Dest ber balây-ı destest ey fetâ
Der fen-ü der zor tâ zat-i Hudâ
(Hazreti
Mevlana, Mesnevi 4.inci cilt 3162 inci beyit açıklaması)
“
Yiğidim!
El
elin üstündedir.
Hünerde
de, kuvvette de el elin üstündedir.
Arşa,
ta Zat-ı Kibriya’ya varınca.”
Lütuf
ve kudret sahibi niteliksiz (Niteliği, aslı, esası,
özellikleri bilinmeyen) Tanrı, sonsuz kudretinden bir miktar koku
insanlara ihsan (İyilik olarak verdi) etti.
O
kokudan cihan gulgulelerle (Gürültülerle, şamatalarla)
doldu.
O
yüce Tanrı cihana mecaz-i (Aslına benzer)
rahatlar ve lezzetler verdi.
O
rahat ve lezzetlere karşı da insanlara iştiha (Koku,
tat, sıcaklık, soğukluk ile oluşan istek) ve arzu (İstek, dilek) verdi.
Bu
zevklerden herkese bir haz (Hoşa giden duygulanma, hoşlanma,
zevk) lütfetti.
Fakat
bu fani (Yok) olan evin (Dünya) lezzetine batanları Tanrı visalinin (Kavuşmanın, buluşmanın) lezzetinden geri bıraktı.
***
GÜLŞEN-İ
TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev:
Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap
ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
***
Neler
öğrendik.
1. Bütün ellerin sonuncusu Hakkın eli olduğunu öğrendik.
2. Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da
olabileceğini bilmemiz gerektiğini öğrendik.
3. Kendimizden daha üstünü aramamız ve ona yakın olmaya
çalışmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle
yaren,
Tanrı
sanatının aynada görüldüğü bir yer olan dünyaya bağlanıp kalmanın yetersizliğe
sebep olduğunu öğrendik, anladık.
Allah’a
ulaşana kadar sayısız hayretler içinde kalacağımız âlemler olduğunu, dünyaya
bağlı kalırsak bunlardan habersiz olacağımızı, faydalanamayacağımızı öğrendik,
anladık.
Allah
ile buluşmanın, Allah’a kavuşmanın, Allah ile konuşmanın, Allah ile bir olmanın
üstün lezzetinin dünya lezzetleri ile karşılaştırılmaması gerektiğini öğrendik,
anladık.
Dünya
lezzetlerinin bir tanıtım, bir istek oluşturması için tattırıldığını, doyum
sağlamadığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ