3 Ocak 2013 Perşembe

ŞEMSİ TEBRİZİ 40

Orada bir şeyh vardı, bana öğüt vermeye kalkıştı.

Halk ile onların anlayışları ölçüsüne göre konuş!
Sonra onların zevklerine, dostluklarına göre nazlan!

Doğru söylüyorsun, dedim; fakat sana cevap veremem. (M. 334) Çünkü bana öğüt verdin; sende, vereceğim cevabı kavrayacak kafa göremiyorum.

Bir topluluk ruh âleminde başka bir zevk buldular.
Aşağı indiler, yerleştiler, Allahsal âlemden söz açtılar.

Ama aynı o ruh âlemini Allahsal âlem sananlar da vardır.

Bunlara Allahsal bir ilham yahut gönül çekici bir hal gelir yahut onu kolundan tutarak Allahsal âleme çeken bir adam vardır ki, ona uyarlar.

Burada gerçi başka bir incelik vardır.
Bu âleme niçin indik, diye sorabiliriz.

Hallacı Mansur'a henüz ruh tamamı ile yüzünü göstermemişti.
Yoksa nasıl olur da, "Ben Hakkım," diyebilirdi?

Hak nerede, ben nerede?
Bu ben nedir?

Bu ne sözdür?
Eğer ruh âlemine dalmış olsaydı, orada söz nasıl yer bulurdu.

Elif nereye sığar, Nün nereye sıyırdı?
Biri, Allah birdir dedi; öteki, peki sana ne? Dedi.

Çünkü sen ayrılık âlemindesin yüz binlerce zerreden ibaretsin.
Her zerrede dağınık, karmakarışık, donuk âlemler var.

Bunlarda onun başlangıcı olmayan varlığı gizlidir.
Sana ne oluyor?

Çünkü sen yoksun.
"Yoksulluk benim kıvancımdır" diyen yüce bir insandır, âleme sığmaz.

Yoksulluk nedir ki, o onunla öğünsün.
Evet, o Hak ışığının önünde yoksuldur, çaresizdir.

Onun göğsü, Hak ışığı önünde arıktır (Zayıftır).
Hep yanar ve der ki:

Keşke yüz göğsüm daha olaydı da her gün bu nur içinde yanıp tutuşaydı, saçılıp döküleydi, tekrar tazeleneydi.

O yanıp yakılmanın rahatlığını ancak o bilir.
Zevkini ancak o çıkarır.

Yüce Allah, "Eğer bu Kuran-ı bir dağ üzerine indirseydik, sen. o dağı Allah korkusundan çökmüş parça-parça dağılmış görürdün,"
(Haşir Suresi, 21) buyuruyor.

Onu dağ üstüne bile koysalar taşımaya güç yetiremez
O nur yansılanır.

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
 ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Bilgin kişiye öğüt vermeye kalkışmanın yanlış olduğunu öğrendik.

2.   Ruhlar âleminin başka Allah âleminin başka olduğunu öğrendik.

3.   Ruhlar âleminin iyilik yapanların sevinç içinde kaldıkları, kötülük yapanların korkutulduğu âlem olduğunu öğrendik.

4.   Ruhlar âleminin üstünde olan Gayb âlemi (Sahip olma, idare ile kullanma, ruhlar ve nefisler âlemi) buna Melekût âlemi de denilir olduğunu öğrendik.

5.   Ruhlar âlemine sarkanın kendini Allah âleminde sanabileceğini, Allah âleminden söz edebileceğini öğrendik.

6.   Ruh âleminde ses olmadığını söz de söylenmediğini ancak gönlümüzle konuşup anlayabileceğimizi öğrendik.

7.   Tanrısal âlemde ne kendimizin ne de görüşümüzün olmadığımızı, yok olduğumuzu, her şeyin gizlendiği yer olduğunu öğrendik.

8.   Allah âlemleri yarattığı zaman bizim bir zerreler bütünü olarak Allah’tan ayrı olduğumuzu öğrendik.

9.   Her şeyin yok hükmünde olduğunu ancak bir Allah’ın var olduğunu öğrendik.

10.                  Kuran’ı Kerim bir dağa inseydi o dağ bile korkudan paramparça olacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

On sekiz bin âlemden bahsedilmektedir.
Ravli alem yazarak Google den inceleyebilirsin.

Âlemler birbiri ile birleşerek başka âlem oluşturduğundan değişik isimler almaktadır.

Mevlana Hazretlerinin bizi (NASÛT) yani insanlığa ait, mahlukiyet,  âleminden BERZAH âlemine, oradan da MANA âlemine, oradan da GAYB âlemine bizi çektiğini öğrendik, anladık.

Kafan karışmasın.
Kuran’ı Kerim’in nuru çok etkilidir adeta canlıdır.

Herkes kendi anlayışına ve bulunduğu yere göre gördüğünü tarif eder ve isimlendirmeye çalışır.

Tanrı yolunda olanlar öğrendiğini veya gördüğünü doğru olarak kabul ederler fakat bu doğrunun daha doğrusu olduğunu bilerek ilk doğruda sabitlenip kalmazlar.

Allah’ın ilmi bitmek tükenmek bilmeyen hazine olduğundan kendisine yaklaşan kullarına uygun bir önderi sevdirir ve onun vasıtasıyla kendine doğru çeker.

Yaren yine de anlamadıysan veya kafan karıştıysa bizim anlatamayışımızdandır bizi bağışla.

Her şeyin en doğrusunu bilen Allah bu yolda gidenleri, bu yoldan ayrılmayanları sebepsiz bilgilendirir, yolunu aydınlatır, yol gösterir.

                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar