Bir köpekçinin kızına âşık oldu;
Bu sevda şeyhin kararını elinden aldı.
O kızın aşkıyla öyle zebun
((zayıf, güçsüz, aciz) oldu ki gönlünden kan dalgaları, deniz gibi
köpürmekteydi!
Belki yüzünü görürüm diye
kızın mahallesinde köpeklerle beraber yatmaktaydı.
Kızın anası bunu duydu.
Dedi ki:
Şeyhim, nasıl oldu da gönlünü
kaptırdın, yolunu azıttın?
Eğer kızı elde etmek
istiyorsan, malum ya, bizim sanatımız ancak köpekçilik.
Bizim rengimize boyanır, sen
de köpekçilik edersin.
Bir yıl sonra da Allah’ın
emriyle kızı nikâhlar, alır gidersin.
Şeyhin sevdası temelliydi,
sağlamdı.
Derhal hırkayı çıkarıp attı,
hemen işe koyuldu.
Eline bir köpek alıp pazara
düştü;
Bir yıla yakın bir müddet bu
işle uğraştı.
Başka bir sofi, evvelce
onunla hemdemdi (sıkı fıkı arkadaş)
Şeyhi görünce dedi ki:
A adam olmaz herif,
Otuz yıldır erlik ettin de
sonunda bu işe nasıl düştün?Senin yaptığın bu işi kim yapmıştır ki?
Şeyh cevap verdi:
Ey gafil (habersiz) hikâyeyi
uzatma.
Çünkü eğer işin üstündeki
perdeyi kaldırırsan kötü olur.Bu sırları ulu Tanrı bilir.
Ya benim işimi sana takdir ediverirse!
Senin bu kınamanı duyar da
köpeği benim elimden alır, senin eline verirse!
Niceye bir söyleyeyim?
Gönlüm dertlere düşmekten, ah
edip durmaktan ne hallere geldi de bir an bile bir yol eri zuhur (görünmedi)
etmedi!
Beyhude (boşuna) yere bir
hayli söylendim durdum da sizden bir kişi bile bu sırları araştırmadı.
Siz de yol sırlarını
bilirseniz o vakit sözlerimi anlarsınız.
Bu yolda bundan fazla da
söylesem herkes uykuda (dinlemiyor, anlamıyor, önemsemiyor);
Faydası yok!
Nerde yol alan birisi, nerde?
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
*****
Kararın elinden alınması: Ne yapacağına karar veremez hale gelmek.
Renge boyanmak:
Aynı şekilde
duymak, düşünmek, davranmak.,
Kınamak:
Eksiklik, leke,
kusur, utanç veren bir durumu görüp söz etmeye denir.
Neyi kınarsan başına gelir.
Çünkü Allah’ın işine karışmış
oluyorsun.
Hikâye:
Tufana tutulmuş bir gemide
kaptan gemiyi batırmamaya uğraşırken yolcular dua ederek ve adak adayarak
Tanrıdan kurtarılmalarını istiyorlar.
İçlerinde bir adam sessizce
oturarak bekliyor, dua bile etmiyor.
Fırtına bitip gemi selamete
ulaşınca bu oturan adamı sorguya çekiyorlar.
“Neden dua etmedin” diye.
Adam da diyor ki:
“Evimde tahtakurusu vardı.
Bir gün yarabbi bu böceği
niye yarattın ki kanımızı emiyor “ dedim ve kınadım.
“Sonra ki bir zamanda karın
ağrılarım oldu.
Doktora gittim.
Doktor tahtakurularını
kaynatıp içersen geçer dedi.Doktorun dediğini yaptım, ağrım geçti “ diye söyledi.
Yolcular hep birden eeeeeeeeeee
dediler.
Adam da “Eğer ben Allah’ın
işi olan bu fırtınaya karışsaydım tahtakurusu gibi denizi bana içereceğinden
korktum da bir köşede sindim kaldın” dedi.
*
Yaren Allah’ın işine karışma.Her yarattığında fayda vardır ve güzeldir.
Çirkinlik senin beynindeki
yanlış bakıştır.
*
Yaren şimdi perdeyi açayım:
Şeyh köpeklere hizmet etti ve
köpekleri idare etti, böylece sadakati öğrendi.
Eşi olacak ailenin
seviyesinde yaşayarak hizmet etti ve uyum sağlamayı öğrendi.
Pazarda köpek satarak
ticareti öğrendi.
Yani senin anlayacağın
evlenmeden önce evleneceği kızın ailesini ve yaşamını öğrendi ve hizmet ederek
uyum sağladı.
Kızın ailesinin işini ve
nasıl para kazandıklarını öğrendi.
Alış verişi öğrendi.
Sonra da kızı hak etti.
Kızın annesinin şartını
yerine getirdi.
Eski Türk ailelerinde damat
kızın ailesinin yanında birkaç sene kaldıktan sonra düğün yapılarak
evlendiklerini hatırlamalıyız.
Şimdilerde kız ve oğlan
birbirimizi tanıyalım da (Flört) öyle evlenelim diyorlar.
Eğer bu beraberliğe aile de
katılır birbirinin halini tavrını iyice öğrenip evlenmeleri doğru olur.
Ancak saklı olarak sevgilik
yaşamanın iyi bir evlilikle sonuçlanacağını sanmıyorum.
Çünkü saklanan utanılacak
şeyler olduğu var sayılarak sıcak ilişki kurulamaz.
*
İşte böyle yaren Tanrı seni
bir şeyi sevdirerek o durağa (ortama) sokar.Orada öğrenirsin ve pişersin.
Sonra seni başka bir yere
sevgi gücüyle yönlendirerek olgunlaşman için ortam sağlar.
Bunun daha da açılımı akla
yapılamaz.
Hikâye içinde gizlice işin
sırrı gönlüne kondu.
Elbette ki gönlüne konan bu
tohumun kimyası değişip filize dönecek sonra meyve verecek.
Sonuçları izleyen bekleyen
biriysen doğru söylediğimi görür kalben bağlanırsın.
Yok, sadece seyreden isen üç
adım attıktan sonra bu bilgiler çöplüğe doğru gitmeye başlar.
*
OKUYARAK ÖĞRENİRSİN BU
YETERLİ DEĞİLDİR,
YAŞAYARAK ÖĞRENECEKLERİN DE
ÇOKTUR.
HER İKİSİ DE BİRBİRİNİ
TAMAMLAR.
*
RAVLİ