27 Ocak 2013 Pazar

FİHİ MAFİH 19. FASIL

(Mevlana ) Buyurdu ki:
Tacüddin-i Kubâi’ye:
“ Bu ulum (Bilim) talebesi aramıza girip, halkın dini inançlarını sarsıyor ve onları inançsız bir hale getiriyorlar” dediler.

O da:
“ Hayır, onlar aramıza girip bizi inançsız imansız etmiyorlar:
Hâşâ! (Asla)
Hâşâ! (Asla)
Onlar bizden değildirler.

Mesela, bir köpeğe altından bir tasma taksan, ona bu tasma için av köpeği demezler.

Sen ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.

Av köpeği ayrı ve belli bir cinstir.
O cübbe ve sarık ile de insan âlim olmaz.

Âlimlik insanın zatında bulunan bir hünerdir.

Bu hüner ister ipekli bir kaba (Elbiseye), ister yünden bir aba (Elbise) içinde olsun fark etmez.

Mesela: Peygamber zamanında ikiyüzlü kimseler din yolunu kesmek istiyorlardı.

Bunun için gerçekten dindar olmayıp, sadece dindar görünen birini, din yolunda gevşetmek düşüncesiyle namaz cübbesi giyerlerdi.

Bunlar kendilerini Müslüman’mış gibi göstermeseler de buna muvafık olamazlardı (Başarı kazanamadılar).

Böyle olmasaydı bir Frenk veya Yahudi dine söğüp sayınca onu kim dinlerdi?

Vay haline o namaz kılanların ki kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
Gösteriş yaparlardır, hayra da mâni (Engel) olurlar.”
(Maun suresi 5-7)  Bütün söz bundan ibarettir.

Sende o nur var, fakat insanlığın yok, insanlık dile (İste), istenilen budur, geri kalan sözü uzatmaktan başka bir şey değildir.

Sözü çok söyledikleri için, onunla ne demek istenildiği unutuluyor, kayboluyor.

Bir bakkal bir kadını seviyordu.
Hanıma, hizmetçisiyle haberler gönderip:

“ Ben şöyleyim, böyleyim, aşığım, yanıyorum.
Rahatım, huzurum yok.

Bana zulmediyor.
Dün şöyleydim.

Dün akşam böyle oldum.”
Gibi uzun-uzun masallar okudu.

Hizmetçi de hanımın yanına gelip:
“ Bakkalın selamı var, diyor ki:

Gel sana şunu yapayım bunu edeyim” dedi.

Hanım:
“ Bu kadar soğuk mu söyledi?” diyince cariye:
O uzun söyledi, fakat demek istediği buydu” cevabını verdi.

Esas olan maksattır, geri kalanı baş ağrısı” dedi.

                     ***
FİHİ MAFİH MEVLANA HAZRETLERİ
Maarif basımevi 1954
Çeviren Meliha Ülker TARIKAHYA

                     ***
Neler öğrendik:

1.   Giyim kuşamla, takıp taktırmakla, parlak ezberlenmiş birkaç sözle ilim adamı veya din adamı olunamayacağını öğrendik.

2.   İlk önce insan olmayı istememiz ve dilememiz sonra diğer alana geçmemiz gerektiğini öğrendik.

3.   Esas olan istediğimi veya ne maksadımız olduğunu başkasına kısaca iletmek gerektiğini öğrendik.

4.   Çok söz söylemekle ne demek istediğimizi unutturup maksadımızın kaybolmasına sebep olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Söz söylemekten önce ne amaçladığımızı, ne beklenti içinde olduğumuzu düşünmemiz ve bunu karşımızdaki kişiye doğru, açık ve anlaşılır şekilde söylememiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Aldatıcı davranışta bulunanların ancak kendilerini aldattıklarını öğrendik, anladık.

Bilgili, âlim, cahil ve bunlar gibi birçok değerlendirmeyi o kişinin sözleriyle, davranışlarıyla, gösterdiği kıyafetle değerlendirme yapıldığını, bunların birbirini doğrulaması ile o kişi hakkında karar verildiğini öğrendik, anladık.

RAVLİ ADAM GİBİ ADAM OLMAK yaz Google den okumalısın.

                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar