulaşamazsın.
Velilerin ve nebilerin makamı
olan ölümsüz bir hayat kazanmak istersen, hoşlanmadığın şeylere katlanmadan,
nefsindeki kötülüklerden vazgeçmeden bu nasıl olur?
Şeyh sana eski şeyhler gibi
hükmediyor ve:
“ Karını, çocuklarını, malını
ve mansıbını terk et!” diyor.
Eski şeyhler:
“ Karını bırak, onu biz alacağız!”
derlerdi ve müritleri de buna tahammül ederlerdi.
Şeyh size kolay bir şey
teklif ettiği zaman niçin buna katlanmıyorsunuz?
Sizin hoşlanmadığınız birçok
şeyler vardır ki belki onlar sizin hakkınızda hayırlı olur.
Nefislerini körlük, bilgisizlik kaplamış olan bu adamlar ne
söylüyorlar?
Bunlar hiç düşünmüyorlar,
insan, bir kadına bir çocuğa âşık olduğu zaman ne düşkünlüklere katlanır.
Onu kandırmak, gönlünü hoş
etmek için varını yoğunu feda eder.
Gece gündüz bununla uğraşır.
Bundan hiç usanmadığı halde
başka şeylerden sıkılır.
Şeyhin ve Tanrının sevgisi
bundan aşağı mıdır?
O ise, yapılması pek kolay
olan birtakım hikmetler söylediği için şeyhini terk etmeye kalkıyor.
Bu da gösteriyor ki o henüz
gerçek âşık olmamıştır.
Eğer gerçek
âşık ve isteyici olsaydı, bunun birkaç misline tahammül eder ve bunlar ona
baldan, şekerden daha tatlı gelir.
***
FİHİ MAFİH MEVLANA HAZRETLERİMaarif basımevi 1954
Çeviren Meliha Ülker TARIKAHYA
***
Neler öğrendik:
1.
Tanrı erleri aleyhinde
bulunmanın yanlış olduğunu öğrendik.
2.
Tanrı erlerinin
söz ve yaptıklarını anlayamadığımız, sonuçlarını göremediğimiz için fena diye
tanımlarız; o zaman kendimizi karanlıklara atacağımızı öğrendik.
3.
Tanrı erlerinin
koruyucusu Allah olduğundan eğer böyle erlere düşmanlık beslersek kalp gözümüze
karanlıklar indiğini ve perdeler konduğunu öğrendik.
4.
Tanrı erlerinin
sözünü ve yaptığını anlamazsak sevgimiz ve saygımızdan dolayı inşallah ileride
anlarım diye susarsak görünmeyen yardım alacağımızı öğrendik.
5.
Tanrı erini
bulmak için çok fedakârlık yapıldığı halde yakının da olan böyle erlere saygı
gösterilmediğini hatta hiçbir kötülük yapmadığı halde düşmanlık yapıldığını
öğrendik.
6.
Hayat
suyunun (Ölümsüzlük) velilerde olduğunu
öğrendik.
7.
Velilerin
herkesin göremediği için karanlık olarak adlandırılan âlemine girmek ve
yararlanmak lazım geldiğini öğrendik.
8.
Gerçek isteyici
ve âşık olunca her zorluğu tatlılıkla kabul edip aşıp amacımıza
ulaşabileceğimizi öğrendik.
İşte böyle yaren,
Allah ile konuşmak
istiyorsan, Allah adamına git konuş, böyle yapmakla Allah ile konuşmuş olursun.
Çünkü onlar kendini yok edip
Allah ile var olmuş olan kişilerdir.
Canlısını bulursan hazinedir,
ganimetinden yararlan, canlısını bulamazsan ahrete gitmiş olanlara git çünkü
onlar diridir, etkendir, yetkilidir.
Kendi aklımız ve bilgimizle
elde edeceğimiz sonuç ile daha önce bu yolu gidip gelmiş usta olmuşu kendimize
öğretmen, kılavuz yapıp ona teslim olursak kazancımız tahmin edeceğimizden çok
daha fazla olacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ