13 Kasım 2012 Salı

KÖPEKÇİNİN KIZINA AŞK

Hırkaya bürünmüş ünlü bir şeyh vardı.
Bir köpekçinin kızına âşık oldu;
Bu sevda şeyhin kararını elinden aldı.

O kızın aşkıyla öyle zebun ((zayıf, güçsüz, aciz) oldu ki gönlünden kan dalgaları, deniz gibi köpürmekteydi!

Belki yüzünü görürüm diye kızın mahallesinde köpeklerle beraber yatmaktaydı.

Kızın anası bunu duydu.
Dedi ki:

Şeyhim, nasıl oldu da gönlünü kaptırdın, yolunu azıttın?
Eğer kızı elde etmek istiyorsan, malum ya, bizim sanatımız ancak köpekçilik.

Bizim rengimize boyanır, sen de köpekçilik edersin.
Bir yıl sonra da Allah’ın emriyle kızı nikâhlar, alır gidersin.

Şeyhin sevdası temelliydi, sağlamdı.
Derhal hırkayı çıkarıp attı, hemen işe koyuldu.

Eline bir köpek alıp pazara düştü;
Bir yıla yakın bir müddet bu işle uğraştı.

Başka bir sofi, evvelce onunla hemdemdi (sıkı fıkı arkadaş)
Şeyhi görünce dedi ki:

A adam olmaz herif,
Otuz yıldır erlik ettin de sonunda bu işe nasıl düştün?
Senin yaptığın bu işi kim yapmıştır ki?

Şeyh cevap verdi:

Ey gafil (habersiz) hikâyeyi uzatma.
Çünkü eğer işin üstündeki perdeyi kaldırırsan kötü olur.

Bu sırları ulu Tanrı bilir.
Ya benim işimi sana takdir ediverirse!

Senin bu kınamanı duyar da köpeği benim elimden alır, senin eline verirse!
Niceye bir söyleyeyim?

Gönlüm dertlere düşmekten, ah edip durmaktan ne hallere geldi de bir an bile bir yol eri zuhur (görünmedi) etmedi!

Beyhude (boşuna) yere bir hayli söylendim durdum da sizden bir kişi bile bu sırları araştırmadı.

Siz de yol sırlarını bilirseniz o vakit sözlerimi anlarsınız.

Bu yolda bundan fazla da söylesem herkes uykuda (dinlemiyor, anlamıyor, önemsemiyor);

Faydası yok!
Nerde yol alan birisi, nerde?

                                  ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                      *****
Kararın elinden alınması:
Ne yapacağına karar veremez hale gelmek.

Renge boyanmak:
Aynı şekilde duymak, düşünmek, davranmak.,

Kınamak:
Eksiklik, leke, kusur, utanç veren bir durumu görüp söz etmeye denir.

Neyi kınarsan başına gelir.
Çünkü Allah’ın işine karışmış oluyorsun.

Hikâye:

Tufana tutulmuş bir gemide kaptan gemiyi batırmamaya uğraşırken yolcular dua ederek ve adak adayarak Tanrıdan kurtarılmalarını istiyorlar.

İçlerinde bir adam sessizce oturarak bekliyor, dua bile etmiyor.

Fırtına bitip gemi selamete ulaşınca bu oturan adamı sorguya çekiyorlar.
“Neden dua etmedin” diye.

Adam da diyor ki:
“Evimde tahtakurusu vardı.

Bir gün yarabbi bu böceği niye yarattın ki kanımızı emiyor “ dedim ve kınadım.
“Sonra ki bir zamanda karın ağrılarım oldu.

Doktora gittim.
Doktor tahtakurularını kaynatıp içersen geçer dedi.
Doktorun dediğini yaptım, ağrım geçti “ diye söyledi.

Yolcular hep birden eeeeeeeeeee dediler.

Adam da “Eğer ben Allah’ın işi olan bu fırtınaya karışsaydım tahtakurusu gibi denizi bana içereceğinden korktum da bir köşede sindim kaldın” dedi.

                                           *
Yaren Allah’ın işine karışma.
Her yarattığında fayda vardır ve güzeldir.

Çirkinlik senin beynindeki yanlış bakıştır.

                                            *
Yaren şimdi perdeyi açayım:

Şeyh köpeklere hizmet etti ve köpekleri idare etti, böylece sadakati öğrendi.
Eşi olacak ailenin seviyesinde yaşayarak hizmet etti ve uyum sağlamayı öğrendi.

Pazarda köpek satarak ticareti öğrendi.

Yani senin anlayacağın evlenmeden önce evleneceği kızın ailesini ve yaşamını öğrendi ve hizmet ederek uyum sağladı.

Kızın ailesinin işini ve nasıl para kazandıklarını öğrendi.
Alış verişi öğrendi.

Sonra da kızı hak etti.
Kızın annesinin şartını yerine getirdi.

Eski Türk ailelerinde damat kızın ailesinin yanında birkaç sene kaldıktan sonra düğün yapılarak evlendiklerini hatırlamalıyız.

Şimdilerde kız ve oğlan birbirimizi tanıyalım da (Flört) öyle evlenelim diyorlar.

Eğer bu beraberliğe aile de katılır birbirinin halini tavrını iyice öğrenip evlenmeleri doğru olur.

Ancak saklı olarak sevgilik yaşamanın iyi bir evlilikle sonuçlanacağını sanmıyorum.

Çünkü saklanan utanılacak şeyler olduğu var sayılarak sıcak ilişki kurulamaz.

                                    *
İşte böyle yaren Tanrı seni bir şeyi sevdirerek o durağa (ortama) sokar.
Orada öğrenirsin ve pişersin.

Sonra seni başka bir yere sevgi gücüyle yönlendirerek olgunlaşman için ortam sağlar.

Bunun daha da açılımı akla yapılamaz.
Hikâye içinde gizlice işin sırrı gönlüne kondu.

Elbette ki gönlüne konan bu tohumun kimyası değişip filize dönecek sonra meyve verecek.

Sonuçları izleyen bekleyen biriysen doğru söylediğimi görür kalben bağlanırsın.

Yok, sadece seyreden isen üç adım attıktan sonra bu bilgiler çöplüğe doğru gitmeye başlar.

                                         *

OKUYARAK ÖĞRENİRSİN BU YETERLİ DEĞİLDİR,

YAŞAYARAK ÖĞRENECEKLERİN DE ÇOKTUR.

HER İKİSİ DE BİRBİRİNİ TAMAMLAR.

                                          *

RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar