Utandı, tövbe etti…
Yeniden yola girdi.
Fakat tekrar nefsi
kuvvetlendi, tövbesini bozdu, şehvet ardınca seğirtti.
Bir zaman daha yoldan çıktı…
Her çeşit günahta bulundu.
Sonra gönlünde bir derttir
peydahlandı…
Utancından başına işler
geldi. Müşkül bir hale düştü.
Elinde hiçbir sermayesi
yoktu…
Tövbe etmek istiyordu, fakat
cesaret edemiyordu.
Gece gündüz bir sac üstündeki
buğday gibi yanıp yakılmaktaydı;
Gönlü ateşlerle doluydu,
fakat kanlı sulara gark olmuştu!
Yoluna bir toz konsa hemen
gözyaşlarıyla yatıştırırdı.
Bir seher çağı hatif (Allah’tan
söz getiren melek) seslendi;
Derdine derman oldu, işine
düzen verdi…
Dedi ki; Âlemin sahibi Tanrı
diyor ki, ey filan!
Önce tövbe ettin;
Seni affettim, tövbeni kabul
eyledim…
Sana azap edebilirdim ama
etmedim.
Tekrar tövbeni bozdun; hem de
adamakıllı bozdun!
Fakat sana mühlet verdim,
gazaba gelmedim.
Ey bihaber (Habersiz), şimdi
gene döndün, geliyorsun.
Eğer maksadın cennetse,
Gel bakalım, gel gene…Kapıyı açtık.
Suçu sen işledin, durup
bekleyen biziz.
Ondan ümidi kesme.Onun lütfünü dile,
Ondan kerem ve ihsan iste.
Hakikatten haberi olmayan;
Az bir şeyden ürküp kaçmaya
kalkar, işi zorluklara düşer.
Tövbe eden kişiyi Tanrı kabul
etmeseydi her gece ona nimetler mi yollardı?
Günah ettiysen tövbe kapısı
açık…
Tövbe et;
Bu kapı kapanmaz!
Bu yola bir an olsun
DOĞRULUKLA gelirsen daima olarak yüzlerce lütuf ve ihsanla karşılaşırsın.
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI (
Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
TÖVBE
Günah, kulu Allah’a karşı utandıran iki
cihanın basamaklarına bakmaktır, onları isteyip dilemektir.
Günahların hepsinden sıyrılmak ve Allah’a sığınmaktır.
Aşığa yakışan sevgiliden başkasına bakmamaktır.
Benliği bırakmak, varlığını
ona feda etmektir.
Çünkü vücudun günahlarından sıyrılmak, bu
hale gelmenin esas şartıdır
Yaren,
Her şeyi doğruluk, iyilik ve
ihtiyaç adına yaparız.
Daima da haklıyızdır.
Buradaki yanlışlık; kendi
ölçülerimizi esas alıp yaparsak yanlışa düşeriz.
Tanrı ölçülerine göre
yaptığımızı değerlendirirsek yanlışlık ortaya çıkar.
Peki, bu yanlışı yapmamak
için ne yapmalıyız.
Yaren bir şey yapacağın zaman
gönlün yoluyla Tanrı’ya sor.
“ Yarabbi ben böyle bir şey
yapmak istiyorum, yanlışa düşmek de istemiyorum “ diye sor.
İçine bir ferahlık geldiyse
yapacağın iş onaylanmıştır.
Yok, içine ferahlık
gelmediyse ve şüphelerin devam ediyorsa acele etme ertele.
Buna rağmen bir iş acele ise
besmele ile başla ki kötü sonuç verecek bir iş olsa bile Tanrının yardımıyla
iyiliğe döner.
Yani yaren, kalbini Tanrı’ya
bağla.
Onunla konuş.Ona sor.
İçinden gelen yapma arzusu
fena ise o işi yapma isteğin söner.
İçinden gelen yapma arzusu
iyi ise hararetin artarak yaparsın.
Hayırlı işte acele etmen
istenir,
Fena işte ertelemen istenir.
Yaren Tanrı’ şah damarından
daha yakınım kuluma sözünü unutma.
Bu kadar sana yakın olan, bir
varlığa sormayacaksın da kime soracaksın.
Kafan karışık, şüphelerin
var, İblis ve nefsim işin içine karıştı diyorsan, ey yaren?
Allah’a yakın olan birisine
sor.
İnsana soramıyorsan abdest
al, kur’anı kerimi eline al Allah’ım bana yol göster de besmele ile aç bir
sayfa oku.
Tanrı kendisine ulaşman için
sayısız yol bırakmış, birisinden ulaş.
Yaren yine şüphedeysen vakit
namazını tam kıldıktan sonra secdeye kapan ve ne soracaksan sor.
Burada cevap alana kadar
bekle.
Cevap verildiği zaman kalbine
bir serinlik gelir.
Çok susuz bir halde iken
soğuk su içtiğin zamanki gibidir.
Tanrı’nın nuru sana gelene
kadar bekle.
Besmele ile başla işine ki
vesveselere düşme.
*
RAVLİ