Halk ile onların anlayışları ölçüsüne göre konuş!
Sonra onların zevklerine, dostluklarına göre nazlan!
Doğru söylüyorsun, dedim;
fakat sana cevap veremem. (M. 334) Çünkü bana öğüt verdin; sende, vereceğim
cevabı kavrayacak kafa göremiyorum.
Bir topluluk ruh âleminde
başka bir zevk buldular.
Aşağı indiler, yerleştiler,
Allahsal âlemden söz açtılar.
Ama aynı o ruh âlemini
Allahsal âlem sananlar da vardır.
Bunlara Allahsal bir ilham
yahut gönül çekici bir hal gelir yahut onu kolundan tutarak Allahsal âleme
çeken bir adam vardır ki, ona uyarlar.
Burada gerçi başka bir
incelik vardır.
Bu âleme niçin indik, diye
sorabiliriz.
Hallacı Mansur'a henüz ruh
tamamı ile yüzünü göstermemişti.
Yoksa nasıl olur da, "Ben Hakkım," diyebilirdi?
Hak nerede, ben nerede?
Bu ben nedir?
Bu ne sözdür?
Eğer ruh âlemine dalmış
olsaydı, orada söz nasıl yer bulurdu.
Elif nereye sığar, Nün nereye
sıyırdı?
Biri, Allah birdir dedi; öteki, peki sana ne?
Dedi.
Çünkü sen ayrılık âlemindesin
yüz binlerce zerreden ibaretsin.
Her zerrede
dağınık, karmakarışık, donuk âlemler var.
Bunlarda onun başlangıcı
olmayan varlığı gizlidir.
Sana ne oluyor?
Çünkü sen yoksun.
"Yoksulluk benim kıvancımdır" diyen yüce bir insandır, âleme
sığmaz.
Yoksulluk nedir ki, o onunla öğünsün.
Evet, o Hak ışığının önünde
yoksuldur, çaresizdir.
Onun göğsü, Hak ışığı önünde
arıktır (Zayıftır).
Hep yanar ve der ki:
Keşke yüz göğsüm daha olaydı
da her gün bu nur içinde yanıp tutuşaydı, saçılıp döküleydi, tekrar
tazeleneydi.
O yanıp yakılmanın
rahatlığını ancak o bilir.
Zevkini ancak o çıkarır.
Yüce Allah, "Eğer bu Kuran-ı bir dağ üzerine indirseydik, sen. o dağı
Allah korkusundan çökmüş parça-parça dağılmış görürdün,"
(Haşir Suresi, 21) buyuruyor.
Onu dağ üstüne bile koysalar
taşımaya güç yetiremez
O nur yansılanır.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1.
Bilgin kişiye
öğüt vermeye kalkışmanın yanlış olduğunu öğrendik.
2.
Ruhlar âleminin
başka Allah âleminin başka olduğunu öğrendik.
3.
Ruhlar âleminin
iyilik yapanların sevinç içinde kaldıkları, kötülük yapanların korkutulduğu âlem
olduğunu öğrendik.
4.
Ruhlar âleminin
üstünde olan Gayb âlemi (Sahip olma, idare ile kullanma, ruhlar ve nefisler
âlemi) buna Melekût âlemi de denilir olduğunu öğrendik.
5.
Ruhlar âlemine
sarkanın kendini Allah âleminde sanabileceğini, Allah âleminden söz
edebileceğini öğrendik.
6.
Ruh âleminde ses
olmadığını söz de söylenmediğini ancak gönlümüzle konuşup anlayabileceğimizi
öğrendik.
7.
Tanrısal âlemde
ne kendimizin ne de görüşümüzün olmadığımızı, yok olduğumuzu, her şeyin gizlendiği
yer olduğunu öğrendik.
8.
Allah âlemleri
yarattığı zaman bizim bir zerreler bütünü olarak Allah’tan ayrı olduğumuzu
öğrendik.
9.
Her şeyin yok
hükmünde olduğunu ancak bir Allah’ın var olduğunu öğrendik.
10.
Kuran’ı Kerim bir
dağa inseydi o dağ bile korkudan paramparça olacağını öğrendik.
İşte böyle yaren,
On sekiz bin âlemden
bahsedilmektedir.
Ravli alem yazarak Google den
inceleyebilirsin.
Âlemler birbiri ile
birleşerek başka âlem oluşturduğundan değişik isimler almaktadır.
Mevlana Hazretlerinin bizi (NASÛT)
yani insanlığa ait, mahlukiyet,
âleminden BERZAH âlemine, oradan da MANA âlemine, oradan da GAYB âlemine
bizi çektiğini öğrendik, anladık.
Kafan karışmasın.
Kuran’ı Kerim’in nuru çok
etkilidir adeta canlıdır.
Herkes kendi anlayışına ve
bulunduğu yere göre gördüğünü tarif eder ve isimlendirmeye çalışır.
Tanrı yolunda olanlar
öğrendiğini veya gördüğünü doğru olarak kabul ederler fakat bu doğrunun daha
doğrusu olduğunu bilerek ilk doğruda sabitlenip kalmazlar.
Allah’ın ilmi bitmek tükenmek
bilmeyen hazine olduğundan kendisine yaklaşan kullarına uygun bir önderi
sevdirir ve onun vasıtasıyla kendine doğru çeker.
Yaren yine de anlamadıysan
veya kafan karıştıysa bizim anlatamayışımızdandır bizi bağışla.
Her şeyin en doğrusunu bilen
Allah bu yolda gidenleri, bu yoldan ayrılmayanları sebepsiz bilgilendirir,
yolunu aydınlatır, yol gösterir.
*
RAVLİ