Bu kadar ibadette bulunduğu
halde zerre kadar gönülde bir zevk, bir açıklık hâsıl olmaz,
Gönül güneşinin parlaklığını
bir türlü bulamazdı.
O iyi adamın pek büyük bir
sakalı vardı.
Arada bir sakalını tarardı.
Bir gün uzaktan Musa’yı
gördü.
Yanına varıp dedi ki: Ey Tur dağı tecellisine sahip olan.
Tanrı, hakkı için bir sor Tanrı’dan;
Neden benim ne zevkim var, ne halim?
Kelim, Tur’a gelince, Tanrı’dan
bunu da sordu.
Tanrı, dur, dedi;
O, bizim vuslat (birlikte
olmak) incimizi elde edemedi,
Yok, yoksul bir halde kaldı;Daima sakalıyla meşgul olup durdu.
Musa bunu söyleyince
adamcağız, hem sakalını yolar hem ağlardı.
Cebrail derhal gelip Musa’ya
dedi ki:
Şimdi de yine sakalıyla
meşgul!
*
Sakalını süsler, bezerse
teşvişlere (karışıklığa) düşer;Yolmaya kalkışırsa yine sakalıyla meşgul oluyor demektir.
Onsuz bir nefes bile almak
hatadır.(Allah’tan)
Ondan geri kaldıktan sonra
ister sola sap geri kal, ister sağ!
Ey daha sakalından
vazgeçmeyen ve kanlarla dolu denize dalıp gark olan,
Önce sakalından geçersen bu
denizi aşma hususundaki niyetin doğrulur, doğru olur.
Yoksa bu sakalla denize
dalarsan sakalını bile terk edemezsin sen!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Burada sakal simgesi şudur:
Bir mesaj verme aracı olarak
kullanılmasıdır.
Tanrıya ben ne kadar
bağlıyım, ne kadar çok ibadet ediyorum, ey halk benim bu halimi görün de bana
saygı gösterin ve hürmette bulunun isteğin belirtilmesidir.
Halkın beğenisini kazanmak
için Tanrı üzerinden beğenilmek istiyor.
Sonra da Tanrının kendisini
beğenmesini istiyor.
Bu durum “Allah niyetlerinize
bakar” hükmünü ne güzel anlatıyor.
Yani amacın halk beğenisi,
aracın Tanrı ve ibadet oluyor.
Yani kendi amacın Tanrı’ya
ulaşmak, içinde yok olmak diye ağzıyla söylemesine rağmen aklı karışık
olduğundan amaçla aracı birbirine karıştırıyor.
*
Yaptığının yanlış olduğunu
anladıysan zıddını yapmak doğru yapmak anlamına gelir mi?
Tabii ki hayır,
Önemli olan yanlışı ortadan
kaldırmaktır.
Pişman olmuş davranışlar
diğer bir yanlışa yol almana sebep olur.
*
Söylenen bir şeyi iyi anla,
anlamadıysan iyice anlayana kadar sor.Kendi bilgi ve değer yargılarına göre hareket etme.
Durumu anlayabilen biri olsaydı,
o kişi zaten baştan bu hataya düşmezdi.
Sormak ayıp değildir, bilmemek ayıptır.
Yanlış yaptığının zarar
sonucuna katlanmak zorunda kalırsın.
*
Tanrı seni istiyor, sen de
Tanrı’yı iste.Araya ne benliğini, ne isteklerini, ne imajını, ne başka insanları sokma.
Tanrı seni olduğun gibi
istiyor.
Çünkü yaratan o.
Tanrı ile kendi arana başka
beğeniler sokma.
Dua ederken bile şunu, şunu
ver deme, çünkü bu beğenilerin oluyor.
Tanrı’dan kendisini iste.
*
Doğru yolu bulamamış biri her
ne yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin, ne derse desin yanlışları oraya
götürür.
*
Kafa karışıklığına son vermek
için isteklerini iyice azalt,Başkalarıyla işlerini en aza indir.
Kimin ne yaptığı, kim kime ne
dediği, kim kimi beğeniyor önemli değil.
Sen ve Tanrı ilişkisini iyi
kur ve araya başkasını sokma.
Peygamberimizin hadisleri,
eren evliyaların sözleri sana bu düzeni ve yolu çok açık bir biçimde zaten
gösteriyor.
Başka maksatlı çelişki
yaratanları, özünü anlamadığı halde sözünü edenlerin anlatımlarına önem verip
şaşırma, kafanı karıştırma.
Yaşamında her şeyle şüphesiz
ilgilenecek ve uğraşacaksın ama neye önem ne kadar vereceğini, neyi ne kadar
seveceğini, neyle ne kadar uğraşacağını iyice oturup da düşün.
*
Büyük bir şey istiyorsan
küçük bağlarından ve yanlışlardan kurtulman gerekir.
***
RAVLİ