23 Kasım 2012 Cuma

TÖVBE

Bir adam, birçok günahlarda bulunmuştu.

Utandı, tövbe etti…
Yeniden yola girdi.

Fakat tekrar nefsi kuvvetlendi, tövbesini bozdu, şehvet ardınca seğirtti.

Bir zaman daha yoldan çıktı…
Her çeşit günahta bulundu.

Sonra gönlünde bir derttir peydahlandı…
Utancından başına işler geldi.
Müşkül bir hale düştü.

Elinde hiçbir sermayesi yoktu…
Tövbe etmek istiyordu, fakat cesaret edemiyordu.

Gece gündüz bir sac üstündeki buğday gibi yanıp yakılmaktaydı;
Gönlü ateşlerle doluydu, fakat kanlı sulara gark olmuştu!

Yoluna bir toz konsa hemen gözyaşlarıyla yatıştırırdı.
Bir seher çağı hatif (Allah’tan söz getiren melek) seslendi;

Derdine derman oldu, işine düzen verdi…
Dedi ki; Âlemin sahibi Tanrı diyor ki, ey filan!

Önce tövbe ettin;
Seni affettim, tövbeni kabul eyledim…

Sana azap edebilirdim ama etmedim.
Tekrar tövbeni bozdun; hem de adamakıllı bozdun!

Fakat sana mühlet verdim, gazaba gelmedim.
Ey bihaber (Habersiz), şimdi gene döndün, geliyorsun.

Eğer maksadın cennetse,
Gel bakalım, gel gene…
Kapıyı açtık.

Suçu sen işledin, durup bekleyen biziz.
Ondan ümidi kesme.

Onun lütfünü dile,
Ondan kerem ve ihsan iste.

Hakikatten haberi olmayan;
Az bir şeyden ürküp kaçmaya kalkar, işi zorluklara düşer.

Tövbe eden kişiyi Tanrı kabul etmeseydi her gece ona nimetler mi yollardı?
Günah ettiysen tövbe kapısı açık…

Tövbe et;
Bu kapı kapanmaz!

Bu yola bir an olsun DOĞRULUKLA gelirsen daima olarak yüzlerce lütuf ve ihsanla karşılaşırsın.

                                        ***
MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                         ***
TÖVBE

Günah, kulu Allah’a karşı utandıran iki cihanın basamaklarına bakmaktır, onları isteyip dilemektir.

Günahların hepsinden sıyrılmak ve Allah’a sığınmaktır.
Aşığa yakışan sevgiliden başkasına bakmamaktır.

Benliği bırakmak, varlığını ona feda etmektir.
Çünkü vücudun günahlarından sıyrılmak, bu hale gelmenin esas şartıdır

Yaren,

Her şeyi doğruluk, iyilik ve ihtiyaç adına yaparız.
Daima da haklıyızdır.

Buradaki yanlışlık; kendi ölçülerimizi esas alıp yaparsak yanlışa düşeriz.
Tanrı ölçülerine göre yaptığımızı değerlendirirsek yanlışlık ortaya çıkar.

Peki, bu yanlışı yapmamak için ne yapmalıyız.
Yaren bir şey yapacağın zaman gönlün yoluyla Tanrı’ya sor.

“ Yarabbi ben böyle bir şey yapmak istiyorum, yanlışa düşmek de istemiyorum “ diye sor.

İçine bir ferahlık geldiyse yapacağın iş onaylanmıştır.
Yok, içine ferahlık gelmediyse ve şüphelerin devam ediyorsa acele etme ertele.

Buna rağmen bir iş acele ise besmele ile başla ki kötü sonuç verecek bir iş olsa bile Tanrının yardımıyla iyiliğe döner.

Yani yaren, kalbini Tanrı’ya bağla.
Onunla konuş.
Ona sor.

İçinden gelen yapma arzusu fena ise o işi yapma isteğin söner.
İçinden gelen yapma arzusu iyi ise hararetin artarak yaparsın.

Hayırlı işte acele etmen istenir,
Fena işte ertelemen istenir.

Yaren Tanrı’ şah damarından daha yakınım kuluma sözünü unutma.
Bu kadar sana yakın olan, bir varlığa sormayacaksın da kime soracaksın.

 

Kafan karışık, şüphelerin var, İblis ve nefsim işin içine karıştı diyorsan, ey yaren?
Allah’a yakın olan birisine sor.

İnsana soramıyorsan abdest al, kur’anı kerimi eline al Allah’ım bana yol göster de besmele ile aç bir sayfa oku.

Tanrı kendisine ulaşman için sayısız yol bırakmış, birisinden ulaş.

Yaren yine şüphedeysen vakit namazını tam kıldıktan sonra secdeye kapan ve ne soracaksan sor.

Burada cevap alana kadar bekle.
Cevap verildiği zaman kalbine bir serinlik gelir.

Çok susuz bir halde iken soğuk su içtiğin zamanki gibidir.
Tanrı’nın nuru sana gelene kadar bekle.

Besmele ile başla işine ki vesveselere düşme.

                                          *

RAVLİ

Popüler Yayınlar